Home page
Haber Menüsü


e-posta göndermek için tıklayın.
 
Öyle bir tezgah ki!
 
ABD Başkanı Bush’un gözü, dünya petrol rezervinin %20’sine sahip Irak’ta. Çünkü Bush ve ekibi petrol ve enerji lobisinin en önemli aktörleri arasında.
 
NTV-MSNBC
 
15 Şubat—  Dünyanın neresinde olursa olsun, enerji ve petrol Cumhuriyetçiler’den sorulur. Ve onlar ABD dış politikasını, ortağı olduğu şirketin çıkarlarına göre belirler.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Aslında her şey yıllar önce tezgahlandı ve 2000 yılının Kasım ayında da hayata geçirildi. ABD’yi, 1992 yılından 2000 yılına kadar Demokratlar yönetti. Başkanlığı Baba Bush’tan devralan William Jefferson Clinton, bu kez Beyaz Saray’ın anahtarını oğul Bush’a vermişti.Yağmurlu bir günde gerçekleşen devir-teslim töreninden yaklaşık iki yıl sonra Demokrat Parti New York Senatörü, eski First Lady Hillary Clinton, Los Angeles’ta katıldığı bir toplantıda, ABD Başkanı George Bush için, -Türkçe’ye çevrildiğinde İngilizce’de olduğu gibi tam anlamını bulamayan- şu cümleyi kullanıyordu: “Bush was selected, not elected”. Bayan Clinton’ın bu iddiasını, seçim yenilgisinin ardından söylenmiş sözler olarak algılamayın. 8 yıl ABD’yi yönetmiş bir Başkan’ın eşi olarak herhalde bir bildiği var. Zira, 2000 yılındaki Başkanlık seçiminde yaşananlar hatırlanınca, Bayan Clinton’a hak vermemek de mümkün değil.
       
PEKİ NE OLDU?
       7 Kasım 2000’de Amerikalı seçmen ülkenin 43’üncü Başkanını seçmek için sandık başına gitti. Bu seçimler hangi yönden bakılırsa bakılsın ülke tarihinin en kritik yarışıydı. Yeni Başkan, hem ABD’yi 21. yüzyıla taşıyacaktı hem de uluslararası arenada üstlenilen “süper güç” rolünün kaderini belirleyecekti. Seçimden önce yapılan anketler, kıyasıya bir yarış olacağını gösteriyordu. Oldu da.. Seçim gecesi, diğer eyaletlerde kazananın belirlenmesinin ardından gözler Florida’ya çevrildi. Önce Bush’un sadece 1784 oy farkla kazandığı açıklandı. Ancak daha sonra, Demokrat Parti’nin adayı Al Gore sonuca itiraz etti. Tartışmalı bölgelerde oylar bir daha, bir daha, bir daha sayıldı. Taraflar arasındaki kavga mahkemede bitti. Bu sıkıntılı süreç içinde, çöplerden, okulların ve resmi binaların kalorifer dairelerinden Gore’a verilmiş yüzlerce oy pusulası bulundu. Cumhuriyetçi Parti adayı Bush’un en önemli kozu, Florida Valisi olan ağabeyi Jeb Bush’tu. Cumhuriyetçiler, o kritik günleri akıllıca kullanmayı bildi ve seçimden 36 gün sonra George Walker Bush, çekişmeli, tartışmalı ve kimilerine göre ayak oyunlarıyla dolu sürecin ardından ABD Başkanı oldu. Cumhuriyetçiler 8 yıl aradan sonra ABD’de iktidara geldi.
       
AFGANİSTAN TAMAM
       Bir petrolcü ABD Başkanı olunca, petrol lobisi de, ellerini sıvazlayıp, 8 yılın intikamını almak için harekete geçti.11 Eylül saldırıları, onların ekmeğine yağ sürdü bir anlamda. Dünyayı hizaya sokmak için iyi bir fırsattı 11 Eylül. Afganistan’a yönelik operasyon ve ardından Taliban’ın yerine ABD’ye sadık bir yönetim kuruldu.
       Rus kaynaklarına göre, yüzyıllarca petrol üretebilecek kapasitede petrol ve gaz kaynaklarına sahip olan Afganistan’ı Hamid Karzai’ye emanet ettiler. Hatırlarsınız, Karzai’nin ABD vatandaşı olduğu yazılıp çizildi o tarihlerde. Hamid Karzai de aslında eski bir petrolcü, UNOCAL Petrol Şirketi’nin eski danışmanlarından.
       Karzai Orta Asya’daki petrol ve doğalgaz zenginliğinden Amerika’nın daha fazla pay alabilmesi için çalışacak en doğru kişiydi. Karzai’nin dirsek temasında bulunduğu kişi ise, Zalmay Halilzad idi. Halilzad o dönemde, ABD Başkanı’nın Afganistan Temsilcisi’ydi. Zalmay Halilzad geçtiğimiz günlerde Ankara’yı, ABD Başkanı’nın Irak Temsicisi sıfatıyla ziyaret etti. İşte O Halilzad da, UNOCAL Petrol Şirketi’nin eski danışmanlarından biriydi.
       UNOCAL, 2001 rakamlarına göre, 14 ülkede faaliyet gösteren ve günde 170 bin varil petrol üreten bir şirket. UNOCAL, 11 Eylül’den çok önceleri, Türkmen petrolünü taşımak amacıyla boru hattı kurmak için Taliban yönetimiyle anlaşmak üzereyken, ABD’deki Taliban karşıtı sivil toplum örgütlerinin baskısı üzerine projeyi durdurdu. Herhalde şimdi o günlerin acısını çıkarırlar.
       
BUSH-BİN LADİN AŞ
       Gelelim, ABD yönetimine... Başkan George Bush, Bush Exploration/Arbusto Petrol Şirketi’nin kurucularından. 1984 yılında Spectrum-7 şirketiyle birleşen Arbusto, bu evlilik öncesinde iflasın eşiğindeydi. Bu birleşmeden sonra şirket, Harken Enerji
       tarafından satın alındı. Bu işten yüzbinlerce dolar kazanan Bush, petrol işinde önemli dostlar edindi. Bu arada unutmadan, ABD’nin 11 Eylül saldırılarından sorumlu tuttuğu Usame bin Ladin’in kardeşlerinden Salem bin Ladin’in, Arbusto Petrol Şirketi’nin ilk yatırımcılarından biri olduğunu da belirtmeliyim. Kardeş Bin Ladin 1998’de öldükten sonra, onun payını Suudi Arabistanlı bir banker olan Halid bin Mahfuz aldı. Bush’un bir dönem yöneticiliğini yaptığı Harken Enerji Şirketine ise, Mahfuz’un ortak olduğu başka bir Suudi şirket ortak oldu. Bir not daha, Mahfuz’un kızkardeşi Usame bin Ladin’in eşiydi. İşte, puzzle’ın bilinmeyen bir parçası daha. Bin Ladin ailesinin Beyaz Saray’a uzanan yolda Bush’a destek olmadığı ne malum.
       
BEYAZ SARAY MI? PETROL ŞİRKETİ Mİ?
       Ve ABD yönetiminin 2 numaralı ismi, Başkan yardımcısı Dick Cheney.. 1991 Körfez Savaşı sırasında Baba Bush’un Savunma Bakanı olan Cheney de, enerji ve petrol konularında uzman bir isim. Cheney, Halliburton Enerji Şirketi’nin eski CEO’su. 1919 yılında kurulmuş olan Halliburton Enerji Şirketi’nin, 100 ülkede 85 bin çalışanı var.
       Dünyanın en büyük petrol hizmetleri yüklenicisi olan bu şirketin kolları, Balkanlar’dan Hazar Denizi’ne, Uzakdoğu’ya kadar uzanıyor.
       Cheney’in şirketi, 1991 yılındaki Körfez Savaşı’ndan sonra Saddam yönetimiyle 15 milyon dolarlık iş yaptı. Halliburton şirketi, savaşta zarar gören altyapının onarılması için ekipmanlar sattı Irak’a. Halliburton, Irak’a yönelik operasyonun ardından yeniden yapılanma aşamasında pastadan en fazla payı alacak firmalardan biri olarak gösteriliyor.
       ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Condeleeza Rice da petrolcü. Bush’un adım atarken bile danıştığı Bayan Rice, Chevron Petrol Şirketi’nin eski yöneticisi. Dünyanın en büyük petrol şirketlerinden biri olan Chevron’da yönetim kurulu üyeliği yapan Rice’ın adı, “verdiği üstün hizmetler”den ötürü bir petrol tankerine verildi.
       ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld de, hani şu batan Enerji devi Enron var ya, işte o şirketin eski hissedarlarından. Enron şirketi’nin CEO’su Kenneth Lay’in Başkan Bush’un eski arkadaşı olduğunu ve Bush Teksas Valisi iken, Enron’a çeşitli konularda kolaylıklar sağladığını da hatırlatalım. Enron’un 2001 yılı Aralık ayındaki iflasıyla ilgili sorular hala karanlıkta.
       
SAVUNMA SANAYİ DE VAR
       Tabii petrolün ve enerjinin yanı sıra milyar dolarlık savunma sanayini de unutmamak gerekiyor.Bir Carlyle Group var ki akıllara zarar. Geçen yıllar içinde şirketin üst düzey yönetiminde kimler görev yapmış bir bilseniz... 1987 yılında kurulan Carlyle Group çok özel bir yatırım şirketi. Ve bu grubun en çok yatırım yaptığı alan ise, tahmin ettiğiniz gibi, savunma sanayi. Carlyle Group’un, 11 Eylül’den sonra, uluslararası teröre karşı başlatılan savaşta resmi olmayan rakamlara göre, 13.5 milyar dolarlık anlaşma imzaladığını da belirtmeden geçmeyelim. Carlyle Group ABD yönetimiyle sıcak ve sıkı ilişkileri olan bir şirket.
       Şimdi kimin eli, kimin cebinde misali, bir listeye geliyor sıra.. Bir numaraya Baba Bush’u koymalı. ABD’nin 41. Başkanı olan George Herbert Walker Bush, bu grubun eski yönetim kurulu üyesi.
       1991’deki Körfez Savaşı’nın ABD Genelkurmay Başkanı ve şimdinin Dışişleri Bakanı Colin Powell, bir dönem Carlyle Group’un sözcülüğünü yaptı. Şirkette çalışanlar arasında hem Reagan döneminde hem de Baba Bush döneminde bakanlık yapan James Baker da bulunuyor.
       Carlyle Group’ta başkanlık yapan önemli bir başka isim ise, Cumhuriyetçi Başkan Ronald Reagan’ın Savunma Bakanı Frank Carlucci. Carlucci, sık sık Princeton Üniversitesi’ndeki oda arkadaşıyla biraraya gelerek şirket işlerini konuşur ve askeri konuları ele alırdı. Carlucci’nin üniversite yıllarından arkadaşı olan kişi ise, ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld’ten başkası değildi.
       Liste böyle uzayıp gidiyor. Filipinler eski Devlet Başkanı Ramos’tan tutun da, İngiltere’nin eski Başbakanı Major’a kadar onlarca kişi ekmek yemiş Carlyle Group’tan. Unutmadan, Carlyle Group’a yatırım yapan Suudiler arasında bin Ladin ailesi de var. Bin Ladin ailesinin Carlyle Group’ta 2 milyon dolarlık yatırımı olduğu belirtiliyor.
       
ŞİRKET ÇIKARLARI ÖNEMLİ
       Bütün bunlar bir buzdağının görünen kısmı. Varın görünmeyen, bilinmeyen ve hiç bir zaman bilinemeyecek bölümünü siz düşünün. Bu ilişkiler yumağına bakıldığında Amerikan dış politikasının bu şirketlerin menfaatleri gözetilerek yürütüldüğü ortaya çıkıyor. Örnek mi? Kuzey Kore.
       Başkan Bush işbaşına geçer geçmez Kuzey Kore’nin elindeki uzun menzilli balistik füzelerin tehdit olduğunu dile getirmişti. Gerçi hala söylüyor ama, yaklaşımının Baba Bush’un devreye girmesiyle yumuşadığı belirtiliyor. Baba Bush oğluna, Carlyle Group’un Kore’deki yatırımlarını hatırlattı o kadar. Zira, Kore yarımadasındaki gerginlik Carlyle’ın özellikle Kore’deki işlerini etkileyebilirdi. Gerçi Kuzey Kore sorununda tansiyon zaman zaman yükseliyor ama, ABD’nin Kuzey Kore politikası Carlyle Group’un çıkarları gözetilerek yürütülüyor, bu kesin.
       
IRAK PETROLÜNÜ İSTİYORLAR
       Aslında yanıtı aranan soru şu: “Irak gerçekten acil bir önlem alınmasını gerektirecek bir tehdit oluşturuyor mu?” Yanıtı yalnızca uluslararası topluluk arıyor. ABD yönetiminin ve Başkan Bush’un yanıt verme gibi bir mecburiyeti yok. Fransa’nın, Rusya’nın ve Çin’in karşı çıktığı noktada bu. Ama 3 ülkenin itirazının arkasında da petrol var. Zira, Fransız, Rus ve Çinli şirketler de Irak petrolüyle ilgileniyor. Bir anlamda onlar, Irak petrolünü ABD’ye kaptırmak istemiyor. Alman şirketlerinin de Saddam rejimiyle ticaret yaptığı iddiaları var. Anlayacağınız kavga bu yüzden. Ama nafile. Irak vurulacak. Oradaki petrol ABD’nin kontrolüne geçecek. Başka yolu yok.. Zira, ABD’yi yöneten şirketler böyle istiyor. İyi tezgah değil mi?
 
       
   
MSNBC News Keskin nişancı 'avında' eski asker tutuklandı
MSNBC News Bosna da sniper dehşetini yaşamıştı
MSNBC News Bu Bush çok Bush!
MSNBC News 4 yıl önce 4 yıl sonra
MSNBC News Barış cesaret ister
MSNBC News IRA'nın özrü kabahatinden büyük mü?
MSNBC News Çok mu şüpheciyim?
MSNBC News Powell mı, o da kim?
MSNBC News Powell'a hoşgeldin bombası
 
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları