|
| |||||
10 Şubat Aylardır NTVMSNBCde yayınlanan kuraklıkla birlikte elektrik ve su kesintileri kapıda haberlerine rağmen göz göre sıkıntılı günler kapıya dayandı. Şayet gelecek iki ay içinde yeterli yağış olmazsa, Türkiye çok büyük bir kuraklıkla karşı karşıya kalacak. Yağışsızlığa rağmen vatandaşı su ve elektrik kullanımı konusunda uyarmayan Ankara, işi şimdilik şansa bırakmış görünüyor. |
"Enerjide kritik noktadayız" GAP'ta kuraklık önlemleri |
|||
TMMOB Meteoroloji Mühendisleri Odası ve İ.T.Ü. Meteoroloji Mühendisliği Bölümünün birlikte yaptığı çalışmalarda Türkiyede afet konusunda neler yapılması gerektiği konusunda önemli saptamalarda bulundu. Öneriler yapılırken Türkiyenin meteorolojik ve topoğrafik yapısı ile birlikte sosyo-ekonomik gerçekleri de göz önünde bulunduruldu.
KURAKLIĞIN BİLİMSEL AÇILIMI Kuraklık tüm doğal afetler içinde insanlık için en yüksek risk taşıyan bir afettir. Genel olarak, kuraklık yağışın, yeraltı veya yüzey sularının ortalamalarının altında olması olarak tanımlanmaktadır. Kuraklık, meteorolojik, hidrolojik, tarımsal ve sosyo ekonomik kuraklık olarak dört gruba ayrılabilir. Sıcaklık artışı ile bitkilerin fotosentez ve solunum dengesi bozulacağından, bitkilerde büyüme yavaşlar ve bir durgunluk dönemi görülür. Bu artış, uzun süreli olursa bitki toprak üstü organlarıyla devamlı kaybettiği suyu kökleriyle karşılayamaz. Bitkinin devamlı su kaybetmesi, protoplazmanın pıhtılaşmasına ve bitkinin ölümüne yol açar. Kuraklık çok yavaş gelişen ve kapsamlı sosyo-ekonomik zararlara neden olan bir meteorolojik afettir. İklimin su kaynaklarını ve tarımı etkilemesinin bir yolu da kuraklıktır. Normal iklim şartlarında iklimin değişken karakteri, yer yer ve zaman zaman kuraklıklara neden olmakta ve bu da, Türkiye tarımını ve su kaynaklarını olumsuz şekilde etkilemektedir. Araştırmalara göre 2030 yılında, bu yüzyılın başındaki CO2 miktarının iki katına çıkması ve Türkiye dahil Güney Avrupayı içine alan bölgede sıcaklıkların kışın 2 °C, yazın ise 2 ila 3 °C arasında yükselmesi beklenmektedir. Sıcaklıkların artması, kurak bölgelerimizin çölleşmesine neden olabilecektir. Kuraklığın artması ile şehir ve ülke sınırlarını aşan nehirlerin kullanımı dahil bir çok uluslararası, ulusal ve yerel su kaynağının paylaşımını ve yönetimini daha da zorlaşacaktır. Suyun kısıtlı, yağışların bazı bölgeler dışında miktar ve dağılımının düzensiz olduğu, büyük şehirlerde ve tarımsal üretimde suyun kısıtlı bulunduğu, içme, kullanma ve sulama suyu kalitesinin gün geçtikçe artan sanayi ve diğer çevre kirlilikleri neticesinde düştüğü düşünülürse, ülkemizin kuraklığın şiddetini çok yakın bir zamanda bugünkünden çok daha fazla hissedeceği açıkça görülmektedir. Bütün bunlar, ülkemizin ileride karşılaşabileceği tehlikenin boyutlarını göstermesi açısından son derece önemlidir. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
ÖNERİLER: 1. Yavaş gelişmesi nedeniyle kuraklık, ülkemizde de değişik indeksler ile, sürekli olarak takip edilmelidir. Su toplama havzalarından hangisinde ne kadar kuralık geliştiğini bilmek barajların işletilmesinde ve ekilecek bitki türünün seçiminde kritik rol oynar. Dolayısı ile, kuraklığın gelişimi, günlük/aylık olarak takip edilerek, kurak ve nemli alanların ve bunların şiddetinin yerel dağılımı hakkında doğru ve zamanında bilgi sahibi olunması için, ülkemizde bir kuraklık izleme ve erken uyarı sistemi kurulmalıdır. 2. Türkiyenin bazı bölgelerinde, yoğunlaşan nüfus ve sanayinin ulaştığı tatlı su talebinin karşılanması artık mümkün olamamaktadır. Bu yüzden yetersiz olan su kaynaklarının normal ve kuralık zamanlarında en iyi şekilde kullanımı ve yönetimi, bir zorunluluk haline gelmiştir. Artan su ihtiyacının karşılanması, sahip olunan su kaynaklarının optimal bir şekilde kullanımı ve işletilmesi, bölgedeki yağışın karakteristik özellikleri ile birlikte mevcut kuraklığın alansal dağılımının bilinmesi ve sürekli takip edilmesi ile sağlanabilir. Bunun için, büyük şehir belediyelerinin su idarelerinde artık Meteoroloji Mühendislerinin de hizmet verebilmesi için gerekli olan mevzuat değişiklikleri bir an önce yapılmalıdır. 3. Gelişmiş ülkelerdeki gibi artık ülkemizde de, gerektiğinde DMİ tarafından 2-aşamalı ve yerel olarak kuraklık ihbarları (sırasıyla Kuraklık Gözetleme ve Kuraklık Uyarısı) ile insanlarımızı bilgilendirme yoluna gidilebilmesi için gerekli organizasyon ve hazırlıkların bir an önce yapılması gerekmektedir. 4. Yüksek basınç kuşağının kuzeye kayması ile ülkemizde hakim olabilecek tropikal iklime benzer bir iklim, düzensiz, ani ve şiddetli yağışlar seller, heyelan ve erozyonu arttırır. Daha kuru hava, daha sık, uzun süreli kuraklıklara neden olabilecektir. Artacak olan sıcaklıklar ile birlikte, kar yağışları azalacak ve dolayısı ile ilkbahar aylarında da ülkemizde kuraklıklar görülebilecektir. Kuraklığın, böylece yakın gelecekte ülkemizdeki yağışlar ve dolayısı ile yüzey ve yeraltı suları üzerinde daha sık etkili olması beklenmeli ve buna göre çözümler geliştirilmelidir. 5. Küresel ısınma ile birlikte alt tropiklerdeki yüksek basınç kuşağının kuzeye doğru Türkiye üzerine kayması beklenmektedir. Böylece, Türkiyenin büyük bir kısmı oldukça kuru ve sıcak bir iklimin etkisine girecektir. Bu nedenle, su kaynaklarının planlama ve yönetim çalışmalarında küresel iklim değişikliğinin olası etkilerinin değerlendirilmesi zorunlu hale gelmiştir. Amerika Birleşik Devletleri ile Meksika arasında yapılan anlaşmaya benzer bir şekilde Türkiyeden Suriye ve Iraka verilen veya verilmesi teklif edilen su miktarı, değişen iklim şartlarına bağlanmalı ve ayarlanmalıdır. 6. Tarım için bir çok yerde sulama gereği ortaya çıkacaktır. Geleneksel tarım ürünleri yerine daha sıcak ve kuru iklim şartlarına uygun tarım ürünlerine geçiş de bir zorunluluk halini alabilecektir. Ayrıca suyun fazla olduğu yerlerden, kuraklığın hüküm sürdüğü bölgelere taşınması gerekecektir. Bunun için Küresel İklim Değişiminin Su Kaynaklarına Olası Etkileri üzerine ülkemizde de gerekli bilimsel çalışmaların yapılabilmesi için bilim insanlarımızın teşvik edilerek özendirilmesi gerekmektedir. 7. Türkiye genelinde, yağışlar azalınca GAP alanı başta olmak üzere tüm nehirlerin taşıdığı su miktarı düşecektir. Nehirlerle daha az beslenen baraj göllerinin su seviyesi de önemli ölçüde azalınca, hidroelektrik enerji üretimi de aksayabilir. Ülkemizde de artık bu sektörlerdeki planlama ve geliştirme çalışmalarında mutlaka meteoroloji biliminden de uzman seviyesinde yararlanılmalıdır. 8. Modern Hava Durumu programları ile çiftçilerin mevcut kuraklık şartları hakkında fikir sahibi olabilmesi için özellikle yağışlar, o günün normal değerleri ile karşılaştırılarak verilmeli. Ayrıca sıcaklıklar da normal değerleri ile karşılaştırılmalıdır. Tüm bu uyarılar aylardır yapılıyor ancak Ankarada bu önlemler konusunda ciddi bir girişim bugüne kadar yapılmadı. | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Ergenekonda 16 kişi daha gözaltında | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||