|
11 Ağustos Yeni Dalga akımıyla sinemada parlayan aktör, son yıllarda sağlık sorunlarıyla boğuşuyor. Serseri Aşıklar filminin unutulmaz yıldızı, çoğu eleştirmen tarafından yeteneğini yeterince değerlendirmemiş bir oyuncu olarak değerlendiriliyor. |
Ünlü aktör Belmondo'nun durumu iyi |
|||
Sinemaya ilk adım attığı yıllarda |
Ona ülkesinde Bebel diyorlar. Haşarı, sevimli ve kesin şeytan tüyü taşıyan Jean Paul Belmondo, Paris yakınlarında 1933 yılında dünyaya geldi. Uzun süre bir yerde kalamadığı için çeşitli okullarda okudu. Genç yaşta boksörlüğe ciddi merak saldı; kırık burnunu o zamanlar edindi. Uslanmayan ruhunu tiyatroyla yatıştırmaya karar verdi. Konservatuara yazıldı ama mezun olurken hocalarının ondan pek umudu yoktu. Nedeni yeteneği değil, serseri görünüşlü yüzüydü, onlara göre... 1957 yılında Marc Allegretnin Sois Belle et Tais - Toi - Uslu Bir Kız ol... Ve Konuşma filmiyle sinemaya adımını attı. Aynı filmde, ilerde en büyük rakibi olarak gösterilecek olan Alain Delon da oynuyordu. Birkaç küçük filmde daha oynadıktan sonra, geleceğin büyük yönetmenlerinden birinin Jean - Luc Godardın ilk uzun metrajlı filminde, Serseri Aşıklarda -dedikodulara bakılırsa birkaç yemek parası karşılığı- oynamayı kabul etti. Geriye dönüp bakıldığında iyi ki kabul etmiş diyor herkes... Evet, sinemada Yeni Dalga akımının doğuşu bu filmle müjdelenmişti. Bu tarihten sonra sinemada herşey yeni bir anlayışla ele alınacaktı. Yeni bir başlangıcın yeni kahramanları olacaktı elbette... Jean Paul Belmando, 1960 yılında starlığını böyle ilan etti. Fransanın en ünlü oyuncularıyla adı anılır olmuştu. Dünyada da Humphrey Bogart veya James Deanla kıyaslanmaya başlanmıştı. Çirkinliğini ve sempatikliğini öyle ustalıkla kullanıyor, kamera karşısında öyle doğal, öyle içten davranıyordu ki, bu ani gelen şöhret uzun yıllar devam etti. Bu süre içinde birbirinden güzel yapımlarda rol aldı. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Macera filmlerinden birinde |
Peter Brookun Moderato Cantabilesi, Vittorio de Sicanın La Ciociara - İki Kadını, Jean Beckerin Un Nomme la Rocca - Parmaklıklar Arkasındası, Jean - Luc Godardın Kadın Kadındır ve Çılgın Pierrotsu peşi sıra geldi. Bu kadar başarılı yapımlara rağmen Belmondo adını tüm dünyaya duyuran, biraz hafif bir macera filmi oldu. Yönetmenliğini Philippe De Brocanın yaptığı 1962 yapımı Cartouche - Sevimli Haydut aktörün kaderini de belirledi denebilir. Fransız Devrimi öncesinde geçen filmde Belmondo, kralın adamlarına kafa tutan, bol bol kılıç sallayıp, oradan oraya sıçrayan, etrafıyla dalga geçen; vakit bulduğunda da güzel Claudia Cardinaleye kur yapan bir maceracıyı canlandırıyordu. Artık seyirci, konusu ne olursa olsun sevimli aktörü bu tür aksiyon filmlerinde, bu tipte görmek istiyordu. Bu isteğe hiç karşı çıkmadı; 1964te yeniden De Brocayla Rio Macerasında buluştu. 1960ların ikinci yarısında ününü pekiştiren macera, aksiyon filmlerine tam hız devam etti: Tatlı Serseri, Çılgın İhtiras, Çin Macerası, Büyük Reis filmleri geniş kitleleri sinema salonlarına çekti. Ama bu arada, François Truffaut, Louis Malle gibi yönetmenlerin sanat yönü ağır basan yapımlarında da yeteneğini gösteriyordu.
Ama 1970 yılında, kendisinin tam tersi bir kulvarda şöhret olan Alain Delonla çevirdiği Borsalino filmi, gideceği yolun popüler senaryolardan yana olduğunu gösterdi. Film, her yerde büyük başarı elde etti. Yakışıklı Alain Delonla, sevimliliği ve çirkinliği ile yarışıyordu. Esprili, maceralı, bol hareketli, güzel kadınlı filmlerine devam etti: Kahraman Aşıklar, Şahane Serseri, Çirkinleri Severim gibi yapımlarda rol aldı. AKSİYON ÖNE GEÇİNCE Filmlerinde biraz değişiklik yapması gerektiğini düşündüğünde de, fazla zorlanmadı. Dublör kullanmadan gerçekleştirdiği birbirinden tehlikeli sahnelere daha fazla yer vermeye başladı. Damdan dama atladı, helikopterlerden sarktı, düz duvarlara tırmandı. Örneğin Çapkın Polis, Hırsızlar, Profesyonel, Mağlup Edilemeyen filmlerinde olduğu gibi... Bu aksiyonlar, giderek filmin konusunun önüne geçmeye başlayınca, silah geri tepti ve Belmando, filmleri gişelerde iş yapmaya devam etse bile, gözden düşmeye başladı. O da birden başka bir alana, ilk göz ağrısına dönüverdi. 1987de Kean adlı bir oyunda sahneye çıkarak büyük başarı kazandı. Üç yıl sonra Cyrano de Bergerac rolüyle bir kez daha gönülleri fethetti. Geç de olsa, konservatuardaki hocalarını utandırmıştı!.. Fransızların Bebesi artık yaşlı bir adam. 1999 yılında geçirdiği kalp krizinden sonra, Ağustos 2001in başlarında yeniden hastaneye kaldırıldı. Sevimliliği, sempatikliği ile çirkinliğini artı puana dönüştüren, çok kısa zamanda tüm dünyanın gönlünü fetheden aktörün özellikle vatandaşlarının kalbinde ayrı bir yeri olduğu kesin. Çünkü o her şeyiyle bir Fransız.... | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
38. Rotterdam Film Festivali başladı | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||