|
Live Vote is temporarily unavailable.
|
Basında hala sık sık rastlarsınız. Lale devrine son manşetlerine. Sanki Patrona Halil ve hempaları yazıişlerine oturmuştur ve atarlar bu manşetleri. Bilmeden, okumadan, anlamadan. Ne tarih bilinci vardır ne araştırma zahmeti. Lale Devri, cumhuriyet döneminde de lüks tüketim, israf ve yozlaşma ile bütünleştirilmiştir ya, vurun Lale Devrine gitsin... Oysa Lale Devri, Osmanlının yarattığı öz kültürle modernleşme ve uygarlaşma çabalarının doruk noktasıdır. Osmanlının Batı ile barış ve işbirliği için gelişme, kalkınma ve ilerleme hamlesidir. Ve bütün bu modernleşme çabası, değişime direnen kesimlerin kışkırtması sonucu tam bir Bizansvari ayaktakımı ayaklanması ile engellenmiştir. Lale Devri yalnızca lale kültürünün değil, İstanbulda mimarinin, su şebekelerinin geliştiği, itfaiye ve matbaa gibi Batılı kurumların ilk kez yaşama geçirildiği bir atılım çağı idi. Lale şenlikleri boyunca İstanbul Kafkasyadan Arabistana ve Avrupaya uzanan bir coğrafyada çağdaş anlamda bir Lale Fuarına dönüşürdü. Bütün bölgede her türlü kumaş ve değerli eşya ticareti lale festivali kapsamında ve çerağan (donanma şenlikleri, havai fişek gösterileri) eşliğinde hız kazanırdı. Müziği ve eğlencesi ile birlikte. HOLLANDADAN 300 YIL ÖNCE Şu sıralar dünya lale üretiminin merkezi olan Hollandada ünlü Keukenhofa gidenler olağanüstü bir çiçek endüstrisi ve festivale, fuara dönüşen lale şenlikleri ile karşılaşırlar. Hollanda lale ve çiçekçiliğin sanayisini kurmuştur ve bunu bütün dünyaya pazarlar, satar. İşte Osmanlı aynı sanayi ve endüstriyi bundan 300 yıl önce gerçekleştirmişti. Ve biz bunun değerini bilemedik. Tam gerçek bir marketinge dönüşme aşamasında laleciliği de, çiçekçiliği de, kendi kültür birikimimizi de, kendi çocuklarını boğan sapık vahşeti ile yokettik. Düşünün ki Türkiye tam 300 yıl sonra kendine gelip, kendi topraklarında kendi soğanları ile yeniden lale üretme aşamasına geçebiliyor. O da yeni yeni. Dile kolay: 300 yıl. Ne kayıp! Tabii sorun yalnızca çiçek üretimi değil, bütünüyle bir kültür birikiminin yokedilmesi. Batılılaşmanın simgesi olan herşeyin, kendince din adına, şeriat adına veya gelenek adına yakılıp yıkılması ve tarümar edilmesi. Günümüz toplumuna da iyi bakın. Yine gelenek adına, yine karşı çıkmak adına kültür düşmanlığına, gusto düşmanlığına pek çok yerde sık sık rastlarsanız. PATRONA HALİL SOKAĞA ÇIKSA 4 yıl kadar önce 1 Mayıs gösterisinde Lalelere solcu dayağı da çekilmişti. 1 Mayıs gösterisi sırasında bir kızın elinde sopayla tarhlardaki çiçekleri tahrip ettiğinin fotoğrafı çıkmıştı basında ve ateşli tartışmalara neden olmuştu. Hiç kuşkunuz olmasın, sol adına veya İslam adına, çiçek tarhlarını veya kendilerince yoz tüketim olarak gördükleri herşeyi parçalamaya çalışan kafalar bu ülkede az değildir. Patrona Halil bugün de sokağa çıksa, peşinde epey kalabalık toplar. Ama bu ülkenin kültür birikimini, zenginliklerini yaratmaya çalışan insanlar sanırım, yarattıkları değerleri bu tür gerici isyanlara eskisi kadar kolay teslim etmezler. Lale mevsimi geldi. Bu yıl yalnızca İstanbulda değil Bursadan Trakyaya uzanan geniş bir coğrafyada lale üretimi yeniden canlanıyor. Bu umut verici bir gelişme. Türkiye arada 300 yıllık bir kopukluğa rağmen, bu toprakların, Selçuklu döneminden miras en güzel çiçeklerinden birini, laleyi yeniden keşfediyor, toprağa dikmesini yetiştirmesini, bakıp, büyütüp ondan zevk almasını öğreniyor. Bilir misiniz, laleyi Osmanlı üzerinden sonradan keşfeden Hollandada lale hiçbir zaman bir kız ismi olmamıştır. Oysa aynı lale Türk kültüründe yalnızca bir çiçek değil, aşkın, insanlığın, dişi güzelliğin, tasavvufun ve bahar inceliklerinin, zevlerinin de sembolüydü. Lale devrinde tahrip olan yalnızca laleler değil, Türklerin yaşam kültürü, yaşama sevinci ve hayattan tad alma zevkiydi. Lale mevsimi geldi. Lalelere bakıp sevinme zamanıdır. Nedimden iki mısra okuyarak... Yaşama sevinciniz laleyle şenlensin... Lalenin değerini bilin... | |||
Good guys and bad guys Derviş'in partisine kim girer? Ecevit bayrağı Derviş'e devretmeli Yeni Türkiye, partisini arıyor Krizden çıkışta Derviş faktörü Derviş'in zor misyonu: Türk perestroykası ABD Türkiye'den ne istiyor? Bozkurt ne kadar global? 21. Yüzyılın kurumu: Ahilik Yeni siyasetçi tipi: Yerel liderler |
|||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||