Home page
Haber Menüsü


Kerem Çalışkan
Yazara e-mail göndermek için fotoğrafa tıklayınız.
 
Lale devrine övgü
 
Bugün Batılılaşma, modernleşme, globalleşme kavgasının tam ortasında çalkalanan Türkiye, Osmanlı döneminde yarattığı pozitif değerleri ve kültürü yokeden “yıkıcı” anlayışa teslim olmamalı.
 
 
11 Haziran—  Lale mevsimi geliyor. Emirgan lale bahçelerinde İstanbul belediyesi bu yıl ilk kez özel üretimle dikilen soğanların lalelerini de sergilemeye hazırlanıyor. Çünkü Türkiye’de lale üretimi öldüğü için yıllardır Hollanda’dan getirilen hibrid soğanlarla, yani çoğaltılamadan tek lale veren soğanlarla kutlandı lale şenlikleri. Çünkü 1730’da Patrona Halil isyanı sonucu ayaklanan gerici ve lumpen kalabalık, yalnızca konak ve lale bahçelerini değil, bu toprakların üretici kültürünü de yoketmişti.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

 
Live Vote is temporarily unavailable.

       Basında hala sık sık rastlarsınız. “Lale devrine son” manşetlerine. Sanki Patrona Halil ve hempaları yazıişlerine oturmuştur ve atarlar bu manşetleri. Bilmeden, okumadan, anlamadan. Ne tarih bilinci vardır ne araştırma zahmeti. Lale Devri, cumhuriyet döneminde de “lüks tüketim, israf ve yozlaşma” ile bütünleştirilmiştir ya, vurun Lale Devri’ne gitsin...
       Oysa Lale Devri, Osmanlı’nın yarattığı öz kültürle modernleşme ve uygarlaşma çabalarının doruk noktasıdır. Osmanlı’nın Batı ile barış ve işbirliği için gelişme, kalkınma ve ilerleme hamlesidir. Ve bütün bu modernleşme çabası, değişime direnen kesimlerin kışkırtması sonucu tam bir Bizansvari ayaktakımı ayaklanması ile engellenmiştir.
       Lale Devri yalnızca lale kültürünün değil, İstanbul’da mimarinin, su şebekelerinin geliştiği, itfaiye ve matbaa gibi Batılı kurumların ilk kez yaşama geçirildiği bir atılım çağı idi.
       Lale şenlikleri boyunca İstanbul Kafkasya’dan Arabistan’a ve Avrupa’ya uzanan bir coğrafyada çağdaş anlamda bir “Lale Fuarı”na dönüşürdü. Bütün bölgede her türlü kumaş ve değerli eşya ticareti lale festivali kapsamında ve çerağan (donanma şenlikleri, havai fişek gösterileri) eşliğinde hız kazanırdı. Müziği ve eğlencesi ile birlikte.
       
       
HOLLANDA’DAN 300 YIL ÖNCE
       
       Şu sıralar dünya lale üretiminin merkezi olan Hollanda’da ünlü Keukenhof’a gidenler olağanüstü bir çiçek endüstrisi ve festivale, fuara dönüşen lale şenlikleri ile karşılaşırlar. Hollanda lale ve çiçekçiliğin sanayisini kurmuştur ve bunu bütün dünyaya pazarlar, satar. İşte Osmanlı aynı sanayi ve endüstriyi bundan 300 yıl önce gerçekleştirmişti. Ve biz bunun değerini bilemedik.
       Tam gerçek bir marketinge dönüşme aşamasında laleciliği de, çiçekçiliği de, kendi kültür birikimimizi de, kendi çocuklarını boğan sapık vahşeti ile yokettik.
       Düşünün ki Türkiye tam 300 yıl sonra kendine gelip, kendi topraklarında kendi soğanları ile yeniden lale üretme aşamasına geçebiliyor. O da yeni yeni. Dile kolay: 300 yıl. Ne kayıp!
       Tabii sorun yalnızca çiçek üretimi değil, bütünüyle bir kültür birikiminin yokedilmesi. Batılılaşmanın simgesi olan herşeyin, kendince din adına, şeriat adına veya gelenek adına yakılıp yıkılması ve tarümar edilmesi.
       Günümüz toplumuna da iyi bakın. Yine gelenek adına, yine karşı çıkmak adına kültür düşmanlığına, gusto düşmanlığına pek çok yerde sık sık rastlarsanız.
       
       
PATRONA HALİL SOKAĞA ÇIKSA
       
       4 yıl kadar önce 1 Mayıs gösterisinde “Lalelere solcu dayağı” da çekilmişti. 1 Mayıs gösterisi sırasında bir kızın elinde sopayla tarhlardaki çiçekleri tahrip ettiğinin fotoğrafı çıkmıştı basında ve ateşli tartışmalara neden olmuştu.
       Hiç kuşkunuz olmasın, sol adına veya İslam adına, çiçek tarhlarını veya kendilerince “yoz tüketim” olarak gördükleri herşeyi parçalamaya çalışan kafalar bu ülkede az değildir. Patrona Halil bugün de sokağa çıksa, peşinde epey kalabalık toplar.
       Ama bu ülkenin kültür birikimini, zenginliklerini yaratmaya çalışan insanlar sanırım, yarattıkları değerleri bu tür gerici isyanlara eskisi kadar kolay teslim etmezler.
       Lale mevsimi geldi. Bu yıl yalnızca İstanbul’da değil Bursa’dan Trakya’ya uzanan geniş bir coğrafyada lale üretimi yeniden canlanıyor. Bu umut verici bir gelişme. Türkiye arada 300 yıllık bir kopukluğa rağmen, bu toprakların, Selçuklu döneminden miras en güzel çiçeklerinden birini, laleyi yeniden keşfediyor, toprağa dikmesini yetiştirmesini, bakıp, büyütüp ondan zevk almasını öğreniyor.
       Bilir misiniz, laleyi Osmanlı üzerinden sonradan keşfeden Hollanda’da “lale” hiçbir zaman bir kız ismi olmamıştır. Oysa aynı lale Türk kültüründe yalnızca bir çiçek değil, aşkın, insanlığın, dişi güzelliğin, tasavvufun ve bahar inceliklerinin, zevlerinin de sembolüydü.
       Lale devrinde tahrip olan yalnızca laleler değil, Türklerin yaşam kültürü, yaşama sevinci ve hayattan tad alma zevkiydi.
       Lale mevsimi geldi. Lalelere bakıp sevinme zamanıdır. Nedim’den iki mısra okuyarak...
       Yaşama sevinciniz laleyle şenlensin...
       Lalenin değerini bilin...
       
 
       
    MSNBC News Good guys and bad guys
MSNBC News Derviş'in partisine kim girer?
MSNBC News Ecevit bayrağı Derviş'e devretmeli
MSNBC News Yeni Türkiye, partisini arıyor
MSNBC News Krizden çıkışta Derviş faktörü
MSNBC News Derviş'in zor misyonu: Türk perestroykası
MSNBC News ABD Türkiye'den ne istiyor?
MSNBC News Bozkurt ne kadar global?
MSNBC News 21. Yüzyılın kurumu: Ahilik
MSNBC News Yeni siyasetçi tipi: Yerel liderler
 
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları