Home page
Haber Menüsü


Güncelleme: 03:04 TS 6 Haz., 2001
Okur yorumları

Merhaba Kerem bey,
       Teskilatin genel gorusu yabancim degil. 1968 lerde ilk defa okumustum. O zamanlar pek deger vermemistik. Belkide ortam yoktu veya daha genctik pek anlayamamistik. Fakat seneler gecti. Buradaki toplumla tanistik ve kendilerini nasil egittiklerini gorduk. Bilmem sizlere soylendimi, genelde biz kendi kimligimizi yitirmis, ahlakimizi kaybetmis ne Turklugumuzun nede dinimizin geregini yapan bir toplum olmusuz.
       Ben once Kanadaya geldim. Kanada, Amerika’ya nazaran daha temiz ve durust. Biz aile olarak, Kanada hukumetinin, halkinin ve sisteminin durustlugu ve alcak gonullugu karsisinda sasirdik kaldik. Burada ogrendigimiz en onemli sey, hukumetinin ve veya insanlarinin senin yalan soyleyecegini aklina getirmedigi idi. Eger sen oyle soylemissen, dogrudur ve inanmak ister. Kanada bu ortam icinde idi. Zaman gecti, bir suru gocmen geldi geldi ve o hayran kaldigimiz Kanada bozulmaya basladi (Tabiiki Turkiye kadar degil, bizim standardlarimiza gore). Amerika, cok daha onceden bozulmaya basladigi icin sozumun basindada soyledigim gibi Kanada daha iyidir dedim. Tabiiki bu soyledigim simdilik buyuk sehirlerde gecerli, kucuk sehirlerde hala daha o durustluk, seffaflik var. Bu benim anadolu sehirlerimdede vardi. Maalesef, televizyondaki bozuk yayinlar sayesinde bunun bozulduguna sahit oldum.
       Buradaki (Kanada) egitim sisteminin ne kadar guzel calistigini gordugum ve sahit oldugum icin, Turkiye neden bunu yapamasin diye hep dusunurdum. Benim gonlumde canlandirdigim Ahi’lik teskilatini sizlerin tekrar hayata gecirmeye basladiginizi gorunce sevindim. Goruslerin iyi olmasi kadar, ona canla basla calisanlarin onemi cok daha buyuktur. Burada her emekli, kendi cevresindeki topluma birseyler vermek icin gonulluler ordusuna katilir (bizdeki gibi kahveye degil). Kendi hayatta ogrendiklerini baskalarinada ogretmeye calisir. Eh bizlerede biraz bulasti. Onun icin, emekliligim geldiginde (niyetimiz 5-6 sene sonra) yapacagim isleri planlamak icin simdiden sizleri aradim.
       Su anda, Ahi teskilati olarak neler yapilabiliyor. Internet sayfasi varmi. Bunlari ogrenmek istiyorum. Bunlar hakkinda nereden bilgi alabilirim. Kimlerle temas kurabilirim. Hangi sehirlerde egitim calismalari basladi. Ne gibi yardimlar yapilabilir. Bunlar hakkinda beni aydinlatirsaniz memnun olurum.
       Selamlar saygilar,
       Ferit Atesoglu
       

Bravo, tebrikler; gerçekçi, sade ve vurucu ifade, gerçekten çok derin bilgiler içeren bir makale yazmışsınız beyefendi...
       İyi günler dilerim. Saygılar ve teşekkürler.
       Recai Iskender
       New York
       

Bu yazınızda, aslında Türklerde yöneticilik işlerinin kısa bir tarihçesini veriyorsunuz. Yöneticilik, insanların örgütlü toplumlar olarak yaşamaya başladığı binlerce yıldır varolan bir uğraştır. Bu günümüze çeşitli evreler geçirerek, revizyona uğrayarak, daha insanca ve hakça yaşama sınırlarına doğru geliştirilerek gelmiştir. Bu evrimden ulusumuzda nasibini almıştır. Doğal olarak, etnik veya coğrafik yapılarla şekillenen eski Türk Yöneticilik Deneyimleri, en azından çeşitli dersler çıkartmamız açısından oldukça çarpıcıdır. Batılı anlamda yöneticilik, yöneten-yönetilen ilişkileri, gerek coğrafik ve gerekse etnik geçmişinden etkilenerek gelişmiştir. Ama dünyada, aynı etnik, dinsel veya coğrafik yapı olmadığı düşünüldüğünde de, bazı bölge, ulus veya dinlerde, asıl şekillendiği yerdeki gibi etki yaratmayacak en azından belli revizyona ihtiyaç duyacaktır. Zaten gelişmiş ülkelerden buna çokca örnek vermek de mümkündür. ABD-Japonya açısından bunu çarpıcı olarak örneklemek mümkündür. Gelelim bizdeki yöneticilik derslerine, “ak budun-kara budun” Türklerin yöneticilik tarihi açısından ne denli önemli olabileceğini, en azından ak budunun sorumluluklarını bilerek, tarihe çok değer verdiğini ve köklerimizden, geleneklerimizden ayrılmamamız gerektiğini ifade eden muhafazakar geleneğe sahip ak budun yöneticilerimizin, bunu hayata geçirmesi anlamında önemlidir. Peki sizce bu tarihe ve geleneğe sahip gözüken kaç yönetici bu çarpıcı devlet geleneğinden haberdardır. Bu gelenekler üzerine ahkam kesen, hatta varlığını bu geleneklere sahip çıkmak üzerine kuran, kaç idareci; bu durumu yüzeysel anlamda dahi olsa bilmektedir. Bu birikimi bir tarafa bırakalım, peki bu idareciler alternatif anlamda batılıların geliştirdikleri yöneticilik birikimlerinden ne kadar faydalanmışlardır? Devlet Personel Dairesi, TODAİ veya Milli Güvenlik Akademisi eğitimine sahip olan kaç kişi devlet yönetiminde söz sahibidir ? Bu kurumlar devletin kendi yöneticilerini yetiştirmede ne kadar belirleyicidir? Hiç birisine olumlu yanıt verebilmek mümkün değildir ! Eğer öyle olsaydı, ülkemizin kriz ortamından çıkması için çoğu özel sektör deneyimi olan hatta yurt dışı yöneticilik deneyimine sahip batılı normlarda ve geleneklerde eğitim almış idarecileri, ülkemize davet etmezdik. Hem de çok gelenekçi, miliyetçi bir koalisyon hükümeti iş başındayken. Milli Güvenlik Akademileri, ülkenin olağanüstü durumlarında (Savaş, kargaşa v.b) sivil yöneticilere ülkeyi yönetmek üzere yönetici eğitimi de veren bir kurumdur. Acaba ekonomik kriz ortamında yöneticilik edecek idareci yetiştirmemişlermidir ki ?, yararlanılmamaktadırç Hiç kaale alınmamaktadır. Öte yandan, köklerimiz ve geleneklerimiz üzerine politika yapan, üst düzey yöneticilik yapma şansı bulanların, bu durumu nasıl kabul edebildikleri hayrete şayandır. Kısaca, öyle bir arabesk içindeyizki, kimse değerleriyle bile örtüşen fikirler, eylemler ortaya koyamıyor. Doğal olarak da, aydınlara, bu işlerin gerek tarihi boyutunu ve gerekse modern düzenlemelerini bilen sizlere, çok büyük işler düşüyor. Bir de, bu yazılarınızın, bu efendiler tarafından okunmasını, ama mutlaka okunmasını sağlayabilseniz. Belki cehaletlerini bir nebze giderirlerde, bize iyi birer ak budun olurlar.
       Nil Gürel
       

Sayin Caliskan
       “Beyaz Turkler Kara Turkler” Baslikli yazinizi okurken ilk defa Mumin Sekman in kitabinda yapilan yorumlari hatirladim. Tabi sizin olaya tarihsel bakisiniz ayri bir ilginctir. Yalniz benim hatirlatmak istedigim bambaska bir nokta var ki o da sudur. Turkiyenin icin de yasiyan bizler aslinda bir o kadar da Yunanistanin besiginde Orta Asyanin cok uzaklarinda buyumusuz. Ustelik kimin nerden geldigide hic belli deil. Ornegin hele hele 4-5 kusaktir Istanbulda olan ailelerin Turk olmadiklari kesin gibi bi sey. Soy arastirmalari kimi Avrupdan kimi Balkanlardan Kimi Yunanistandan cikacaktir. Keza ayni tez lazlar icinde gecerli. Pontus Rum fikralariyla bizim Laz fikralari tesadufi deildir belli ki bu insanlar tarihin bir evresinde muslumanlastirilmislar ve soylarinin Orta Asya oldugu anlatilmistir.
       Bence isin daha ilginc tarafi da bugun boyle bir bilginin zannedildigi kadar onem tasimadigidir. Yani soylarini desen insanlar gidip baska ulkelere etnik yakinlik duyamazlar. Hele hele bir cikarlari yoksa hic duymazlar. Ancak Kara ve Beyaz Turkler ayriminiz bana Turkiye hakkinda inanilmaz guzel bir benzetme getirdi.
       Turkiyede 5-10 milyonluk bir kisim Isvec Norvec gibi ulkelerin lukse cok yakin olmayan ama son derece rahat konforlarinda yasar (Bazilari luks ve konfor konusunda bu ulkelerede 10 basar) geri kalan 50 milyonluk kesim ise Afrika nin gelismis halidir. Tabi farkindayim ki Ulkemizde Beyaz Turk = deildir Zengin Turke ve daha da ilginci Siyah Turk cogu zaman = Fakir Turke... Yaptiginiz elestirileri benimsemekle beraber Karin doyurma konusundaki yazinizi biraz urkutucu buldugumu da soylemek isterim.
       G.Afrikadaki Mandelanin baskan secilmek icin her eve camasir makinesi vadetmesine benziyor biraz... (Gelismemis demokrasiler ne kadar benziyor deil mi Tansu hanim iki anahtar vadederdi, sonra ikisini birden alip gitti) Gercekten bu kadar ayrik bir toplumda demokrasi iyi deil kotu yonetime bir isik oluyor. Buyrun girdigimiz krizler ornekleridir. Gerci Askeri bir rejimde cogu zaman besbeter insan haklari ihlallerini, fakirlikleri (gunumuzde) beraberinde getiriyor ancak Refah Partisinin Dogru Yolun ANAPin hatta CHP nin 40 yildir yaptigi yanlislar bugun bizim gibi genclerin hayatina bundan 20-30 yil sonraki cocuklarimizin hayatina mal oluyor. Onlar Ortak Biz Pazar diyen insanlara bugun bile oy verildigini dusundukce uzulmek gerekiyor her ne kadar istisnasiz her partinin her turlu yolsuzlugun tam dibinde oldugunu unutmaya calissak da...
       Sonuc sayin Caliskan sudur ki Bu ulke 65-70 milyon nufusuyla tehlikeli bir tarafa kaymaktadir. Nufus Pakistanda da Cindede bol bol var. Ama Turkiyede artan nufus maalesef bahsettigimiz egitimsiz kesimin nufusu. (Bkz 56 cocugu olan adam var)Bu gereksiz artisin onu alinmasi lazim. Ulkenin beyazlasmasi lazim.... Cunku 20-30 milyon nufuslu bir ulke demek iki misli zengin bir ulke problemlerin 2 misli azaldigi insanlarin 2 misli az suc isledigi bir ulke demektir. Avrupa Birligine 2 misli hizli giren bir ulke bile olabilir.
       Husnu Murat Erenli

 

 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları