Home page
Haber Menüsü


Ümit Sezgin
Yazara e-mail göndermek için fotoğrafa tıklayınız.
 
‘Derviş zehir
olsa içerim’
 
Bu sözlerin müellifi MHP lideri Devlet Bahçeli... Bahçeli’ye bu sözleri nedeniyle teşekkür etmek lazım. Çünkü bugünün siyasetçisinin yaşadığı “Derviş sendromunu” bundan iyi anlatan başka bir tanım olmasa gerek.
 
Ankara
NTV-MSNBC
 
18 Mayıs  Elinizle dışardan bir adam getireceksiniz, “benim yapamadığımı yap, benim bozduğumu düzelt” diyeceksiniz. Bu adam, sizin aleyhinize pek çok kararı, size rağmen hem de size aldıracak. Allah siyasetçilerin, hükümet üyelerinin yardımcısı olsun. Belli ki karınları fena halde şişmiş.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Daha önce de yazmıştım, şu an yerinde olmak isteyeceğim son insan hükümet üyesi bakanlardan, liderlerden birisi olurdu. Kasım krizi, Şubat krizi derken çok umut bağladıkları ekonomik program çökünce ülke iflas, kendileri tükenme noktasına geldi.
       Bu noktada yalnız hükümet tartışılsa işleri kolaydı. Direnirler, hatta hükümeti yenilerler, devam ederlerdi. Ama tüm toplum siyasi sistemi ve siyasetçinin bizatihi kendisini sorgulamaya başladı. Ekonomik sistemle ilgili sorgulamalar bile, getirildi siyasi sisteme dayandırıldı, günah siyasetçiye fatura edildi.
       Çare, bu sistemden olmayan birisiydi ve Derviş bulundu. Derviş bulunabileceklerin en iyisi gibi gözüküyordu. Bir kere bizden biriydi, ikincisi enazından yumuşak başlı görünüyordu, üçüncüsü dışarda desteği çoktu, son olarak da siyasi hırslardan azade bir tavrı vardı.
       Derviş gelip çalışmaya başladıktan sonra üç noktada hükümet üyelerinin şüpheleri oluştu. Bir kere hiç bizden biri değildi. Siyasetçi gibi davranmıyor, kabinedeki bakanlara hiç mi hiç benzemiyordu. Yumuşak başlılık sadece görüntüdeydi. İsteklerinde son derece kararlıydı ve istediğini almak için gerekirse sevimsiz olmayı bile göze alıyordu. Siyasi hırsı değilse bile isteği olduğunu da çabuk ortaya koydu. Açıklamaları bir yana kalktı Antalya’da siyasi liderler gibi “yurt gezileri” yaptı.
       Yanılmadıkları tek nokta Derviş’in dış desteği oldu. Üstelik bu desteğin sandıklarının çok ötesinde olduğunu çabuk farkettiler. Ne zaman Derviş’e direnip sıkıştırmaya kalksalar ya IMF Başkanı mektup yazdı, ya Dünya Bankası Başkanı açıklama yaptı. Bunlar yetmediyse ABD Başkanı Bush işi gücü bıraktı, oturdu Ecevit’e “Telekom’un özelleşmesi lazım” diye mektup yazdı.
       
HADIM EDİLMİŞ BAKANLIĞIN FAYDASI KİME?
       Kısa sürede Derviş’i dördüncü ortak olarak karşılarında buldular.
       Derviş kolları sıvayıp hızla siyasi sistemin üzerinde yükseldiği, beslendiği ekonomik yapıyı çökertti. Kesilen yalnız bankaların hortumları olmadı, artık köhneyen siyasi sistemin can damarları tıkandı.
       Düşünün siz koskoca bakan olacaksınız da, bir yakınınıza devlet bankalarından birinden kredi aldıramayacaksınız. Bir akrabanızı genel müdür atayamadıktan, keyfinizce bir ihale yapamadıktan, “onlar ne veriyorsa beş fazlası benden” diyemedikten sonra bakan olmanın ne anlamı kaldı? Şöyle etrafınızda fır dönen genel müdürleriniz, daire başkanlarınız yoksa, böyle hadım edilmiş bir bakanlığın, kırmızı plakanın hangi siyasetçiye faydası var?
       En acısı da Derviş, “idam fermanı” anlamına gelecek bu kararları siyasetçilerimize aldırdı. Hem de bir kaç ay gibi rekor bir sürede. Çoğu siyasetçi neye imza attığını, hangi fermana oy verdiğini farkedemedi bile.
       
İPLERİNİ KENDİLERİNE Mİ ÇEKTİRECEK?
       Bitti mi? Hiç bitse Devlet Bahçeli, “Derviş zehir olsa içerim” der mi?
       Asıl büyüğü geride...
       Sıra siyasi sistemin kendisine geldi. Siyasi Partiler Yasası, Anayasa’daki ilgili hükümler, kabinede koltuk sayısının azaltılması derken siyasetçiler hepten “burulacak”.
       Ayrıca bu “Operasyonda” Derviş’in arkasında yalnız Amerika olmayacak, Avrupa Birliği’nden de büyük destek gelecek. “Kabus gibi”. Kimbilir Avrupa’dan Ecevit’e ne mektuplar gelecek, ne açıklamalar yapılacak?...
       Kısaca günümüzün Türk siyasetçisi şu geçtiğimiz bir kaç ayda çıkarıp imzaladığı “idam fermanına” uygun olarak, “kendi ipini kendisi çekecek.”
       Direnen olur mu? Olsa da hükmü yok. Bir iki renkli operasyon başlatırlar, artık siyah mı olur, beyaz mı olur, yoksa mavi mi, farketmez, susturuverirler.
       “Eveeet, teşekkür ederiz beyler. Sizinle işimiz buraya kadardı!” dendiği gün de yeni sisteme uygun siyasi yapılanmalar ortaya çıkıverir.
       Eh, bu durumda “Kadehimde zehir olsan, ben içerim bana getir” şarkısını Bahçeli ve siyasetçiler söylemesin de, ben mi söyleyim?!...
       Bugün liderlerin neden revizyona direndiğini, her partinin ayrı gerekcesini yazacaktım ama Derviş’in sözleri fena halde duygulandırdığı için, bir sonraki sefere bıraktım.
       


       Ümit SEZGİN...CNBC-E Ankara Haber Müdürü
       

       
 
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları