Home page
Haber Menüsü


Bahçeli: Yapısal reformlar zorunlu
MHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, “gerek bankacılık sektörünün sağlıksız yapısı, gerekse bankaların hortumlanma enstrümanı olarak fütursuzca kullanılması, uzun bir süredir krizlere davetiye çıkaran bir özellik arzetmiştir” dedi.
Ankara
AA
13 Mart— Bahçeli, MHP grup toplantısında yaptığı konuşmada, kalıcı bir ekonomik altyapıyı inşa etme anlamına gelen yapısal reformlardan vazgeçmenin mümkün olmadığını vurguladı. Konuşmasına milletvekillerinin bayramını kutlayarak başlayan Bahçeli, milletin bayramı buruk şekilde karşıladığını ve karamsarlık duyguları içinde idrak etmek zorunda kaldığını belirtti.

   
 
       
    MSNBC News Kemal Derviş: Konsolidasyon yok
MSNBC News Bahçeli: Derviş'in arkasındayız
MSNBC News Mesut Yılmaz: Kamu bankalarında siyasi etkiye son verilecek
MSNBC News Kutan'dan erken seçim çağrısı
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Bahçeli, geçen ay yaşanan ekonomik krizin ardından panik ve güvensizlik havası geliştiğine dikkat çekerek, bunun bir daha tekrar etmemesini diledi. “İnşallah her kurum ve kişi, bütün yaşananlardan gerekli dersleri çıkartmıştır” diyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
       “Bizler, hem hükümet etme sorumluluğunu paylaşan bir koalisyon ortağı hem de bir siyasi parti olarak böyle bir muhasebe yapmayı gerekli görüyoruz. Bunun için de, yaşadığımız ekonomik krizin gerçek sebepleri ne olursa olsun, gerçek müsebbipleri kim olursa olsun, sorumlu siyaset anlayışından vazgeçmemiz mümkün değildir. Dolayısıyla siyasi sorumluluğun birinci derecede hükümetimize ait olduğunun idraki içinde bulunduğumuzu belirtmek istiyorum.”
       “Böyle bir siyasi duyarlılığın bilinci içinde” yaşanan ekonomik sorunların değerlendirmesini yapmak istediğini bildiren MHP lideri Devlet Bahçeli, Türkiye’nin ilk kez bir ekonomik kriz yaşamadığını hatırlattı. Kalkınmakta olan birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de kriz süreçlerine sık sık rastlandığını belirten Bahçeli, son 15 yılda dünya genelinde uygulanan döviz kuruna dayalı 12 istikrar programından sadece 4’ünün enflasyonu kabul edilebilir seviyeye indirdiğini, buna karşılık 8 programın uygulama sürecinde mali kriz ile karşılaşıldığını anlattı.
       
KRİZLERİ İZAH ETMEK
       Bahçeli, her programı her ülkeyi kendi koşulları içinde değerlendirmek gerektiğini ancak, temel sebepleri ve özellikleri açısından büyük benzerlikler taşıyan ekonomik krizlerin Türkiye’yi birçok kez sıkıntıya soktuğunu vurguladı. Adeta krizlerle birlikte anılan Türk ekonomisinin bir türlü istikrarlı bir gelişme dinamizmine kavuşmadığının gözlemlendiğini de ifade eden Bahçeli, çoğu zaman siyasi ve ekonomik istikrarsızlığın birbirini beslediğini ve yapısal dönüşümün bir türlü sonuçlandırılamadığını söyledi.
       Samimi ve sürekli bir siyasi kararlılığın yanında, elverişli bir alt yapıya sahip olmayan ekonomik yapının, küçük dalgalanmalar karşısında bile ciddi sarsıntılar yaşamaktan kurtulamadığını kaydeden Bahçeli, 57’inci hükümetin 2000 yılı başında uygulamaya koyduğu programın özünde, bir teşhisten yola çıkarak başlatılan ve birden çok hedefi bulunan bir program olduğunu anlattı.
       Hazırlanan bu programın 1999 yılının çok ağır ekonomik şartlarına rağmen iyi niyetle ve kararlılıkla hayata geçirilmeye çalışıldığını dile getiren Bahçeli, uygulama sürecinde belirli ölçülerde de olsa başarılı sonuçlar alındığını, 2000 yılı içinde başta enflasyon rakamları olmak üzere son 14 yılın en iyi ekonomik göstergelerine ulaşıldığını hatırlattı.
       Bu tablo karşısında, Kasım ve Şubat aylarında patlak veren krizleri kolayca izah etmenin mümkün olmadığını bildiren Bahçeli, Şubat ayındaki ikinci kriz dalgasıyla birlikte ekonomik istikrar programında ciddi bir değişiklik yapmanın kaçınılmaz ihtiyaç haline geldiğini savundu.
       
BASİT SİYASİ HESAPLAR
       Bahçeli, şöyle konuştu:
       “Bütün bunları ifade ederken, milletimize mazeret üretmek ya da sorumluluğu başkasının üzerine atmaya çalışmak gibi bir niyetimiz yoktur. Bizim siyaset anlayışımızda sorumluluktan kaçınmak ve hedef şaşırtmak gibi bir yaklaşım, milletimizin iyi niyetini ve güvenini sarsmakla eşdeğerdir.
       MHP bu zamana kadar olduğu gibi bundan sonra da sorumluluktan ve görevden kaçan çarpık bir siyasi anlayışın temsilcisi olmayacaktır. Yine inanıyoruz ki, dün ülkemizi ve ekonomimizi çok daha büyük krizlerin ve açmazların içine sürükleyenlerin, bugün kriz simsarlığı yapmasını bahane ederek basit siyasi hesaplaşmalarla vakit geçirmek de çözüm değildir.
       Ama yaşanan gelişmelerin ve sorunların bütün boyutlarıyla kavranmasına yardımcı olmak da bizim görev ve sorumluluğumuzun bir parçasıdır. Aynı şekilde, bir taraftan milletimize hesap verirken diğer taraftan yeni çözümler ve seçenekler sunmak gerekir. Çünkü, insanımızın her türlü olumsuzluğa ve zorluklara rağmen geleceğe güvenle bakabilmesini temin etmenin yollarını araştırmak, siyasetin varlık sebebidir. İşte MHP ve hükümetin yapmaya çalıştığı da bundan başka bir şey değildir.”
       MHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Bahçeli, Türk ekonomisin karşı karşıya bulunduğu açmazların iç ve dış dinamikler olarak iki ana boyutta ele alınabileceğini de bildirdi.
       
KRİZLERE DAVETİYE
       Ekonominin temel eksikliğini yapısal reformların tamamlanmamasından kaynaklanan alt yapı yetersizliğinin oluşturduğuna işaret eden Bahçeli, Türk ekonomisinin krizlere aşırı duyarlı, dayanıksız bir bünyeye sahip olduğunu söyledi. Böyle bir bünyenin atılan adımların olumlu katkılarını sıfırlayabildiğini belirten Bahçeli, şu görüşleri dile getirdi:
       “Bugün gelinen noktada, bir-bir buçuk yıl içinde bu anlamda elde edilen başarıların, bünyenin sağlığına tam olarak kavuşması bakımından yeterli olmadığı göze çarpmaktadır. En önemli sorunun, hem bütünüyle ekonomimizin hem de ekonomik istikrar programının yumuşak karnını oluşturan finans sisteminden kaynaklandığı bir gerçektir. Gerek bankacılık sektörünün sağlıksız yapısı, gerekse bankaların hortumlanma enstrümanı olarak fütursuzca kullanılması, uzun bir süredir krizlere davetiye çıkaran bir özellik arzetmiştir.
       BDDK’nın faaliyete geçmesi, bu açıdan çok önemli bir adım olmuş, ama yeterli olamamıştır.” Bahçeli, döviz çapası mekanizmasının başarıyla işlemesi, kötü kullanılmasının önlenmesi için bankacılık sektörünün dayanıklı olması ve çok iyi denetlenmesini hayati öneme sahip olduğunu da bildirdi.
       
“ENFLASYON LOBİSİ TEYAKKUZDA”
       Türkiye’nin bu bakımdan son üç-dört aydır “maalesef” kötü bir tecrübe yaşamak zorunda kaldığını ifade eden Bahçeli, mali sistemini yeni rehabilite eden Türkiye’nin krize hazırlıksız yakalandığını, bankacılık sektörü içindeki gizli rekabet ve çekişmenin de kriz sürecini derinleştirdiğini bildirdi. Bahçeli, şöyle konuştu:
       “Bunlara ek olarak kamu bankalarının ekonominin kamburları olmaya devam etmesi, enflasyon lobisinin sürekli teyakkuzda olması da çok önem taşımaktadır. Görev zararları katrilyonları bulan kamu bankalarının, ekonomik krizi emen değil derinleştiren bir işleve sahip olması kaçınılmaz bir sonuç olmuştur. İşte bütün bu ve benzeri faktörler, enflasyonla mücadele ile istikrarlı büyüme sürecinin en büyük açmazlarını oluşturmaktadır. Türkiye’nin bu engel ve sorunlardan kurtulamadığı sürece, dalgalanmalara ve spekülatif oyunlara karşı aşırı duyarlı olan kırılgan ekonomik yapısını dönüştürmesi de kolay olmayacaktır.
       Ancak ne pahasına olursa olsun bu mücadeleyi kazanmak, ülke kaynaklarının en iyi şekilde kullanılmasını sağlamaktan başka seçeneğimiz de yoktur. Bizlerin inancı ve çabası sadece bunun içindir. Yüce Allah güç verdiği, milletimiz güvenini devam ettirdiği sürece ülkemiz için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz.”
       
IMF VE DÜNYA BANKASI
       MHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, IMF ve Dünya Bankası gibi kuruluşların ülke ve bölge farklılıkları ile toplumsal ihtiyaçları gözardı eden yaklaşımlarının, gelişen ekonomilerin kronik sorunlarını aşma konusundaki sıkıntılarını azaltmadığını, arttırdığını söyledi.
       Bahçeli, karşı karşıya kalınan krizlerin dış dinamiklerinin her zaman iç dinamikler kadar belirgin olmadığına dikkat çekti.
       Birçok dış faktörün, ülkelerin kalkınma süreçleri üzerinde çok farklı etkiler yarattığının bilindiğini kaydeden Bahçeli, bu rolün küreselleşme döneminde çok daha etkin bir boyut kazandığını bildirdi.
KÜRESELLEŞME SÜRECİ
       Bahçeli, dış dinamiklerin ülke ekonomileri üzerinde giderek daha fazla belirleyici olmaya başladığını ifade etti. Küreselleşme sürecinin, özellikle de ülke ekonomilerinin küresel ekonomiye entegrasyon gereksinimlerinin, dış tesirlerin etkinliğini ve karşılıklı bağımlılığı arttırdığını bildiren Bahçeli, şunları söyledi:
       “Bunların en başında da mali piyasaların dışsal bağımlılığı, dolayısıyla aktörlere ve dalgalanmalara endeksli hale gelmesi yer almaktadır. IMF ve Dünya Bankası gibi, küresel ekonomiyi düzenleyen kuruluşların, ülke ve bölge farklılıkları ile toplumsal ihtiyaçları gözardı eden yaklaşımları, gelişen ekonomilerin kronik sorunlarını aşma konusundaki sıkıntılarını azaltmamakta, bilakis arttırmaktadır. Ahenkli ve istikrarlı bir küresel ekonomik düzen yerine, küresel sermayenin ve pazarın çıkarlarının ön planda tutulması, eski sorunlara yenilerinin eklenmesi sonucunu doğurmaktadır.”
       
BATIK BANKA KREDİLERİ
       MHP Genel Başkanı Bahçeli, konuşmasında, 1990’lı yıllarda enflasyon ile mücadele ve büyüme konusunda ciddi bir gelişme kaydeden Latin Amerika ve Uzakdoğu Asya ekonomilerinin bu süreçleri bir türlü kalıcı ve sağlıklı bir hale getiremediğini kaydetti.
       Arjantin başta olmak üzere 90’lı yılların hızlı gelişen ekonomilerinin, son zamanlarda tekrar ciddi kriz işaretleri verdiğini bildiren Bahçeli, sanayileşmiş Japonya ekonomisinin bile 1997 yılında baş gösteren krizini hala atlatamadığını ifade etti.
       Bahçeli, bu ülkede mali sistemin çöküş eğiliminin sürdüğünü, batık kredilerin bankacılık sektörünü sarsmaya devam ettiğini ifade ederek, “bu trendler önemini koruduğu sürece, küresel ekonominin yaşayacağı büyük bir dalgalanma zincirleme olarak bütün ekonomilerin performansını olumsuz yönde etkileyecektir” dedi.
       Birçok kalkınmakta olan ülkede dış borçların oranının gayri safi milli hasılalarının yüzde 50’sine yaklaştığını belirten Bahçeli, Dünya Bankası verilerine göre, bu ülkelerin 1994 yılında toplam 1 trilyon 969 milyar dolar olan borç stoklarının, 1999 yılının sonunda 2 trilyon 572 milyar dolara yükseldiğini kaydetti.
       
DÜNYADAKİ ÖRNEKLER
       Bahçeli, sanayileşmiş ülkeler için geçerli olan reçetelerin ve kriterlerin, yoksul ve gelişen ülkeler bakımından aynen uygulanmasının mümkün olmadığını birçok tarafsız gözlemcinin vurguladığını anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
       “Eğer sürdürülebilir ekonomik ve sosyal hayat, hem küresel hem de ülke ölçeğinde mümkün kılınmak isteniyor ise yeni bir işbirliği ve dayanışma anlayışının da geliştirilmesi gerektiğini de kabul etmek lazımdır.
       Bunun için, Uzakdoğu Asya ve Latin Amerika krizlerinin ardından Türkiye’nin yaşadığı sorunlar, yeni bir dönüm noktası olabilir. Küresel dayanışma ve sosyal boyuttan mahrum politikaların ileride telafisi mümkün olmayan tahribatlara yol açmasının önüne geçmek için böyle bir dönüşümün yaşanması şarttır.”
       
PROGRAMIN İÇ VE DIŞ AYAKLARI
       Hükümetin sorumluluğunda olan ekonomik istikrar programının iç ve dış dinamiklerdeki sıkıntılar ve eksiklikler nedeniyle tıkandığını bildiren Bahçeli, şimdi yapılması gerekenin, yaraları en kısa zamanda sararak halkın ve ekonominin önünü görmesini sağlayacak bir anlayış ve programı hayata geçirmek olduğunu ifade etti.
       Bahçeli, bu yaklaşımı, “programın iç ve dış ayaklarının yere daha sağlam basmasını sağlamak” biçiminde özetlemenin mümkün olduğunu da belirtti. Hükümetin kriz ortamlarında sarsılan güveni tekrar pekiştirmek ve halkın bozulan moraline tekrar kavuşması için gerekeni yapmaktan başka seçeneği olmadığını ifade eden Bahçeli, şunları söyledi:
       “Yine, piyasaların bir an önce rahatlatılarak ekonomik dinamizmin arttırılması için gerekli düzenlemeleri hayat geçirmemiz şarttır. MHP’ye göre böyle bir yaklaşımın, sorumluluklarımızı unutmadan gerçekleşmesi için herkesin hepimizin dikkat etmesi gereken bazı önemli noktalar bulunmaktadır.
       
MHP’NİN ÖNERİLERİ
       Bu hususlar şunlardır:
* Kalıcı bir ekonomik altyapıyı inşa etme anlamına gelen yapısal reformlardan vazgeçmek mümkün değildir.
* Yeni program, bu hususlarla birlikte enflasyon ile mücadeleyi temel hedef alan, gerçekçi ama sosyal sorunlara gözü kapalı olmayan bir niteliğe sahip olmalıdır. Bu bağlamda kamu çalışanlarının gelir
       düzeylerinde yeni şartları dikkate alan bir iyileştirme kaçınılmazdır.
* Bankacılık sektörünün, daha sağlıklı bir yapıya kavuşturma çabaları süratle tamamlanarak ekonomik gelişmeye ayak bağı olan değil, teşvik eden bir nitelik kazanması zorunludur.
* Yolsuzluklarla mücadeleye, her cephede kararlı bir şekilde devam etmek, milletin malına uzanan el kimin olursa olsun mutlaka hesap sormak şarttır.
* Bütün ekonomik aktörlerin kendi çıkarları ile ülke çıkarları arasında denge kurma konusunda duyarlı ve samimi olma zorunlulukları bulunmaktadır.
* Özelleştirme sürecinin kamu kaynaklarını çarçur etmeden belirli bir hıza ve düzene kavuşturulması gerekir.
* Yatırımı, üretimi ve ihracatı teşvik mekanizmalarının daha da geliştirilmesi ve enflasyonla mücadele politikalarıyla büyüyen ekonomi ekseninde bir dengeye kavuşturulması önem arzetmektedir.
* Zorunlu hale gelen yeni ekonomik programın toplamsal desteğini arttıracak, diyalog sürecini sürekli ve sağlıklı hale getirecek yeni platformların geliştirilmesi gerekmektedir.”
       
DAR GELİRLİLER
       Konuşmasında Türkiye’nin olanakları gibi gereksinimleri ve sorunlarının da çok çeşitli olduğuna dikkat çeken Bahçeli, “ister bugünün sıkıntılarının, ister dünün büyük ihmal ve sorumsuzluklarının, isterse her ikisinin sonucu olsun, siyaset kurumu bütün bu sorunları çözmek için vardır” dedi.
       Bahçeli, yaşanan krizin özellikle dar gelirli vatandaşlar ile ekonomik faaliyetlerini dövize endeksli olarak yürüten müteşebbisleri derinden etkilediğini, ekonominin istikrarlı bir gelişme trendine kavuşmasıyla bu yaraların sarılacağına şüphe olmadığını bildirdi.
       
SARMALI KIRMA SÜRECİ
       Soruna orta ve uzun vadeli bir perspektiften yaklaşıldığında ülkenin iç borç ve yüksek faiz sarmalını kırma sürecini biraz geciktirdiğinin görüldüğünü kaydeden Bahçeli, şöyle konuştu:
       “Toparlanma ve istikrarı tesis etme süreci kısa sürede sağlanıp ‘dedikodu ve rantiye ekonomisi’nden ‘üretim ve paylaşım ekonomisi’ne geçiş mümkün hale geldiğinde Türkiye’nin ufku açılacaktır. Böyle bir durumda, yaşadığımız krizlerin kalıcı etkileri şüphesiz çok sınırlı olacaktır. Önemli ve gerekli olan, toplumun özgüvenini kaybetmemesi, sanayici ve işadamının ekonomiye olan güvenini tekrar kazanarak kalkınma sürecinin dinamosu olmayan devam etmesidir.
       
MEDYA VE MUHALEFETE UYARI
       Yaşanan belli başlı bütün sorunların aşılabilmesi için, sadece hükümetlerin değil, diğer toplumsal ve siyasi unsurların da gerekli özeni göstermesi ve katkı sağlaması şüphesiz çok önemlidir. Bunlar arasında özellikle muhalefet partilerinin ve medyanın önemli bir konuma sahip oldukları açıktır. Uygulanan politikaların eleştirisi kadar, sağ duyulu bir yaklaşımın geliştirilmesi ve kamuyonuda panik
       havası yaratmaktan kaçınılması gerekir. Bu tür duyarlı ve sorumlu anlayışların hiç kimseye bir zararı olmadığı gibi, bilakis ülkeye büyük yararı vardır.”
       MHP Genel Başkanı Bahçeli, medeni bir üslubun hem siyasetin her alanında hem de devlet yönetiminin her kademesinde sadece seviyeli bir siyasi ilişkinin değil, aynı zamanda asgari bir işbirliği ve hoşgörü zemininin de temelini oluşturduğunu bildirdi.
       
       
    TOP5 Ergenekon’da 16 kişi daha gözaltında  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları