Konu:
Çocuk
Evlilikleri
Konuklar: Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Hasan Gemici, Çağdaş
Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan
Erdoğan
Aktaş: İyi günler. Yakın Plan’a sık sık da tartışılan bir
konuyu, çocuk evliliklerini alıyoruz. İki çocuğun Iğdır’da
evlendirildiği haberi herkesi şaşırtmıştı. Aslında bu olay ne ilk
malesef ne de son. Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Hasan Gemici de Iğdır’da
evlendirilen çocukların aileleri hakkında suç duyrusunda bulunuldu. On
üç yaşındaki damadın anne ve babasının ifadeleri alındı. Biraz da
bu görüntülerden dolayı da gazetelere yansıdığı kadarıyla gündem
maddeleri arasına girdi bu olay. Ve aslında Anadolu’da çok sayıda bu
olayın örneklerinden olduğunu biliyoruz. Telefon hattımızda Aileden
Sorumlu Devlet Bakanı Hasan Gemici var. Sayın Gemici siz hukuki yolu da
açtınız ve bu konu öyle zanediyorum ki ayrı bir mücadeleyi, programı
da gerektiriyor. Çünkü olayın başka boyutları da var. Eğer bu çocukların
örneğinden çıkacak olursak yola aynı zamanda akrabalar ve dolayısıyla
çocukları olursa sakat olma olasılıkları da çok yüksek. Neler söyleyeceksiniz
bu konuda?
Hasan Gemici: Erdoğan Bey sizin de ifade ettiğiniz gibi yeni bir
olay değil malesef Anadolu’da sıkça gördüğümüz bir olay kız çocuklarının
erken evlendirilmesi. Ve biz özellikle bir yıldır sürekli ben her konuşmamda
özelliklere ailelere, topluma, anne ve babalara belli mesajlar vermeye çalışıyorum.bunlardan
bir tanesi nüfus planlamasıdır. Artık lütfen bakabileceğimiz kadar
çocuk dünyaya getirelim diye sesleniyorum anne ve babalara. Ve kız çocuklarımızı
mutlaka okutalım, kız çocuklarımızı erken evlendirmeyelim ve akraba
evliliklerinden kaçınalım diye topluma mesajlar veriyorum. Çünkü gerçekten
bu telkin evliliklerinin, hızlı doğumların ülkemizde yarattığı çok
ciddi sorunlar var, çok başka sosyal sorunlar yaratıyor. Bu konuda
toplumumuzun daha bilinçli, daha duyarlı hale gelmesi gerekiyor. Yeni
bir olay değil dedim çünkü 90 nüfus sayımına göre Türkiye’de dört
yüz doksan bin kız çocuğumuz on beş, on sekiz yaş arasında evli ve
bunların iki yüz doksan bin çocukları var, bazılarının iki ve üç
olmak üzere. On iki, on dört yaş arasında Türkiye’de onbir bin kız
çocuğu evli ve bunların ben beş yüz çocukları var. Gerçekten bu çocuklar
kendileri daha çocukken çocuk anne, çocuk baba oluyorlar. Bir eş
sorumluluğu, bir aile sorumluluğu ve daha sonra bir çocuk sorumluluğu
altına giriyorlar ve sorumlulukların altında eziliyorlar. Halbuki çocukların
bu yaşta ruhsal, fiziksel gelişmelerini sağlıklı bir şekilde
tamamlamaları gereken yaşlar. Bu anlamda bu son olayın da ve bundan önceki
bu olayları, erken evlilikleri çocuklara karşı ihmalin, istismarın ve
sömürünün yeni bir şekli olarak görüyoruz. Nitekim burada görüldüğü
gibi o kardeşlerden bir tanesi diyor ki “Benim eşim hasta, yedi tane
çocuğum var, bakacak kimsem yok ve o yüzden çocuğumu
evlendiriyorum” diyor. Bi gerçekten bir sömürünün bir başka şekli.
Bunu hiç bir şekilde kabul etmek mümkün değil. Bu kız çocuklarının,
hem ekonomik, hemde fiziksel istismarından başka bir şey değil. Ayrıca
başka bir başka olumsuzluklar var iki kardeşin iki çocuğu
evlendiriliyor, akraba evliliği. Sizde ifade ettiniz Türkiye’deki özürlülüğün
en temel sebeplerinden bir tanesi bu akraba evlilikleri. Çok sayıda
insanımız akraba evliliğinden sakat. Bir anne baba sonradan üzülmeyecek
mi öyle bir çocuğun dünyaya gelmesine sebebiyet verdikleri için?
Dolayısıyla toplumumuzun bu konuda da duyarlı olmaları gerekiyor. Ayrıca
bir başka olumsuzluk var daha burada yeni ortaya çıktı, sizde ifade
ettiniz. Çocuk on üç yaşında. Kız önce ön dört deniliyordu şu
anda yirmi yaşında buda başka bir olumsuzluk. Ve bir başka olumsuzluk
da imam nikahı ile evlendirilmiş olmaları, resmi nikahları olmamaları.
Bu da Türk ceza kanunun, 237. maddesine göre suç. Bu konuda savcı işlem
yapıyor. Ayrıca Türk ceza kanunu 477. maddesine göre bu velayeti altında
bulunan kişilerin üzerindeki velayet hakkını kötü kullanmaktan,
ihmal ve istismaradan biliyorsunuz on sekiz aya kadar hapis var. Bütün
bu yasal olanakları değerlendirmeye çalışıyoruz. Türkiye’nin bir
başka olumsuzluğu da bu resmi nikahı olmayan evlilikler. Bir çok insanın
Türkiye’de hala nüfusa kaydı yok. Geçenlerde bir kalça kırığı
olan bir çocuğu hastanede tedavi ettirecek olduk, hastaneye yatırdık
ancak çocuğun nüfus cüzdanı olmadığı için işlem yapılamadı.
Babasına, annesine döndük annesinin, babasının nüfus cüzdanı yok
ve evlenme cüzdanları yok. Ve ancak bir hafta sonra ana, babaya nüfus cüzdanı
yaptıktan, evlenme işlemini yaptıktan sonra çocuğun nüfusu çıkartıldı
ve çocuğun sağlık işlemi yapılabildi. Buda başka bir sorun. Yani bu
imam nikahlı evliliklerde yani sadece imam nikahlı evliliklerden kaçınmak
gerekiyor, mutlaka resmi nikah olması gerekiyor. Resmi nikah olmadığı
zaman kadın madur oluyor. Kocasına bir şey olsa onun hiç bir güvencesinden
yararlanıyamıyor. Çocuk dediğim gibi çocuğun kaydı olmuyor, çocuk
babasının haklarından hiç bir şekilde yararlanamıyor. Mutlaka resmi
nikahsız evliliklerden de kaçmak ve kaçındırmak gerekiyor. Şimdi
yine son günlerde biliyorsunuz bir sanatçımız imam nikahlı evlilik
yapılıyor. Yani sanatçılarımızın da artık topluma örnek olmaları
lazım, biz Türkiye’deki kadın haklarını geliştirelim, kadınların
statüsünü yükseltelim derken topluma önder olması gereken, önder
olması gereken insanlarımızın da bu konuda daha duyarlı olmaları
gerekiyor.
Erdoğan Aktaş:
Özellikle Ajda Pekkan olayından bahsediyorsunuz sanıyorum. Birlikte yaşamayı
belki bu şekilde adlandırmaktır. Bu yüzden suç olarak kabul etmek mümkün
mü?
Hasan Gemici: O iki insan öyle tercih edip, birlikte yaşayabilir,
ben ona saygı gösteririm o konuda benim her hangi diyeceğim olmaz. Ama
biz imam nikahlıyız diye ona bir meşruluk kazandırmaya çalışmak ve
bunu topluma sanki böyle sunmak çok doğru değil. Çünkü o resmi
nikahsız evliliklerden dolayı Türkiye’de şu an çok sayıda kadın
madur, çok sayıda çocuk madur. Şimdi biraz önce söylediğim gibi bu
tür örneklerden de kaçınmamız gerekiyor, onu ifade etmek istiyorum.
Erdoğan Aktaş:
Sayın bakan verdiğiniz rakkamlar da çok çarpıcı. Anlaşılan o ki
sizin bakanlığınızın da en önemli sorunlarından biri bu. Çok teşekkür
ederiz katıldığınız için yayına.
Hasan Gemici: Ben teşekkür ederim, iyi günler diliyorum.
Telefon hattımızda bu konuyla yıllardır mücadele eden bir derneğin,
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin Genel Başkanı Prof. Dr. Türkan
Saylan telefon hattımızda. Sayın Hocam çok enderesan bir konu, nereden
bakarsanız problem siz neler söyleyeceksiniz?
Prof.
Dr. Türkan Saylan:
Evet
bu tabi Türkiye’nin en büyük yaralarından bir tanesidir. Gelişen
bir dünyada çağdaşlaşmaya çalışılan bir Türkiye’de bunu
geleneklerin, inançların arkasına sığındırarak küçük çocukları
istismar etmenin bir yöntemi olarak görüyorum. Bu bir iki tane değil,
bunun flaş haber olması aslında hem üzücü, hem de çok iyi bir
şey. Çünkü bir olumsuzluğu kamuoyunun önüne sardı basının.
Erdoğan Aktaş:
Biraz da okulların aıldığı denk geldi, enteresan bir çelişkiydi.
Prof. Dr. Türkan Saylan: Ama bu sadece Iğdır’daki küçük çocuklar
değil binlercesi var bunlardan. Hatta hayatını böyle sürdüren ve
kocası ölmüş büyük kadınları küçücük erkek çocukla
evlendirilip evin hizmetine devam ettirilen aileler var. Aynı şekilde
bunun tersi de var. Bir nevi berde. Edilme olayı da bunun içine giriyor.
Dünyada biz diyoruz ki çocuk hakları var, insan hakları var, var kadın
hakları var, eğtim hakları var. Bunun yanında bu küçücük çocuklar
sırf analar, babalar istedi diye evlendiriliyor. Bir kere ben bunu bir
hekim olarak sağlık açısından da çok yanlış görüyorum. Çünkü
bu yaştaki çocukların cinsel tecrübeler görmeleri, çocuk doğurmaları.
Bu küçücük kız bir müddet sonra çocuk anne olacaktır. Bütün
bunlar son derece yanlış şeyler. Çağdaş dünyada artık bu
eziyetlerin çocuklara yapılmaması gerekiyor. Babanın açıkladığı
gibi eve hizmetçi lazım diye gelin alıyorlar, ve bu da çok yanlış
bir şey. Neresinden tutarsanız yanlış, saçma.
Erdoğan Aktaş:
Belki biraz koşullardan dolayı Sayın Bakan’la konuşurken de, sizin
de konuşurken özellikle kızlar tarafından baktınız, görüntüleri gördüm;
çocuk, çocuk erkek çocuk damat. Dolayısıyla onların psikolojileri de
çok önemli sanırım, siz nasıl yorumlayacaksınız?
Prof. Dr. Türkan Saylan: Yani siz on iki, on üç yaşında çocuğa
eş, erkek rolü biçiyorsunuz buda oyun çocuğu. Çocuk çelik çocuk
oynayacak, öteki bebek oynayacak yaşta ve siz bunlara sen anasın, sen
babasın, sen karısın, sen kocasın diye bir statü biçiyoruz ve bu çocuklar
sırtlarına yükleniyorlar. Yani okula gidecek çocuk, aynı zamanda bir
eş koca olacak, karısıyla yatacak kalkacak. Eğer çocuğa bundan kız
olsun, erkek olsun bundan daha büyük haksızlık yapılamaz. Bu resmen işkenceye
girer. Bunun da imam nikahı diyerek sanki dinin arkasına saklanıyormuş
gibi ayrıca bir şey. Eğtim çağında on sekiz yaşına kadar her çocuk,
çocuktur ve eğtimi alması gerekmektir, yasalar bunu istiyor ve bunu
emrediyor. Ama buna rağmen ülkemizde kaçak diyorum ben, binlerce kaçak
var. Bunu hep birlikte ele almalıyız. Bunun düğünü yapan da,
evlendiren de, düğüne giden de hepsi suçlu.
Erdoğan Aktaş:
Hasan Gemici’nin verdiği rakkamlar çok çarpıcı isterseniz tekrar
edelim. Dört yüz doksan bin kız çocuğu on beş, on sekiz yaş arasında
ve bunların iki yüz doksan bin çocuğu olduğunu söyledi. On iki, on dört
yaş arasında da on bir bin kız çocuğunun evli olduğunu ve bin beş yüz
elli çocuğun olduğunu söyledi. Hasan Gemici görüntülerini izlediğimiz
Iğdır’daki olay hakkında suç duyrusunda bulundu, yasal işlemler başladı.
Sizde söylediniz, yasal zorunluluklar da var. Ancak o kadar çokki
hepsini mahkemeye verecek olursak başka bir sorun daha çıkmış olucak
ortaya. Her halde bundan sonraki adım eğtim olsa gerek.
Prof. Dr. Türkan Saylan: Biliyorsunuz Çağdaş Yaşamı Destekleme
derneği Türkcell’le birlikte beş bin kıza burs veriyor, büyük bir
kampanya açıktık Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki kızlarımıza,
okula gitsinler diye. Yani ilköğretimin son sınıfında ve liseye
gidecek kızlar için eğtim, eğtim diyoruz. Biz bütün Türk halkı
olarak bütün bu kızlara ulaşıp ufak maddi desteklerle bunları küçücük
yaşta evlendirilir gibi gösterip, aslında hizmetçi edilmelerini, küçücük
yaşta anne çocuk anne olmalarını engellemek için bu çocukları eğitmeliyiz,
meslek sahibi kızlar olmalılar ve onların doğuracağı çocuklar da çağdaş
Türkiye’nin gerçek çocukları olacaklardır. Bundan başka çözüm
yoktur, devlet olarak, devletin yanında sivil toplum kuruluşları olarak
büyük bir kampanyaya başladık biz beş bin kız çocuğuyla. Ama bu beş
yüz bin kız çocuğu olduğu zaman Türkiye kurtulmuş olucak diye düşünüyorum.
Erdoğan Aktaş: Sayın hocam
çok teşekkür ediyoruz katıldığınız ve bilgilerinizi bizimle paylaştığınız
için.
|