|
| |||||
12 Ocak 2005 Antik Yunanda tarihçi ve coğrafyacı olan Strabonun Tanrının uzun ve sağlıklı yaşamasını istediği kullarını gönderdiği yer diye tanımladığı Datçada, iki yüz yıllık bir kültür mirası, küllerinden doğan Simurg örneği, bugün yeniden canlanıyor. Yarımadaya ikinci ismini veren Reşadiye Mahallesinin tepesine kurulmuş olan Mehmet Ali Ağa Konağı aslına uygun restore edilerek yüzyıla uygun konaklama olanağı da sunan bir turizm ve kültür merkezine dönüştürüldü. |
Yöre halkının Kocaev diye andığı ve Türkiyenin Akdeniz bölgesindeki en eski mimari örneklerinden biri olan bu eşraf malikanesi, Eylül 2002 tarihinde Pir Turistik Tesisleri adına Mehmet Pir tarafından satın alınana kadar kaderine terk edilmiş ve çürümeye bırakılmıştı. |
||||
Konak en az müdahale, en iyi restorasyondur ilkesine uygun olarak restore edilirken tarihi doku ayrıntılara kadar korunmuş. 3 BİN YILI AŞAN TARİHİN İZLERİ Reşadiye Yarımadasının ucunda yer alan Knidos, Antikçağın en önemli ticaret ve kültür merkezlerinden biriydi. Matematikçi Eudoksosun, eski dünyanın 7 harikasından biri olan İskenderiye Fenerinin mimarı Sostratosun doğdukları kent olan Knidos, seramikleri, şarabı ve sirkesiyle ünlüydü. Heykeltıraş Praksitelesin eseri olan Afrodit yontusunun bulunduğu tapınak, antik dünyanın bir hac merkeziydi. Bizans döneminde İstanbula götürülen ve bir yangında yok olan bu yontunun antik kopyası bugün Vatikan Müzesindedir. 19. yüzyılda İngiliz arkeolog Charles Thomas Newtonun kazılarında çıkarılan buluntular ve Spartalılara karşı kazanılan bir deniz zaferi anısına Knidoslular tarafından dikilmiş olan Aslanlı Anıt ise British Museumda sergilenmektedir. Mehmet Ali Ağa Konağının öyküsü, Knidosun çoktan tarihe malolduğu bir dönemde başlar. Datça Yarımadasını, Osmanlı donanmasındaki yararlılıklarından ötürü dirlik olarak alan Giritli Ali Ağanın ardından gelen Tuhfezade ailesinin ikametgahıdır. Konağı 1800lü yılların başında Mehmet Ali Ağanın babası Mehmet Halil Ağa yaptırmıştır. OLAĞANÜSTÜ BİR COĞRAFYADA... Datça, bozulmamış doğasıyla, zengin florasıyla, bol oksijenli havası ve tertemiz deniziyle, yıpranmış dünyamızın yaşanabilir birkaç noktasından biri. Mehmet Ali Ağa Konağı, bir müze otel olarak, tarihle doğanın buluştuğu bir yörede, konuklarını doğanın nimetleri içinde geçmişin anılarıyla buluşturmayı amaçlıyor. Konak, yeni sahiplerinin bu önemli kültür mirasımızı koruma kararlılığıyla iki yüzyıllık bir tarihi günümüze taşıyarak eski görkemli günlerine geri dönüyor. Mehmet Ali Ağa Konağının restorasyonu tarihe karşı beslenen sevgi, saygı ve sorumluluğun öyküsü. 19. yy Türk Evi Mimarisi + 21. yy Konforu => BİR MÜZE OTEL Konağın görkemli ahşap kapısından girer girmez huzura uzanan bir yolculuğa başlanıyor. Özenli bir peyzaj mimarisinin ürünü olan beş buçuk dönümlük bahçenin güney ucunda Başodayı da içeren bir süit ve dört odalı tarihi taş konak tüm ihtişamıyla karşımızda. Başodanın 1831 yılına tarihlenmiş olan kalemişleri, Batıdan gelen Barok süslemeciliğiyle minyatür sanatının ayrıntılı gerçekçiliğini buluşturmasını bilmiş sanatkarların, hayal güçlerinin seyrine doyum olmaz örneklerini oluşturuyor. |
||||
Yelkenli kayıklar, surlarla çevrili sıra sıra evler, kuşlar, leylekler, çiçek sepetleri her biri tek tek başka başka öyküler anlatıyor. Her öykü iç zenginliği ve ruhun ihtişamıyla dolu... Başoda samanla doldurulmuş yer sedirleri, antik şamdanları ve içeride sergilenen özel koleksiyon parçaları ile bir müze niteliği taşıyor. |
||||
Zarif bir ahşap işçiliğinin örneği olan yüklük kapılarının gerisinde modern banyo ve tuvaletler saklı. Bu banyo ve tuvaletler odaların ilk bakışta görünmeyen ama en çarpıcı köşelerini oluşturuyor. Başoda ile diğer odaların açıldığı geniş sofadan ilerleyince karşılaşılan küçük aile hamamı konağın değerlerinden biri. Bir Türk hamamının tüm özelliklerini taşıyan bu küçük hamam yüzyıllardır Türklerin ve Romalıların yaptığı gibi sıcak suyun ve buharın sağlığını konuklarına sunmak için aslına uygun restore edilmiş. |
||||
Konağın eski hizmet binalarının olduğu yerde yapılan 3 ayrı taş binada biri süit toplam 12 oda var. Bu odalara hakim olan Osmanlı tarzının modernleştirilmiş çizgileri ise konakla uyum içinde. Hepsi birbirinden farklı renkler taşıyan bu odalar kavuklu komodinleri, mekik yatak başları, yeniçeri başlıklı lambalarıyla geçmişten geleni güncel olanla buluşturan bir tasarım anlayışıyla döşendi. Binalardan ikisini bağlayan ahşap galeri ve diğer binanın önündeki hayli büyük eski ferforje balkon ise burada konaklayanların özel dinlenme mekanları olarak düşünülmüş. Tarihi ve doğayı yalnızca mekanlarla değil, tadlarla da yaşatmayı hedefleyen Mehmet Ali Ağa Konağı, 150 kişiye hizmet verecek kapasitede bir mutfağa sahip. Osmanlı, Akdeniz ve Ege kültürünün lezzetleri bu mutfakta buluşuyor. Yörenin otlarıyla yapılan yemekler damakta bıraktığı tadlarla akılda kalacak kadar özel. Konağın bahçeye bakan geniş avlusunda, fiskiyeli havuzun etrafında hazırlanan sofralarda çiçeklerin kokusu ve titreyen mum ışıklarında yemek, konağın ön cephesindeki narenciye bahçesinde limon ve portakal ağaçlarının gölgesinde dinlenmek, konağın konukları için zamanın dışında olunacak mekanlar. Zemin katta yeralan kavın büyülü atmosferi şarap seven konuklar düşünülerek hazırlanmış. |
||||
Akdeniz yöresine özgü bitki ve çiçekleri, portakal ve limon ağaçları, ahşap köprüleri, su oyunları oluşturan kaskatları ve antik çeşmeleriyle bahçenin her köşesinde ayrı bir sürpriz var. Gizli bahçeleri, çardakvari oturma grupları, güneşlenme ve seyir teraslarıyla konak bahçesi bir mutluluk vahası. BİR KÜLTÜR MERKEZİ Mehmet Ali Ağa Konağı bir butik otel olmanın dışında sanatsal ve kültürel etkinlikleri ile de kendinden sözettirecek bir kültür merkezi olmayı hedefliyor. Konakta tarih, kültür ve sanat kitaplarından oluşan zengin içeriğiyle bir kütüphane de bulunuyor. Odalarında ya da kütüphanede çalışmak isteyen konuklara her türlü teknik donanımla destek verecek olan kütüphane araştırmacılara da kaynak oluşturacak nitelikte. Yerel ürünlerin, kitap, kartpostal ve bir çok objenin satıldığı dükkanlar da konukların konakta geçirdikleri sürede yaşadıkları anıların kalıcı olması için düşünülmüş. Mehmet Ali Ağa Konağı bugün doğaya, geleneğe ve çevreye duyduğu saygıyla yenilenen ve hayata katılan bugünkü konumuyla butik otel kavramını aşarak kültür turizmi için çizgi dışı bir müze otel. Bu tılsımlı konak Tanrının uzun ve sağlıklı yaşamasını istediği kullarını gönderdiği yer olan Datçada tarihi yaşamak, tarihle yaşamak ve bugünden geçmişe dokunmayı arzulayan misafirlerini bekliyor. Yerel halkın Kocaevi Mehmet Ali Ağa Konağı sizin için yeniyüzyıla hazır! | ||||
38. Rotterdam Film Festivali başladı | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||