| | | |
Yaşanan kısa panik halinden sonra, mutfağının bile nerede olduğunu bilmediğiniz evin sahibine bütün cesaretinizi toplar ve bir müzik seti olup olmadığını sorarsınız. Elinizde albüm varsa, onu dinletmek istersiniz. Yoksa radyoda (belki çalar diye) kanalınızı ayarlamaya çalışırsınız. Radyo bulunduğunuz yerden çekmiyorsa sinirlenirsiniz, derdinizi anlatmak için grubun geri kalanına döner ve muhtemelen de kimsenin müzikle ilgilenmediğini görürsünüz.
Bu toplantılardan örneğin 2 gün önce yaşadığımız yılbaşı gecesinde; “Saat kaç; 12 oldu mu; olmak üzere; kaçırdık galiba; o zaman kutlu olsun” derken, gecenin bir yarım saatini daha geçirirsiniz. Sonra yeniden müzik konusu açılır. Bir anda kendinizi tüm müzik tarihinin en çok satan albümü nedir; Red Hot Chili Peppers’tan Flea vücuduna hangi iki kişinin dövmesini yaptırmıştır; Jeff Buckley hangi nehirde boğulmuştur, ‘Parental Advisory’ etiketi hangi albüme ilk defa yapıştırılmıştır gibi soruların cevabını karşınızdakilerden zorla almaya çalışırken bulursunuz. Eğer soruları sadece siz soruyorsanız, oyundan ne siz keyif alırsınız ne de yanınızdakiler.
Sonunda, uzun zamandır bu kadar gülüp eğlenmediğiniz dakikaların bile size büyük geldiğini farkeder, bir an önce evinize gidebilmek için hızlı adımlarla bulunduğunuz yerden ayrılırsınız.
Kendi eviniz olmasının getirdiği rahatlıkla ışıkları bile açmaya gerek duymadan, teybinize, uzun süredir duymadığınız kadar güzel olduğunu düşündüğünüz o şarkıların yer aldığı albümleri sırayla koyar, yeni yılınızı ‘bildiğiniz gibi’ siz bir kez daha kutlarsınız.
Yeni yılda dinlenen ilk 10 şarkı:
 Laura Veirs - Shadow Blues
Morrissey - Let Me Kiss You
The Arcade Fire - Neighborhood #3 (Power Out)
The Monochrone Set - The Monochrone Set
Tom Waits - How’s It Gonna End
The Twilight Singers - Summertime
Gisli - Worries
Ian Brown - Upside Down
Tuxedomoon - Here ‘til X-Mas
| |
Şehrin karanlık şarkıları: İstanbul'da Karanlık ve Korku
