Home page
Haber Menüsü


 
Kurvasan ve kapuçino
 
Eski zamanlarda dövüşe tutuşan iki kişiden galip geleni, dövdüğü adamın kalbini yermiş. Kalp yemek zaferi taçlandırmak anlamına geliyormuş.
 
NTV-MSNBC
 
19 Aralık 2004—  Osmanlı Ordusu Viyana kapılarından geri dönünce Viyanalılar tabii ki zaferi kutlamak istemişler. 1683 eski çağlara göre çok modern olduğundan kalp yeme modası da da haliyle gerilerde kalmış...

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Ama Viyanalılar o korkunç kuşatmayı püskürtmenin, kapıların hemen dışındaki ölüm tehdidinden kurtulmanın sevincini, direnip kazanmanın zaferini kalbin yerini tutacak bir sembolle kutlamak istemişler. Kalbin yerini tutacak sembol olarak Osmanlıların bayrağındaki hilal şeklindeki ‘ay’ı seçmişler.
       Un çuvalları boşaltılmış, hamurlar açılmış, bütün ustalar kolları sıvayarak hilal şekli verdikleri çörekleri fırına sürmüşler. Bu çöreğin adı kurvasan olmuş. Pasta ustaları hamurla uğraşırken, Viyanalı askerler, Osmanlı ordusundan arta kalan çuvalları sırtlamış. Çuvallarda kahve varmış.
       Kurvasanlar fırında kıvamına gelirken, bir yandan da kahve pişirilmeye başlamış. Kahvenin mis gibi kokusu sokaklara dağılırken, kurvasanlar da nar gibi kızarmış. Savaş yorgunu Viyanalılar, kahvelerini yudumlayıp, kurvasanlarını iştahla ısırmışlar ama kahve biraz sert gelmiş. Buna da hemen çare bulmuşlar. Biraz süt ilave edip kahvenin sertliğini kırmışlar. Sütlü kahveye de kapuçino demişler.
       Türkler ile Avrupa bağlantısını ele alan bir makalede okumuştum. Eğer yakıştırma değilse kurvasan ve kapuçinonun hikayesi böyle.
       “Türkler Avrupalı mı?” diye sorup duyuyorlar. Kurvasan ile kapuçinonun tarihi bile yeter. Biri Osmanlının bayrağından diğeri, yeniçeriden arta kalan ganimet çuvalından. Daha ne olsun.
       17 Aralık sabahı, Brüksel’de bol miktarda kurvasan tüketilmiş de oradan aklıma geldi Viyana’da 3 asır önceki kurvasan ve kahve ile kutlanan zafer. Brüksel’deki kurvasan tüketimini neye yormalı acaba?
       Üstelik Avrupa’da bu yıl doğru dürüst kış yaşanmadı ama tam 17 Aralık günü Brüksel’e kar yağmış. Sanki bir kaç gün daha bekleyemezdi. Millet Noel’de kar yağmayacak diye somurturken, sen tut Türklerin eline ucu açık çubuğun verildiği gün yukardan aşağıya iniver. Allah’ın işine karışacak halimiz yok ama o saatte başıma kar yağmasının da hiç alemi yoktu doğrusu. İnsan ister istemez bunu başka türlü yorumluyor. Tabii herkes değil.
       Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün, Ankara’da zafer mitinginde yaptığı konuşmada kullandığı iki cümle çok dikkat çekiciydi. “Bundan sonra demokrasiye ara verilmeyecek” dedi. Demek 17 Aralaık’a kadar öyle bir tehlikeden korkuluyordu.
       Kıbrıs hakkında spekülatif değerlendirmeler yapıldığına işaret ederken de, “Çocuklarımızın geleceğini karartmayalım” dedi. Pek bağlantı kuramadım ama demek ki çocukların geleceğini aydınlatmak Kuzey Kıbrıs’a sırt dönmekten geçiyor.
       Yabancı gazeteleri okumasak Türkiye’nin büyük bir zafer kazandığını zannedeceğiz. İsveçli başyazar bile Türkiye’de esen zafer havasına şaşırmış, dozu biraz fazla değil mi diye soruyor. İsveçliler bu durumda acımasızdır daha sert yazar hatta alay ederler de bu kez biraz acımış gibi bir halleri var.
       “Bir de biz vurmayalım” diye düşünmüş olmalılar. Başbakan Göran Persson, bile üzgün. “Türkiye’ye diğer üyelerden farklı davranılmasına biz karşıyız” diyor ama Avrupa’nın ağır toplarına diş geçiremediği belli.
       Brüksel’de kurvasanların yutulması şimdi daha anlamlı geliyor değil mi? Şu kurvasana ben de bayılırım doğrusu. Ama bundan sonra boğazımdan geçmez herhalde. Neyse ki kurvasanın yerini tutacak Viyana çöreği var. Danimarka’ya giderseniz tadına bakmayı ihmal etmeyin. İsveçliler, güney komşularına göre daha cimri olduklarından çöreğin lezzetinden çalıyorlar. Ama gene de idare eder. İsveç’te değil ama Danimarka’da çöreği ısırdınız mı ağzınızda eriyor sanki. Viyana çöreği de milföy hamuru gibi incecik tabakalardan oluşuyor. Ortasındaki vanilyalı kremayla bambaşka bir lezzet.
       Hitler’in sağ kolu Göring de bayılmış zaten. Irkçı katili hatırlayınca her nedense Viyana çöreğine olan aşkımı gözden geçirmeli miyim diye düşünmeye başladım. Neyse hikaye gerçek. Hitler ordusu Danimarka’yı işgal edince Göring Kopenhag’da gezintiye çıkmış. Midesine düşkünlüğü malumdür. Ünlü pastanelerden birine girmiş. Viyana çöreğine gözü takılmış. Alıp tadına bakmış. Bir yudum ısırmak yetmiş. Yaverine dönüp pastanedeki bütün Viyana çöreklerini toplayıp konutuna getirmesini söylemiş.
       Bir an tereddüt geçirdim ama faşist general sevdi diye Viyana çöreğinden vazgeçecek halim yok ya. Ara sıra sabahları kalorisi bir hayli yüksek Viyana çöreği ve kahve alışkanlığımla hayatın tadını çıkarmalıyım. Zaten hayatın başka tadı tuzu mu kaldı?
       
 
       
    TOP5 İsrail hücum botu Gazze kıyısını vurdu  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları