|
Ancak bazı konuların zamanlama açısından tartışılması gerekiyor. Türk Telekom oldukça geç kalınmış bir özelleştirme. Türkiyede baştan beri bilinç altı bir tavır vardı. Buna göre telekom stratejik bir sektördü.
Bu sektörün fütursuzca pazarlanması ülkedeki stratejik komünikasyon ağlarına büyük bir darbe vuracak, ulusal güvenliğimizi etkileyecek ve bizi dışa bağımlı yapacaktı. Herkesin gözü Türk Telekomun üzerindeydi. Onun için gelin adayı kızımızı öyle herkese hemencecik sunmanın hiç de alemi yoktu doğrusu.
Hatta devlet büyüyen GSM pazarından da pay almalı, Türk Telekomun arka bahçesinden bir de GSM kuruluşu filizlenmeliydi. Bu durum öyle isterik bir hal aldı ki, Hatırlayınız kriz döneminde en büyük sarsıntılardan biri Telekom yüzünden çıkmış ve Bakan istifa etmişti.
TELEKOM SEKTÖRÜ IŞIK HIZIYLA DEĞİŞTİ
Biz bu tartışmalarla debelene duralım, aynı dönem içerisinde, telekom sektörü fiber optik kablolardan kablosuz iletişime internetten sabit hatlara çok büyük dönüşüm ve sarsıntıları peş peşe yaşadı. IT ve internet üzerinden innovasyon ve servis sağlayan omurgalarını geliştiricisi olan bu sektör bir anda serpilip gelişen, ancak hızla yaşlana bir organizma gibi çöktü.
Arkasından sermaye piyasaları, IT ve finans sektöründe ciddi tahribatlar bırakarak küçüldü, gitti. Türk Telekom kimselerle izdivacına kıyılamayan bir genç kız iken, evde kaldı. Artık damat adayları da kapılara gelmeye pek hevesli değiller sanki. Onlar da yaşlandı. Sağlıklı bilançolara sahip büyük telekom aktörlerini saymaya kalksanız bir elin parmaklarını geçmiyor.
Bir diğer gelişme ise, GSM hatlarını tartışmasız üstünlüğünün kabul edilmesi, uydunun yükselişi ve ardından yüksek maliyetler yüzünden dar alanlarda sınırlı kalması, GSMde düşen maliyetler yerel operatörlerin gelişmesi, VOIP patlaması Internet üzerinden ses trafiğinin gelişimi oldu.
Bu arada, global kaymanın getirdiği bir diğer önemli gelişme ise, yarı iletkenlerden telekom teknolojilerine, internetten akıllı fiberlere dek bir dizi buluşlu ticarileştirerek katma değer yaratan ABDnin artık Çin gibi, Hindistan gibi büyük ölçekli teknolojik yatırım yapan bölgelerle çıkışlarla, maliyete ve hatta keşif anlamında artık rekabet edemiyor oluşu dikkat çeken bir diğer gelişme.
Ancak her şeyden ilginç olan nokta stratejik analizlerde bir ülkenin bağımsızlığı, güvenliği hatta hakimiyetine kanıt olarak gösterilen telekom sektörünün stratejik tehditlerde ve istihbarat faaliyetlerinde ne kadar yetersiz kaldığı da yeni kürsel teror tehditiyle ortaya çıktı. Bu sonuç, bir ülkenin kendi telekomünikasyon sektörünün ne denli stratejik öneme haiz olduğunu bir kez daha tartışmaya açmak zorundadır.
TELEKOM PAZARI ASLA DOĞMADI
Bu tablo içinde Türk Telekomun özelleştirme sürecine yeniden bakarsak, Türk Telekomu bunca yıl özelleştirememenin en derin faturası özel sektör telekom pazarının küçük kalışına ve buradaki şirketlere çıktı. Türk Telekom özelleştirmesi olamadığı için de, telekom pazarı asla doğmadı. Öte yandan, böyle bir ana itici güç doğamadığı için de Türkiyenin teknolojik uyumu olmamış, yani teknolojik yönü belirlenemedi.
Evet Türk Telekom zamanında özelleştirilebilseydi belki problemler yaşanacaktı ama, telekom ortamında bölünme, girişim mikro teknik ayrıntılar ile uzmanlaşan müthiş bir teknolojik altyapı ve insan kaynağımız olacaktı. Türk Telekomun ideal satış zamanı ise, Turkcellin New York Borsasında halka açıldığı zamandı. Ancak o zamanki yönetim, Telekom rüzgarı altında Tüpraşı satmaya çalışıyordu.
Bu insan kaynağının bugün için yabancı sermaye yatırımlarının ana çekim alanı olduğunu bilmem belirtmeye gerek var mı?
Ayrıca coğrafi olarak da servis ve şebeke anlamındaki lojistik kolaylık da Türk Telekom için bir artı değer oluşturuyordu. Bu değer, şu anda iskonto edilmiş de olsa Türk Telekomun emsalleri içinde vazgeçilmez bir değer olarak kalmıştır.
KOMPLEKSE GEREK YOK
Kısa zaman önce, Fasın şimdilerde ise Pakistan ile eşleşmemiş bizde herhangi bir kompleks yaratmamalıdır.
Çin ve Hindistan olmanın yolu buradan başlıyor. Küçük kalma tehdidiyle sıkıntı yaşayan şirketler uluslararası ortaklıklarla bu süreci artık tamamlamak zorundalar. Bu onların ve bu pazarın yaşam savaşı olacaktır. Bu, aynı zamanda teknolojik oryantasyon yakalamanın olmazsa olmaz koşulu olarak önümüze konmuştur. Bu kez belki doğudan gelen sürpriz şirketlerin katıldığı ortaklılar da gelebilir. Buna da hiç şaşmamak gerekiyor.
Bu kez, sektör belki sıkıntılı ama, satışı yapan ekip bu güne dek bütün tecrübeleri kanıksayarak gelmiş, rekabet ile ilgili sorunları çözerek ihaleye çıkmıştır. Bu bana yıllardır uluslararası telekom yatırımcılarına hazırladığım çok kapsamlı ve etkili İngilizce içeriklere imza atan ve artık orta yaşlara gelmiş bir yatırım dergisi editörü olarak ümitlenmemi sağlıyor.
Çünkü Türk Telekom her seferinde, bir kez daha evde kaldığında esasında biz de evde kalmış olduk. Bu kez sadece Türk Telekomun değil, özelleştirme tarihinin de kendi makus talihini yeneceğine inanmak istiyorum.
İskender Özturanlı, yabancı finans çevrelerine yönelik sekiz yıldan bu yana yayın yapan Investor Turkey Journal dergisinin editörüdür. | |