Home page

Haber Menüsü


Yazara e.posta atmak için resmin üzerine tıklayın.
 
1 numaralı halk düşmanı
 
Acaba Carmelo Anthony gece yattığında uyumadan önce ne düşünüyordur? Her şeyin büyük kozmik bir şaka olduğunu mu?
 
Kaan Kural
NTV-MSNBC
 
4 Aralık 2004—  Küçükken yaptığı yaramazlıklar nedeniyle ilahi bir güç tarafından cezalandırıldığını mı? Sansasyon peşinde koşan acımasız, ahlaksız medyanın son kurban olarak kendisini seçtiğini mi?

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Nedenlerini istediği kadar sorgulasın ortadaki durum değişmiyor. Son aylarda Carmelo Anthony sürekli olarak saha dışındaki bir takım sorunların merkezinde. Sanki bir türlü kırmayı başaramadığı bir kısır döngünün içinde. Geçen cuma günü başına gelen son olaylardan sonra “Sanki her şey üst üste, üst üste, üst üste geliyor” diyordu. Galiba Murphy kanunları gerçekten işliyor ve Felaketler gerçekten de hep üst üste, üst üste, üst üste geliyor.
       Carmelo Anthony geçen sezon NBA’e geldiğinde ligi 21. yüzyılda zirveye çıkaracak yeni kurtarıcı olarak lanse edilmişti. Aynı draftte seçildiği ve herkes ikisini karşılaştırmayı çok sevdiği için ismi sürekli olarak 1. sırada seçilen yeni süper yıldız LeBron James’le ortak olarak anılmaya başlandı. Herkes yeni bir Magic Johnson-Larry Bird rekabeti olarak görmek istiyordu Carmelo-LeBron’u. Carmelo ne yaparsa yapsın sürekli olarak LeBron’la kıyaslandı. Ve her rakebatte olduğu gibi kaçınılmaz olarak herkes bir şekilde bir tarafı tutmaya başladı. Biri 30 sayı attığı gün gözler hep diğerine çevrildi. Ve Carmelo, doğal yetenekleri ile 10 yılda bir gelecek çok nadir bir yetenek olan LeBron’la olan düellosunda asla geride kalmadı. Zaten NBA’e girerken 1 yıllık kolej kariyerinde Syracuse’u NCAA şampiyonluğuna taşıyarak bir adım öne geçmişti. Sezon içinde Denver Nuggets’la Cleveland Cavaliers’ı 2 defa mağlup etti. LeBron’un 40 attığı maçın hemen arkasından 41 attı. Sezon sonuna doğru performansını o kadar yükseltti ki 21.0 sayı ortalaması ile 20.9 ortalamalı James’i burun farkıyla da olsa geride bırakmayı başardı. Üstelik Cleveland play-off’un dışında kalırken daha zorlu olan Batı’da Denver’ı play-off’a taşıyarak, LeBron’u bu alanda da geride bırakmayı başardı.
       Herkes LeBron’un çok özel bir oyuncu olduğunu biliyordu. Ancak sezon sonu gelip Yılın Çaylağı oylaması yapıldığında LeBron’un, Carmelo’nun önünde ödülü alması herkesi rahatsız etti. Çünkü LeBron belki daha iyi bir oyuncuydu ama bu ödül o sezonki performanslar için veriliyordu ve Carmelo performans açısından LeBron’dan kesinlikle geride kalmamıştı. James 20.9 sayı, 5.5 ribaunt, 5.9 asist yaparken, Anthony 21.0 sayı, 6.1 ribaunt, 2.8 asist yapmış üstelik takım başarısı olarak da bir adım önde yer almıştı.
       Anthony belki ödülü alamadı ama daha büyük bir kazanç sağladı. Doğal yeteneği ve alçakgönüllüğü ve olgunluğu sayesinde gönüllerde taht kuran LeBron’a karşı, “elinden geleni yapmasına karşın popülariteye karşı yenilen, mağdur olan” oyuncu oldu. Herkesin sempatisini kazandı. Rekabette LeBron’un tarafını tutanlar bile Carmelo’ya sıcak bakmaya başladılar. Halbuki bir rekabette kaçınılmaz olarak desteklediğiniz tarafın iyi, karşısında mağlup etmesini beklediğiniz kişinin ise kötü olmasını umarsınız. Ve ona kötü etiketler yapıştırırsınız. Çünkü kimse iyilerin başına kötü şeyler gelmesini istemez. Kahramınınız mutlaka “kötü adam”ı altetmelidir. Ancak Carmelo Yılın Çaylağı ödülünü alamayarak bu eşiği atlamayı başardı ve en şiddetle karşısındakiler bile onu artık “kötü adam” olarak görmemeye başladı. Herhalde o günlerde Anthony yatağında mışıl mışıl uyuyordu.
       Genç oyuncunun uykularının kaçmaya başlaması ise yaz aylarına rastlıyor. Önce Olimpiyat takımında az oynatıldığı için mızmızlanmaya başlaması bir anda günah keçisi olmasına yol açtı. Halbuki yine sürekli olarak kıyaslandığı LeBron James de aynı durumdaydı ama hiç şikayet etmiyordu. Etse bile bunu en azından basına açıklamıyordu. Carmelo’nun bu sıkıntısını dile getirmesi bir anda muhtemelen kendisinin bile beklemediği bir tepkiyle karşılandı. NBA’de her zaman yapılan bu tip yakınmalar öyle kötü bir zamanlamaya denk geldi ki Anthony bir anda günah keçisi oldu. Daha az doğal yeteneğe sahip olmalarına karşın birarada oynamayı, takım konseptini daha iyi bilen takımlar birer birer ABD’yi dize getirirken, Carmelo’nun az oynadığı için yakınması, bir anda onu bu takımla ilgili yanlış olan her şeyin temsilcisi haline getirdi. Herkesin beklentilerin altında kalan ABD Milli Takımı oyuncuları için biçtiği bencil, takım konseptini önemsemeyen, şımarık sıfatları bir anda Anthony’nun üstüne yapışıverdi.
       Olimpiyatlar’ın hemen ardından ise bu defa bir kavgaya karıştı. Söylentilere göre Carmelo kız arkadaşı MTV’de VJ’lik yapan Lala ile bir gece kulübünde eğlenirken, Lala’nın eski erkek arkadaşı ile aralarında bir tartışma yaşanıyor ve eski erkek arkadaş ağzındaki içkisini Lala’nın yüzüne tükürüyor ve kavga çıkıyordu. Carmelo hiç yumruk atmadığını iddia etse de ortadaki bir kavganın içinde olduğu kesindi. Kız arkadaşının yüzüne tüküren birine yumruk attığı için kimse Carmelo’yu suçlamadı ama bu olayla birlikte Anthony’nin gece hayatını ve partileri seven, MTV VJ’leri ile takılan biri olduğu imajı yayıldı. Üstelik de aksi yöndeki pek çok iddiaya karşın yumruk attığını sürekli inkar etti ama inandırıcı bulunmadığı için güvenilirliğini de yitirdi. Halbuki LeBron James, sürekli olarak o sıralarda 7.5 aylık hamile olan kız arkadaşının yanında 19 yaşın çok daha üzerinde bir sorumluluk abidesi olarak örnek gösteriliyordu.
       Bunların hemen ardından Denver Havaalanı’nda sırt çantasında küçük bir miktar esrarla yakalandı. Anthony yine olayı inkar etti ve esrarın bir arkadaşının olduğunu söyledi. Bir arkadaşı da gerçekten esrarı sahiplenince Anthony hakkında bir suçlamada bulunulmadı ama kamuoyu onu “esrarkeş” ilan etmişti bile. LeBron asla böyle şeyler yapmazdı.
       Sezonun hemen başında bu defa 2 ay önce gece kulübünde yaşananlar yeniden önüne çıktı. 3 kişi, Anthony’yi kavgaya karışmadığını iddia ettiği olay sırasında çekilmiş video görüntülerini basına vermekle tehdit ediyor ve 3 milyon dolar istiyordu. Anthony durumu FBI’a bildirdi ve şantajcılar bir operasyonla yakalandı. Carmelo doğru hareketi yapsa da kamuoyunun, daha önce yalan söylediği konusunda şüphesi kalmamıştı. LeBron hiç yalan söylemiyordu.
       Son olarak geçtiğimiz hafta Anthony’nin büyüdüğü Baltimore’da el altından satılan bir DVD’nin içindeki bazı görüntüler basına yansıdı ve Anthony yine başroldeydi. DVD’de Anthony bazı kişilerle sohbet ediyor, daha sonra uyuşturucu taciri olduğunu iddia eden bu kişiler, kameraya dönerek polislere gammazlık yapanların “beyninin uçurulmasını hakettiği”ni anlatıyordu. Anthony bu sohbet sırasında görüntüde olmasa da bu uyuşturucu tacirleri ile yaptığı sokak ağzı sohbetleri ve olimpiyat madalyasını göle attığını söylemesi büyük tepki aldı. Anthony yine her şeyi inkar etmeyi seçti ve yazılı bir açıklama ile “Doğup büyüdüğü Baltimore’da çok zorlu bir semtte yaşadığını bazı karanlık kişilerle karşılaştığını ama asla bir uyuşturucu satıcısı ile dost olmadığını, olimpiyat bronz madalyasını göle atmasının ise tamamen şaka olduğunu” söyledi. LeBron’un yakınlarında ise sadece aile dostları vardı.
       
       Üst üste, üst üste, üst üste...
       
Bütün bu olaylarda Carmelo’nun ne kadar rolü olduğu, olayların ne kadar abartıldığı tartışılabilir. Ançak Anthony’nin şu anda yatmadan önce düşüneceği asıl konu “Bunlar neden oldu?” değil “Bunları nasıl düzeltebilirim” olmalı. Şimdi kendi kontrolünde olmayan kişi ve kurumların sorumluluğunu kafasına takmamalı. Şantajcılar, sansasyon peşinde koşan basın sürekli olacak. Onun yapabileceği ise öncelikle tüm olanlarda kendi sorumluluğunu kabul etmek ve her şeyi inkar etmek yerine dürüstçe ortaya çıkıp hata yaptığını itiraf etmek olacaktır. Dışarıya inkar ettikçe, hatalı olduğunu kendisine de inkar etmek için bir fırsat yaratıyor ve bu hataları düzeltmesi zorlaşıyor. İnsanüstü bir varlık gibi lanse edilmesine neden olan basketbol yeteneği, herkesin onun sadece 20 yaşında, zor bir çocukluktan gelen bir insan olduğunu unutmasını sağlıyor. Bunu önce kendisine, sonra da tüm kamuoyuna hatırlatmalı. Sorumluluklarını üstlenebilmeli. Ve sonra da kalan tüm yanıtlarını, tüm açıklamalarını basın toplantılarında değil sahada vermeli. Çünkü eninde sonunda yargılanacağı en büyük mahkeme sürekli olarak parke olacak.
       Muhtemelen hayatı boyunca sadece bir süper yıldız değil Magic Johnson, Larry Bird, Michael Jordan düzeyinde bir efsane olmaya doğru ilerleyen LeBron James’le kıyaslanacak. Ve ne yaparsa yapsın hiçbir zaman James’i geçemeyecek. Ama ilk yılında yaptığı gibi bu mücadeleden vazgeçmediği sürece şu anda 1 numaralı halk düşmanı ilan edilmesini sağlayan genel kamuoyu görüşü yeniden sempatiye dönüşecektir. Ve sanırım ancak o zaman yeniden rahat bir uyku çekebilecek.
       
       Allah akıl fikir versin
       
Seattle Supersonics’in Sırp oyuncusu Vladimir Radmanoviç’in sahada çok iyi üçlük atabilen bir forvet olarak rakiplere büyük eşleşme sorunu yarattığını zaten biliyorduk. Ancak Radmanoviç’in çok yönlülüğü meğer parkeyle sınırlı değilmiş. Sırp oyuncu Kuzeybatı Pasifik Bale Grubu ile birlikte Seattle’da Fındıkkıran Balesi’nde rol alıyor. Parti sahnesinde büyükbabayı oynayan Radmanoviç aynı zamanda sahne arkasında efekt bölümünde de görevli ve 2. perdede kar yağışından sorumlu. Seyirci-spot ışıkları-alkış üçgeni içinde bir an kafası karışıp sahada da parmak ucunda koşmaya başlar mı acaba?
       
       Bir satır çok şey anlatır
       
2 Aralık Perşembe günü Dallas Mavericks’in, Houston Rockets’ı konuk ettiği maçta tam Teksas usülü bir bireysel düello yaşandı. Son iki yılın sayı kralı Tracy McGrady 48 sayı, 9 ribaunt, 9 asist, 2 top çalma, 3 blokla bu sezon herhangi bir oyuncunun bir maçta ortaya koyduğu belki de en inanılmaz bireysel performansı sergiledi. T-Mac’in tek şanssızlığı aynı maçta Dirk Nowitzki’nin de kariyer gecesini yaşamasıydı. Wunderkind 53 sayıyla Mavericks kulüp rekorunu kırarken, 16 ribaunt, 2 asist, 3 top çalma ve 4 blokla oynadı ve Dallas’ı uzatmada galibiyete taşıdı. Nowitzki’nin bu kariyerinin en parlak gecesinin hemen ertesinde Kobe Bryant’ın Golden State’e karşı 10 sayıda kalması ikinci bir sonuca daha yol açtı. bir günde Bryant’a 43 sayı fark atan Nowitzki NBA sayı krallığını da devraldı.
       
       Konfiçyus’un izinde
       
“Hayır onu aramıyorum. Ben sahada olmayan kimseyi aramam. Sadece bedeni sahada olup da ruhu orada olmayanları arıyorum”
       Utah Jazz Koçu Jerry Sloan
       Sakat Andrei Kirilenko’yu arayıp aramadığı sorulduğunda.
       
 
 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları
Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın
Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları