Home page
Haber Menüsü


Osmanlı döneminin ilk ‘fast food’u: Simit  
  Eski zamanlarda, genelde Safranbolu ve Kastamonuluların mesleği olan simitçiliğin kendine özgü kuralları vardı.

AA  
   21 Temmuz 2004 —  Osmanlı döneminde, pekmezli soğuk suya batırıldıktan sonra pişirilen simidin 22 ayar altın sarısı renginde olması şartı aranıyordu. 

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Türk Hava Yolları’nın yayınladığı “Skylife” adlı dergide yayınlanan bir yazıda Osmanlı döneminin ilk “fast food”u kabul edilen simidin üretiminde İstanbul’un ayrı bir önemi olduğu, fırınlarda pişirilen simitlerin üretim ve satışlarında belli kurallara uyulması gerektiği kaydedildi.
       Odun ateşinde pişirilen simitlerin 22 ayar Osmanlı altını renginde olması koşulu arandığı kaydedilen yazıda, şu bilgiler yer alıyor: “İstanbul’da üretilen simitler, hamurundan olsun, pişirilme şeklinden olsun daha ayrıcalıklıdır. Yolda, trende, vapurda, kahvede, büroda, okulda, hemen her yerde yenir. Acıkıldığında imdada yetişen yegane ayaküstü besindir. Bu anlamda İstanbul’un ilk (fast food)u da sayılabilir. İstanbul’a ilk defa ayak basan bir yabancının ister istemez ilgisini çeken sokak görüntülerinden biri de simit ve simitçilerdir. Yabancılar, üzerleri susamla kaplı bu yuvarlak çörekleri genelde şekerli bir pasta zanneder, tablaların üzerine sıra sıra dizilmiş görüntülerini fotoğraflamayı da ihmal etmez.”
       
SİMİT ÜRETİMİNDEKİ KURALLAR
       Eski zamanlarda, genelde Safranbolu ve Kastamonuluların mesleği olan simitçiliğin kendine özgü kuralları olduğu belirtilen yazıda, şunlar anlatıldı: “Bilhassa Galata, Kumkapı, Samatya ve Beylerbeyi’ndeki fırınlar, imal ettikleri kaliteli simitlerle nam salmış. Bu kaliteli simitlerin hamuru un, su, süt, şeker, susam ve tuzla karıştırılıp yapılır, hamur mayalanınca parçalara ayrılıp halka biçimi verilir, daha sonra da pekmezli soğuk suya atıldıktan sonra susama batırılıp fırına verilirmiş. Eski ustalara göre, simidin kaliteli olabilmesi için piştikten sonra 22 ayar Osmanlı altını rengini alması şartmış. İstanbul simitçilerinin daha eski tarihlerde nasıl çalıştığı sorusunun cevabını ise Evliya Çelebi’nin ünlü Seyahatname eserinden alıyoruz. Üstadın 16. yüzyılın ikinci yarısındaki gözlemlerinden, İstanbul’da simitçilerin 70 fırında, toplam 300 nefer olarak çalıştığını, bunlardan kimisinin de bağlı olduğu fırınların çırakları olarak fırın hesabına çalıştıklarını öğreniyoruz. Ancak, simitçilerin bir araya gelip bir cemiyet kurmaları, 10 Haziran 1910 tarihinde gerçekleşmiş. Simitçiler, Ekmekçi ve Börekçiler adıyla kurulan cemiyetin içinde yer almış.”
       
 
       
    TOP5 Kriz, kadınları bu sefer daha çok vurdu  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları