|
Çok fazla adını duymadığımız bir isim var: Thomas Malthus. 1766-1834 yılları arasında yaşamış olan bu iktisat düşünürü, döneminde bir kıyamet habercisi olarak kabul edilmişti.
Malthusun teorisine göre dünya nüfusu geometrik olarak, yani 1,2,4,8,16,32, 64
şeklinde katlanarak artarken, gıda üretimi ise aritmetik olarak, 1,2,3,4,5,6
şeklinde büyümekteydi. Malthus, dünya nüfusunun 25 yılda bir ikiye katlandığını hesaplamıştı. Bu durumda başlangıçta her kişiye bir sepet yiyecek düşüyorsa, 200 yıl sonra 256 kişi 9 sepet yiyeceği paylaşmak zorunda kalacaktı!
Malthusun teorisinin günümüzde bir geçerliliği kalmadı, çünkü kendisi bu teorisini çağının şartlarına göre ortaya koymuştu. Bilimdeki, teknolojideki gelişmeleri, nüfus kontrolünü öngörememişti. Ancak Malthusun anlatmak istediği çok önemli bir husus var ki, şu anda da geçerliliğini koruyor.
Mesleğimiz ne olursa olsun hepimiz gelecekle ilgili kafa yoruyor, tahminler yapıyor, önümüzü daha net görmeye çalışıyoruz. Sadece ülkemizin değil, dünyanın geleceğini düşünüyoruz. Ancak kendimize sormamız gereken bir soru var. Geleceği düşünürken, günlük olayların oluşturduğu çerçevenin dışına ne kadar çıkabiliyoruz? Gelecek, ne kadar GSYİH büyüme oranlarında, TÜFElerde TEFElerde, ya da petrol fiyatlarında?
40-50 SENE SONRA NEREDE OLACAĞIZ?
Thomas Malthus, bize şöyle sesleniyor: Benim teorim belki de tutmadı. Olabilir. Ancak benim sizlere anlatmak istediğim başka bir şey vardı. Açlık, insanlığın hala en büyük sorunu. Sizler, 21. yüzyılın insanları, her türlü lükse sahipsiniz, ama hala dünyanın dört bir köşesinde insanlar açlıktan ölüyor.
Biz, o zamanlar en ufak bir soğuk algınlığından ölüyorduk. Şimdi tıp gelişti. Ama hala yeterli değil. Hatırlıyorum geçen sene SARS yüzünden bir sürü tantana yapmıştınız. Magazini de pek seviyorsunuz hani. AIDSin ne boyutlara geldiğinin farkında mısınız? Ben aranızdan ayrılalı 170 yıl oldu. Siz, bir 170 sonra nerede görüyorsunuz kendinizi? Hadi onu bırakın, 40-50 sene sonra nerede olacaksınız? Salgın hastalıkları önleyemiyorsunuz. Açlığa, yoksulluğa çare bulamadınız ama hakkınızı vermeliyim, muhteşem silahlar üretiyorsunuz. Enerji kaynaklarınız tükeniyor. Ne kadar alternatif üretebildiniz petrole, doğalgaza? Suyunuz bile bitiyor, canım Aral Gölü kurudu gitti, haritalarda bile gözükmüyor artık. Bir dakika! Yoksa benden sonra tufan mı diyorsunuz? O durumda size söyleyecek fazla bir şeyim yok. Neyse, bu arada enflasyon oranını yüzde kaça düşürmüştünüz?
Büyük üstad Malthusun yanında bana ağzımı açıp söz söylemek düşmez. Onun yerine sizlere bazı rakamlar vereyim. Açlık ve AIDS, şu anda başta Afrika olmak üzere dünyanın birçok kalkınmakta olan ülkesinde bir ölüm girdabı oluşturmuş durumda.
Şu anda dünya üzerinde 1.2 milyar insan günde 1 doların altında bir gelirle yaşamaya çalışıyor. Çıtayı 2 dolara çektiğimizde bu rakam 2.8 milyara çıkıyor. 1 milyar insan okuma yazma bilmiyor, 1 milyar insanın temiz suya ulaşımı yok, 840 milyon insan açlık çekiyor. Her 3.6 saniyede bir insan açlıktan ölüyor. Dünya nüfusunun gelir düzeyi en yüksek yüzde 20lik kesimi dünya GSYİHsinin yüzde 86sına sahip. En aşağıdaki yüzde 20 ise sadece yüzde 1lik pay alıyor. İlk gruptakiler, bu ikinci gruptakilere göre 11 kat daha fazla et ve 7 kat daha fazla balık yiyebiliyorlar.
2003 yılında dünyada açlığın önlenmesi için harcanan paranın toplamı 80 milyar dolar. Aynı dönem içerisinde ülkelerin savunma harcamalarının toplamı ise 850 milyar dolar.
Her yıl 10 milyon çocuk, aslında kolaylıkla önlenebilecek hastalıklar nedeniyle yaşama veda ediyor.
Açlıktan ölen insanların dörtte üçü 5 yaşın altında çocuklar. Gelişmiş bir ülkede doğmuşsanız 5 yaşına kadar yaşama şansınız yüzde 99.3. Az gelişmiş bir ülkedeyseniz bu ihtimal yüzde 68.4e düşüyor. Türkiyede bebeklerin yüzde 4.3ü 5 yaşına gelemeden ölüyor. Çin, Belize, Surinam, Tonga gibi ülkelerde bile bu oran daha düşük.
AIDS GİDEREK YAYGINLAŞIYOR
Birleşmiş Milletlerin AIDS ile ilgili programı UNAIDSin geçtiğimiz haftalarda yayınlamış olduğu rapora göre, AIDS tüm dünyada yaygınlaşıyor. 2003 yılı içerisinde HIV virüsü taşıyan insanların sayısı 4.8 milyon artarak 37.8 milyona ulaştı. Kayıtlı olmayan vakalarla beraber bu rakamın 45 milyon seviyesine çıkabileceği tahmin ediliyor.
Sadece Afrikada 25 milyon kişi HIV virüsü taşıyor. Bu arada Asyada da hastalık hızla yayılıyor. Sadece geçen sene 1.1 milyon insan bu hastalığa yakalandı. Çin, Endonezya ve Vietnam da özellikle yüksek oranlar söz konusu. Dünya nüfusunun yüzde 60ının Asyada yaşadığını da unutmamak lazım.
AIDS ile mücadele için yapılan toplam harcama 1996 yılına göre 15 katı artarak geçtiğimiz yıl 5 milyar dolar seviyesine ulaştı. Ancak bu yeterli değil. Birleşmiş Milletlerin hesaplamalarına göre AIDS ile mücadele için 2005 yılında 12 milyar dolar, 2007 yılında ise 20 milyar dolar gerekecek. Bu miktarın yüzde 43ü Afrika, yüzde 28i Asya, yüzde 17si Latin Amerika ve Karayipler, yüzde 9u Doğu Avrupa ve yüzde 1i de Ortadoğu için kullanılacak.
UNAIDSin raporunda her ülke için AIDS ile ilgili istatistikler var. Türkiyenin hanesinde ise herhangi bir veri yok.
Thomas Malthusdan izin alarak son sözü Gloriaya veriyorum. Gloria, AIDSin en yaygın olduğu ülkelerden birisi olan Botswananın vatandaşı. Kendisini yüksek lisans yaptığım dönemde tanıdım. Bir gün mutlu insanların ülkesi Avustralyanın sahillerinde bir seyahat yaparken şunları söyledi bana: Sokaktaki her üç insandan birisi hasta. Her gün birileri ortadan kayboluyor. Bazen dostun, bazen tanıdığın, bazen akraban. Bunun ne demek olduğunu sen anlayamazsın. Kimse de benim Afrikamın dünyaya gülücükler dağıtmasını beklemesin
| |