Home page
Haber Menüsü


Ken Loach ‘fiilen’ politikanın içinde  
Irak Savaşı, Avrupa Parlamentosu seçim kampanyalarında ortak bir tartışma konusu, özellikle İngiltere’de. Seçimlere katılacak milletvekili adaylarından biriyse, İngiltere’nin en ünlü yönetmenlerinden Ken Loach.  
   
 
 
   
NTV
 
    2 Haziran 2004 —  Gelecek hafta Avrupa’nın en büyük seçimleri yapılacak. 10 ve 13 Haziran tarihleri arasında AB’ye üye 25 ülkede toplam 300 milyon seçmen Avrupa Parlamentosu’nun 788 yeni üyesini belirleyecek. Ve İngiltere’de savaş karşıtı hareketin öncüleri de, Parlamento seçimlerine, Ocak ayında kurdukları yeni bir siyasi oluşumla katılıyorlar. Adı, ‘Birliğe Saygı Koalisyonu’.  

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

 
       Bu Koalisyon adına Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılacak milletvekili adaylarından biri, İngiltere’nin en ünlü yönetmenlerinden Ken Loach.
       NTV’den Işın Eliçin, ‘Riff-Raff’, ‘Land and Freedom’ (Ülke ve Özgürlük), ‘Carla’s Song’ (Carla’nın Şarkısı), ‘My Name is Joe’ (Benim Adım Joe), ‘Sweet Sixteen’ (Afili Delikanlı), ‘September 11’ (11 Eylül) [11 kısa filmden biri Loach’un] gibi Türkiye’de de yakından tanınan Ken Loach’la bu yeni hareketi ve neden siyasete atıldığını konuştu.
       
       - Sayın Loach, programımıza katıldığınız için teşekkür ediyorum.
       Ken Loach: Ben çok teşekkür ediyorum.
       
       - Dünyaca tanınmış bir yönetmensiniz, bir sanatçısınız. Ve özellikle çalışmalarında siyasi içeriği de gördüğümüz bir sanatçısınız. Neden siyasete girmeye, neden siyasetçi olmaya karar verdiniz?
       K.L.: Aslına bakarsanız, bunu yaparken çok istekli değilim. Ancak çok büyük bir öfke duyuyorum. Özellikle de hiçbir siyasetçinin konuşmaması beni çok öfkelendiriyor. Özellikle de ‘Savaş’a karşı olmalarına rağmen, özelleştirmeye karşı olmalarına rağmen hiçbir şey söylememeleri beni çok öfkelendirdi. Bu nedenle de bir harekete katılarak, Avrupa Parlamentosu’na katılmaya karar verdim. Çünkü ‘Savaş’a karşı çıkan kimse konuşmuyordu.


       
       - Neden bu koalisyonun bir parçası olmaya karar verdiniz? Bu hareketten biraz bahseder misiniz?
       K.L.: Aslına bakarsanız 2 milyon kişi, özellikle Irak’taki yasa dışı savaşa karşı çıkıyordu ve bunun sonucunda ortaya çıktı. Ve onları birleştiren, sadece yasa dışı savaşa karşı olmaları ve yasa dışı işgale karşı olmaları değil de, aynı zamanda da Tony Blair hükümetinin devam eden özelleştirme politikalarına karşı olmalarıydı. Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılıyoruz. Böylelikle Avrupa’da özellikle de bütün bu neo-liberal gündeme tepkimizi dile getirmeye çalışıyoruz. Aynı şekilde toplumsal sisteme olan tepkileri, sağlık sistemine olan tepkilerimizi dile getirmeye çalışıyoruz. Avrupa’nın genelinde diğer sol partilerle bir bağlantı kurmaya çalışıyoruz. Mesela İtalya’daki partiler de bunların bir örneği. İngiltere’de böylesine bir parti yok. Siyasi açıdan solda çok büyük bir boşluk olduğunu düşünüyoruz. Ve bu boşluğu dolduracak yeni bir siyaset hareketine ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz.
       
       -Özellikle de savaş karşıtı gruplar arasındaki çeşitlilik aslında bir engel değil mi, böylesi bir parti oluşturmak açısından?
       K.L.: Daha önce de dile getirdiğim gibi bir koalisyondan bahsediyoruz. Ve insanları, yani farklı geçmişlerden, farklı siyasi deneyimleri olan insanları biraraya getiren bir hareketten bahsediyoruz. Ve özellikle de Tony Blair hükümetinin yalanlarından bıkmış, nefret etmiş insanlar var. Sol hareketlerden gelen insanlar var. Ve Müslümanlar var ki 11 Eylül’den kendilerini tehdit altında hisseden insanlar var. Evet, çok farklı geçmişlerden gelen insanlar olduğu doğru. Ancak yine de tek bir şemsiye altında, Tony Blair’in ve Bush’un yaptıklarından nefret ettiklerinden dolayı aynı hareket için yeralıyorlar.
       
       - Birliğe Saygı Koalisyonu’nun deklarasyonuyla, bir temsil sorunu olduğundan bahsediyorsunuz. Demokratik açıdan, İngiltere’de bir eksiklik olduğunu söylüyorsunuz. Böylelikle çok daha geniş bir cepheyle birlikte yeni bir kültür sunmayı planlıyorsunuz. Sizce bu İngiltere politikasına özgü bir sorun mu? Yoksa bu sorun acaba genel bir sorun mu, bütün Avrupa’nın ve diğer dünya ülkelerinin de sorunu olabilir mi?
       K.L.: Belki de olabilir. Öyle olduğunu da söyleyebiliriz. En önemli kilit noktalardan birisi, herkesin üzerinde anlaşmaya vardığı şeylerden birisi, insan hakları konusunda kampanyamızı sürdürmemiz gerektiği. Mesela Türkiye’ye de baktığımız zaman insan hakları konusunda Türkiye’de de bazı sorunlar olduğunu biliyoruz. Uluslararası Af Örgütü’nün sürekli olarak yayınlamış olduğu raporlar var. Ve burada tutuklululara yönelik işkencelerden bahsediliyor. Bu açıdan değerlendirdiğimizde, bizim kendi programımıza baktığımızda, Avrupa Parlamentosu seçimleri için ve AB Anayasasında planlanan anayasasına karşı muhalefetimiz söz konusu. Çünkü demokratik olmadığını düşünüyoruz. Yine aynı liberal gündeme de muhalefetimizi dile getiriyoruz. Yani bunlar, herkesi temsil etmeyen politikalar.
       
       - Avrupa Parlamentosu’nun üyesi olursanız, milletvekili olursanız, acaba Türkiye’nin AB’ne üyesi olmasına destek verecek misiniz?
       K.L.: İnsan hakları konusunda tam bir düzelme sağlayana kadar ağır. Uluslararası Af Örgütü’nün çok fazla rapor yayımladığını görüyoruz, bu konuda. Devam eden kötü muameleden, insan hakları ihlallerinden bahsediliyor. Türkiye’deki cezaevlerinden, Kürtlere yönelik kötü muameleden bahsediliyor. Çok fazla değişikliğin olması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle insan haklarına saygı konusunda. Zannediyorum bütün temel sorun, AB’nin genelinde bunun değişmesi gerekiyor. Sürekli olarak baktığımız zaman, AB anayasasına baktığımız zaman, AB’nin bankalarındaki mali piyasalara bakacak olursak, sıradan insanların çıkarına olmadığını düşünüyoruz.
       
       - Gelecek hafta, bir siyasetçi olamazsanız, seçimlerin sonucunda siyasetten vazgeçecek misiniz? Ne yapacaksınız?
       K.L.: Hayır, hiçbir şekilde siyasetten vazgeçebileceğimiz bir şey olduğunu düşünmüyorum. Herkes siyasetle ilgileniyor. Herkesin bazı siyasi sorumlukları olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle de benim seçilmemin herhangi bir şekilde tehlikesi de olabilir. Tabi ki listede son sırada yeralıyorum. Tam olarak, belki de seçilmem söz konusu olmayabilir. Bu bir ihtimal. Ancak savaşa karşı çıkan herkes ve bu hükümetin sosyal programlarına karşı çıkan herkes bu sürece dahil olmamız gerektiğini ve siyasetle ilgilenmemiz gerektiğini düşünüyor.
       -Sayın Ken Loach, çok teşekkür ederiz.
       
       
       
       
       
 
       
    TOP5 38. Rotterdam Film Festivali başladı  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları