|
Dillerin gelişimi, resmi dil statüsüne terfi etmeleriyle doğru orantılı. Resmi dil olarak kullanımı, dilin yaygınlığını beraberinde getirdiği gibi, dilin standardizasyonu, yazım kurallarının oluşturulması gibi artçı getirileri de oluyor. Resmi dil, ekonomik anlamda da bir değer ifade ediyor. O dili bilenler resmi kurumlarda iş bulabiliyor, ya da onu öğrenmek başka etnik gruplar için avantajlı hale geliyor. Sovyetler Birliği içinde birçok yerel dilin, tarihlerinde ilk kez alfabe ve yazım standardı geliştirmelerine izin verilmesi, buralarda yaşayan halkların dillerinin kültürel anlamda terfi etmesine yardımcı olmuş, bu diller geçen zaman içinde edebi ve bilimsel değerlerini artırmışlardı. Bugünkü Rusya Federasyonu içindeki otonom bölgelerde ve bağımsızlığını kazanan eski Sovyet devletlerinde, pek çok yerel dil standardize edilmiş şekilde yer alıyor. İngilizler ise kendi idareleri altındaki halkların dil özgürlüğü için Sovyetler kadar cömert değildi. İrlandaca (Gal dili), 600 yıllık bir asimilasyon politikasıyla, yok olma noktasına getirilmişti. Mesela, 1973 yılında ABye (o zaman AET) üye olan İrlanda, kendi dilinin AB resmi dili olmasını istememişti. Resmi olarak İrlandacayı canlandırma politikası izleyen İrlandanın ABde sadece İngilizce ile temsil edilmesi, kaçırılmış bir tarihi fırsattı. Bugün İrlanda dili ABnin resmi dilleri arasında değil. Ancak halkın pratikte çok küçük bir azınlığı İrlandaca konuşabilen İrlandada bu konunun çok da önemsendiği söylenemez. KÜRTÇE RESMİ DİL Irakta bu hafta kabul edilen geçici anayasanın 9. maddesi, Kürtçeyi Arapça ile beraber Irakın resmi dili olarak ilan ediyor. Ardından da şu eklemeleri yapıyor: Resmi gazete artık iki dilde çıkacak, tüm resmi yazışmalar ve yayınlar iki dilde yapılacak, okullarda her iki dilde eğitim verilecek; ülkenin parasında, pulunda, pasaportunda artık Kürtçe de yer alacak... Irakta 1990 Anayasasının 7. maddesi, Kürtçeyi sadece Kürt bölgesinde tanımaktaydı. Kürtçe kağıt üzerinde ikinci resmi dildi, ancak Arapça ile eşit statüde değildi. Şimdi bu bölgesel resmi dilin ulusal seviyeye terfi etmesiyle, iki dil hukuken tam anlamıyla eşitlenmiş oldu. Bu hafta tanıştığımız geçici anayasaya göre, Iraktaki Türkmenler, Süryaniler ya da Ermeniler de kendi dillerini eğitim dili olarak kullanabilecekler. Burada Türkmenlerin, diğer küçük etnik gruplarla yanyana anılması, bu ifadenin sanki biraz zorlamayla konulduğu izlenimi yaratıyor. Bu haliyle Türkçe (ya da Türkmence), Irakta yerinde saymaya devam ediyor. Elde ettiği kazanım ise, Kürtçenin yanında devede kulak kalıyor. Bugün geldiğimiz noktada, Iraktaki işgal güçleri arasında yer alan İngiltere, İrlanda diline asla tanımadığı hakları Kürtlere teslim etme konusunda, beklenenden çok daha cömert... Irakın kuruluşu sırasında, İngiliz manda yönetimi tarafından hazırlanan anayasanın Kürtçeye çevrilmesi ile esasen de facto olarak başlayan bu süreçte 80 sene sonra geldiğimiz nokta, Kürtçe açısından bir zafer sayılabilir. İrlanda halkının 600 sene göstermiş olduğu dirence karşın elde edemediği hakların, Iraktaki etnik diller arasında sadece Kürtçeye gümüş tepsi içinde sunulması, Özgür Irakta bazılarının daha özgür olacağı anlamına geliyor... Bu arada Arapçanın Iraktaki statüsüne halel gelmemekle beraber, hareket alanının kısıtlandığı da söylenebilir. ARAPÇANIN CİNSİYET SORUNU Geçici Anayasa olarak anılan Irak Devletinin Geçici Dönemdeki İdare Yasası, dil konusuyla ilgilenenlerin ilgisini sadece Kürtçe sebebiyle çekmiyor. Anayasanın 1. maddesi, Arapçaya atıfta bulunarak, yasa metninde geçen eril ya da dişil tüm kelimelerin, hem kadınları hem de erkekleri kastettiğini vurguluyor. Türkçeden farklı olarak Arapçada her bir kelimenin bir cinsiyeti olduğunu göz önüne alırsak, bu durumun altının çizilmesi önemli bir fark yaratıyor. Örneğin vatandaş, Iraklı ya da birey kelimeleri kullanıldığında sadece erkekler değil kadınların da kastedildiği, herhangi bir karışıklığa meydan vermemek için baştan vurgulanıyor. Anayasanın 8 Mart Kadınlar Gününde çıkması da enteresan bir tesadüf tabii! Ortadoğu uzmanları, eril ve dişil kelimeler konusunun, Filistin için hazırlanan geçici anayasada da vurgulandığını belirterek, Irak geçici Anayasasının bu konuda Filistini izlediğini söylüyorlar. ÇOKULUSLU IRAK Geçici anayasanın imza töreninde Kürt lider Mesud Barzani, tüm dünyada izlenen konuşmasını Kürtçe yaparak, yepyeni bir dönemin işaretini de veriyordu: Artık Irakın en zengin petrol yataklarına sahip bölgesinin adı Kürdistandır ve de burada Kürtçe konuşulur. Bölgeyi özgürleştirenler açısından bakıldığında, (pek çok şeyin yanısıra) dil özgürlüğünün tanınması, Irakın -kağıt üstünde- demokratikleştiğini ve kesinlikle çağ atladığını gösteriyor... Örneğin Belçikada, bu geçici anayasanın Belçikanın uzlaşmacı federal yapısı ve dillerin resmi statüleri konusunda Belçika modeline benzer olduğunu, bu nedenle yaşayabilir olduğunu savunanlar var. Irakın geçici Anayasası, ülkeyi çokuluslu bir federal devlet olarak tanımlıyor. Birbirine bu derece rakip konumda olan ve üstüne üstlük petrolü sayesinde yüz yıldan uzun süredir özgür ülkelerin gündeminde olan Irakın, bu gevşek federal yapıyla ne kadar uzun süre yaşayabileceği meçhul. Sorunları çözmede federasyonun güzelliğini ispat etmeye çalışan geçici Anayasanın, gerginliği bir anda artırmakta çok başarılı olduğu ise kesin. Tarafların asıl amacı ise hayal gücümüze kalıyor... | ||||
İsrail hücum botu Gazze kıyısını vurdu | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||