Home page
Haber Menüsü


Yazara e-posta göndermek için resmin üzerine tıklayınız.
 
Papandreu’nun zeybetikosuna ayak uydurabilecek miyiz?
 
Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu’nun 7 Mart’taki erken seçimlerde partisi Pasok’u tekrar iktidara taşıyacağına şüphem kalmadı.
 
İstanbul
 
20 Ocak 2004—  Haftasonu Batı Trakya’ya yaptığı ziyaretin Türk gazetelerinin birinci sayfalarını, hatta manşetlerini zaptedivermesi beni bu kanıya sürükledi. Bizim gazeteler “sevdiğine” göre, Yunan halkı mutlaka oy verecektir Pasok’un müstakbel başkanına.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Yunanistan 17 Ağustos 1999 depremi sonrasında sıcak bir el uzatınca, medyamız “kahpe Yunan”ın da sevilebileceğine dair bir işaret vermişti. Dışişleri Bakanı Papandreu’nun sıcak kişiliği de besledi bu “sevilebilme” kapasitesini. Papandreu’nun iki ülkenin katılaşmış ilişkilerini çözmek için yaptıkları ve bunları yapış tarzı, iki halkın arasındaki Ege Denizi’ne kadar girmiş buzdağlarının eritilebileceğini gösterdi. Dışişleri Bakanı İsmail Cem’le yaptıkları geziler, beraber katıldıkları programlar, teptikleri horonlar da etkili oldu bunda.
       Ama bu demek değil ki, sorunlar da buharlaştı, çözüldü ya da rafa kalktı. Kıbrıs da, deniziyle ve adalarıyla Ege’deki sorunlar da duruyor. Yine de, bu sorunların çözümü için elverişli bir ortam yaratıldığı söylenebilir; en azından konuşulabilir vaziyete iki taraf da daha çok yaklaştı.
       Daha önce yaptıkları ne olursa olsun, bizim gazeteler Papandreu’yu Batı Trakya Türkleri’yle ilgili şu “itirafları” yüzünden bağrına bastı. Batı Trakya’da “Kaadiii-fedeeen keseee-siiii-i”yle karşılanan Papandreu, Türk azınlığı yıllar boyunca mağdur ettiklerini “itiraf” etti. Papandreu’nun ders niteliğindeki sözleri övgüye değer: “Farklılıklar bizim için tehdit değil, avantajdır... Azınlıklar bir ülkenin sınırlarını değiştirmek için tehdit unsuru değildir. Ülkeler kendi insanından korkmaz... (Korkmamalıdır, demek istiyor herhalde; yoksa, korkan birçok ülke biliyoruz, değil mi?) Seçimlerden sonra Batı Trakya’da en küçük ayrım duygusunun ortadan kalkması için herşeyi yapmaya söz veriyorum...”
       Bu sözleri 10 sene önce edebilecek bir politikacı yoktu Yunanistan’da. O kadar geriye gitmeye bile gerek yok; kendisinden önceki Dışişleri Bakanı Teodoros Pangalos’un akıldan mantıktan uzak, fanatik tutumunu hatırlamak yeter. (Ama işte o da, şimdi iktidarı bırakma olgunluğu gösteren Başbakan Simitis tarafından Abdullah Öcalan skandalı üzerine azledilmişti.)
       Görülüyor ki, bu olgunluk düzeyine gelmiş Yunanistan. Ya Türkiye?
       Başkalarının bizle ya da bize yakın şeylerle ilgili itirafları önemlidir tabii, ama itiraf, aslında, itiraf edenin kendisiyle ilgili bir şeydir. Yani Papandreu, bizi sevindirmek, “haklılığımızı” teslim etmek için itirafta bulunmadı. Yapmış oldukları haksızlığı kendi vicdanında artık açıklayamadığı için itiraf ediyor, bundan sonra o haksız uygulamalardan sakınmak için, katılarak ya da sessiz kalarak o haksızlığı paylaşan Yunan halkını vicdan muhasebesine davet etmek için ve “bizi” değil ama kendi halkını, yani Batı Trakya Türkleri’nin hayatını daha yaşanır ve kolay kılmak için.
       Dolayısıyla, buradan Türkiye’ye en az bir soru çıkar: Biz de benzer bir olgunluk düzeyine geldik mi acaba? Bizim itiraf edecek hiçbir şeyimiz yok mu? Rumlarımızı, Kürtlerimizi, Ermenilerimizi, Süryanilerimizi ve tabii Türklerimizi de mağdur etmedik mi yıllar boyunca? Başkaları sevinsin, haklılıkları tescillensin diye değil de, kendimiz için itiraf edeceğimiz hiçbir şey yok mu?
       Kemikleşmiş sorunları çözmenin tek yolu budur. Aynı şey Kıbrıs meselesi için de geçerli. Annan planı iki tarafça kabul edilse de, iki halkın birarada yaşamasının önünde gündelik hayatın acı tecrübeleriyle, anılarıyla donanmış kişisel ve sosyal psikolojiler engeli var. Bu ortamda, suçu ötekine atarak kendi hatasından “sıyrılma”, sıyrıldıkça “öteki”nin suçlarının vicdana yer bırakmayacak ölçüde abartılması kaçınılmaz. Tarafların şimdiye kadar yaptığı gibi karşısındakine hatasını kabul ettirmek yerine, herkesin kendi suçlarının üzerine gitmesi, onu deşmesi, acıtması, dağlaması, tedavi etmesi bir çözüm olabilir.
       Hiç havaya bakıp ıslık çalmayalım, kabul edelim: Kendimizi sevmediğimiz için başkasını sevemiyoruz. Bütün şişinmemize, Çetin Altan’ın dediği gibi “Türkün Türke propagandasına rağmen saklayamadığımız gerçek bu: Kendimizi sevmiyoruz. Ve acı konuşalım, evet, sevmemekte de haklıyız. Kendimizi sevebilecek duruma gelmeliyiz.
       Papandreu’nun Batı Trakya’da attığı adımlar, işte bu sürecin yolunu açarsa gerçek bir barışa, kaynaşmaya ve çözüme ümit bağlayabiliriz. Dolayısıyla, bizim bakanlarımızın, başbakanımızın nereleri hangi adımlarla gezeceği, oralarda hangi kelimelerle konuşacağı önemli.
       Papandreu, birbirlerine ilk adlarıyla hitap ettikleri arkadaşı İsmail (Cem) ile 23 Haziran 2001’de Ege kıyılarının bir o yanına bir bu yanına çıktıkları bir gezilerinde Sisam adasına uğradıklarında, babasının anısına zeybekiko oynadı. Medyamız, komşumuzu ve kendimizi ne kadar tanıdığımızı gayet iyi gösterir biçimde, Yorgo’nun ne kadar güzel “sirtaki” yaptığını ballandıra ballandıra anlatıp durdu. NTV Atina muhabiri olan arkadaşım Yorgo’ya (Kırbaki) sordum “Papandreu iyi mi oynuyor” diye. “Abi, önce şunu bir düzeltelim, Papandreu’nun o oynadığı sirtaki değil, zeybekiko. Bizim zeybek düpedüz. Güzel mi oynuyor? Fena değil, ama biraz hanım işi... Yani daha ağır olmalı. Öyle ayağını bir kaldırdın mı, üç dakikada indirmelisin. Zeybeki düşün işte” cevabını aldım.
       Güzide Türk medyası kendinden geçmiş olduğu için bin yıldır Anadolu’da da oynanan zeybeki biraz da “samimiyet buhranı”yla olsa gerek sirtaki sanmış. Komşuyu sevmeye karar verdi ya o an için... Ama bu güzide medyanın hiçbir organı, “Bizim bakanlarımız neden hiç halk oyunu oynamaz” diye sormayı da düşünmemiş. Çaydaçıra ya da atabarı ya da zeybek...
       Papandreu, iki ülke arasındaki dostluk ortamının bir an önce oluşması için aceleci belki. Olsun varsın... Biz de bir öğrensek kendi danslarımızı da oynamaya başlasak; Papandreu kadar hızlı olmasa da olur... İş bir tek tempoyu ayarlamaya kalsa...
       
 
       
    TOP5 Ergenekon’da 16 kişi daha gözaltında  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları