Home page
Haber Menüsü


 
Hatemi: Laiklik ve demokrasi İslam’la çelişmez
 
İran’ın reformcu Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, dünya televizyonlarında ikinci özel demecini NTV’ye verdi.
 
Cenevre
NTV
 
12 Aralık 2003 —  Cenevre’de, NTV muhabiri Belkıs Kılıçkaya’nın sorularını yanıtlayan Hatemi; İstanbul’daki terör saldırılarından, Irak’ın işgaline, İran’ın nükleer programına kadar bir çok konuda çarpıcı açıklamalarda bulundu.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

 


e-posta göndermek için resmin üstüne tıklayın.
       Hatemi İstanbul’daki terör saldırılarını kınadıklarını, kendisinin de Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’i arayarak başsağlığı dilediğini söyledi. “Terörizm herkes için, her yerde nefret vericidir ve eğer bazı kişiler İslam adına bu işi yaparsa iki kez suç işlemiş olurlar” diyen Hatemi, Irak işgalinin bu tür saldırıları şiddetlendirdiğini savundu.
       
       NTV: Türkiye’de, son terör eylemlerinden sonra çok canlı bir tartışma başladı. İslamcı, dini terörden bahsedildi. Bu tanımlamalar sizi rahatsız ediyor mu? Sizce terör eylemlerini böyle adlandırmak İslama zarar veriyor mu, müslümanları incitiyor mu?

       Hatemi: Ben yeniden bu çirkin terör saldırısını kınıyor, Türk devleti ve milletine başsağlığı diliyorum. Bu acı olaydan hemen sonra Cumhurbaşkanı Sezer’i arayarak başsağlığı diledim ve birinci yardımcım Arif Bey de Başbakan Erdoğan’la temasa geçerek bu terör saldırısını kınadı. Saldırılar ülkemdeki tüm gruplar tarafından da kınandı ve ayıplandı. Terörizm herkes için, her yerde nefret vericidir ve eğer bazı kişiler İslam adına bu işi yaparsa iki kez suç işlemiş olurlar. Birincisi masum insanların canına kıyma ve ikincisi tüm sureleri Allah’ın adıyla başlayan ve sadece Allah’ın şefkat ve merhametine dayanan İslamın adıyla cinayet işleme. İslamın adıyla bu cinayeti işleyen kişileri daha fazla mahkum etmemiz gerekir. Bunlar İslamın yüzünü çirkinleştiriyor.


       
       ABD’liler Irak’ı işgal ettikleri gün, Saddam Hüseyin rejiminden çok rahatsız olmamıza rağmen, bunun bir kötülük ve şer başlangıcı olacağına inanıyorduk. Bugün görüyoruz ki, maalesef terörizm Irak’ta yayılmıştır. Terörizmle mücadele bahanesiyle Irak halkına uygulanan zulüm şiddetlenmiş ve maalesef terör, Irak’tan Türkiye ve Suudi Arabistan gibi başka ülkelere nüfuz etmiştir. Umarız Irak’ta, İran ve Türkiye gibi komşularının yardımıyla istikrarlı ve demokratik bir yönetim tesis edildiğini ve korkutucu terörizm dalgalarının dizegeldiğini görürüz.
       
       NTV: Yani siz Irak’ın işgalinin mi bu eylemleri kışkırttığını söylüyorsunuz?
       
Hatemi: Hayır. Irak’ın işgali bu olayların nedeni değildir. Terörizm ondan önce de vardı, bundan sonra da olacaktır. İran da, Türkiye de bundan önce de terörizmi tecrübe etti, ama bence Irak’ın işgali bölgedeki bu olayları hızlandırmış ve daha şiddetlendirmiştir.
       
       NTV: Birinci soruya ek olarak sormak istiyorum. Sizce bu sıfatlandırmalar özellikle batıda, İslamcı, Müslüman ve terörist kavramları arasında karışıklığa yol açabiliyor mu?
       
Hatemi: İngiltere’deki veya İspanya’nın Bask bölgesindeki terör olayları ile Hıristiyanlık arasında ne kadar bağlantı varsa, Müslüman teröristlerle İslam arasında da o kadar bağlantı var. Böyle bir bağlantı yok. İslam kesinlikle terörizm ve masum insanların öldürülmesine karşıdır.
       
       NTV: Siz baştan beri, bir politikacı ve bir filozof olarak medeniyetler diyaloğundan bahsettiniz, bugün daha ziyade medeniyetler arasında bir çatışmadan söz edilemez mi?
       
Hatemi: Aslında medeniyetler çatışmasıyla karşı karşıya kalınması, medeniyetler diyaloğu fikrini oluşturmama neden oldu. Bence 20. yüzyılda insanlar arasındaki düşmanlığa, İkinci Dünya Savaşı’na, Müslümanlarla Avrupalılar arasındaki savaşlara, Avrupalılarla sömürge altındaki ülkeler arasındaki savaşlara ve Avrupalıların kendi aralarındaki savaşlara neden olan durumun yeni bir paradigmayla açıklanması ve aşılması gerekiyordu. İşte o medeniyetler diyaloğu bir paradigmaydı ve tüm dünya tarafından hoş karşılandı. Fakat çatışma taraftarları buna karşı çıktılar. New York ve Washington’daki terör eylemleri üzerine, terörizmle mücadele bahanesiyle tüm dünyada savaş başlattılar. Benim görüşüme göre insanlığın vicdanı barış istiyor ve barışın medeniyetler çatışmasıyla değil, medeniyetler diyaloğu ile olacağına inanıyor.
       
       NTV: Yakın gelecek için ümidinizi koruyor musunuz?

       Hatemi: Kesinlikle. Sonunda barışın galip geleceğine inanıyorum. Cumhurbaşkanlığı görevimin tamamlanmasının ardından ben de inşaallah tüm gayretimi uluslararası medeniyetler diyaloğuna harcayacağım. Sizinle daha fazla işbirliği yapabiliriz.
       
       NTV: İran İslam devrimi, siyasal İslamın yükselişiydi. Bugün -bazılarının dediği gibi- İran siyasal İslamın gerilemesinin sembolü mü?
       Hatemi: Asla. Tabii ben İslam adıyla yapılan bazı şeylere karşıyım. Taliban İslamı ile demokrasi ve özgürlük isteyen İslam arasında fark olması gerekir. Kadın haklarını kısan ve toplumun ilerlemesine sınır koyan İslam, bence yoldan çıkmış bir İslamdır. Birçok gelişmiş ülkede erkek insanlığın simgesi olarak görülüyor ve kadınlara değer verildiğini göstermek adına kadınların da erkek gibi olması isteniyor. Buna karşılık İslam, kadını kadın, erkeği de erkek gibi bir insan olarak önemseyip her ikisinin de özgürlüklerini koruyor. Bizim bahsettiğimiz İslam bu İslamdır. Eğer devrim sadece kaba kuvveti ve zorbalığı getiriyorsa -daha önce de söylediğim gibi- bizim devrimimiz bu İslamı istemiyor. Biz demokrasi ve toplumun ilerlemesinden, adalet ve kişilik haklarından yanayız. Tabii bazılarının da bu İslama karşı olması mümkündür. Ama zamanın gerektirdiği ve kalıcı olan bence böyle bir İslam olacaktır.
       
       NTV: İslam ve demokrasi uyuşur kavramlardır mı diyorsunuz? Peki laikliğin İslamda yeri var mı? Varsa hangi manada?
       Hatemi: Kesinlikle. Bence İslam demokrasi ile uyumlu olabilir. Demokrasi bir yoldur ve yönetimin halkın oylarına dayanmasıdır. Egemenliğin halkın elinde olması gerekir. Halkın istediği gücü yönetime getirmesi, istemediği zaman da o gücü bir zorbalıkla karşılaşmadan yönetimden alması gerekir. Müslüman olunabilir ve İslami değerlere inanılabilir; ancak iktidar olanlar halkın istekleri doğrultusunda hareket etmek zorundadır. Tabii ilerleyici de olması gerekir. Ayrıca, toplumda güç kazanmak için demokrasi haricinde hiç bir yol izlenmemeli. Liberal demokraside demokrasinin izlenmesi gibi, dini demokrasi de de demokrasi yolu takip edilmeli. Laisizm toplumun hiç bir hedef ve yönü olmadığı anlamına gelmiyor, dinin ve dini değerlerin kamu alanına girmemesi gerektiğini söylüyor. Laisizm toplumun sorumluluk taşıması gerektiğini öğütlüyor. Batı’da laiklik dine karşı olma anlamına gelmiyor. Toplum dinden yana olabilir ve dini değerleri olabilir; aynı zamanda laik de olabilir. Malesef Batı değerleri Doğu’ya geldiğinde mahiyeti ya da kimliği değişiyor. Yani dine bağlı olmamak, dinle mücadeleye dönüşüyor. Müslüman bir ülkenin lideri, dinini daha özgürce yaşayabilmesi için kızını Amerika’ya gönderdiğini söylüyor. Bu durumda laiklik dine karşı olmasa bile, bizim ülkelerimizde böyle anlaşılmıyor. Bence din ve demokrasi birbiriyle uyumludur.
       
       NTV: Batı, Türkiye’deki mevcut hükümeti ılımlı İslamcı diye niteliyor. Bazı medya organları onlardan ‘light’ İslamcılar diye bahsetti. Siz ılımlı ve radikal İslam arasında bir fark olduğunu söylüyorsunuz. Bu ikisi arasındaki bir derece farkı mı, yoksa her ikisinin tabiatları mı farklı?

       Hatemi: Ben Batılıların Türkiye ve başka yerlerdeki dostlarımız hakkında ne dediklerini bilmiyorum. Kur’an’ın dediği gibi İslam ümmeti ılımlıdır ve aşırılığa karşıdır. Aşırılığa yönelenler müslüman veya gayrımüslim olsalar bile dinin asıl ekseninden, yani ılımlılık ekseninden uzaklaşmış olurlar. Gerçek bir Müslümanın yaşam şekli ılımlı ve akıllı olmaktır.
       
       NTV: Basına yaptığınız açıklamada El Kaide’yi sert ve katı bir şekilde kınadınız.
       
Hatemi: Mantıklı olan bütün Müslümanlar gibi biz de El Kaide ve eylemlerini eleştiriyor ve kınıyoruz.
       
       NTV: Saddam Hüseyin İran’a savaş açtığında ne eleştirilmiş, ne de dışlanmıştı. Hatta Batılı ve Doğulu bazı ülkelerden destek almıştı. ABD, Bağdat rejimine savaş açınca bazı ülkeler, yani Fransa, Almanya bu savaşı gayrimeşru olarak niteledi. ABD yönetimi ise önleyici bir savaştan bahsetti. Bütün bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?
       Hatemi: ABD’nin her iki adımı da yanlıştı. ABD, Saddam’ı İran-Irak savaşı sırasında destekledi. Hem enformasyon, hem de silah yardımı yaptı. Maddi ve siyasi yardımda bulundu. Birçok Batılı ülke bu işi yaptı. Örneğin Fransa, Irak’a Mirage uçakları ve kimyasal silahlar verdi. Irak da bunları bize ve kendi halkına karşı kullandı. Bunların hepsi Batı tarafından sağlandı. Bu diktatörü desteklemekle yanlış yaptılar. Ama ABD’nin Irak’ı işgaline karşı çıkan Almanya, Fransa ve diğer ülkeler haklıydı. Biz de dahil, Irak’ın diğer komşuları ile Müslüman ülkelerin hepsi Irak’ın işgaline karşıydı. Bu, Saddam’ı desteklediğimiz anlamına gelmiyor. Ondan çok zarar görmüştük.
       Bizce bir ülkeyi işgal etmek kolaydır, oradaki işi yürütmek zordur. ABD’nin çok büyük sorunlarla karşı karşıya kaldığını görüyoruz. Bununla birlikte Irak halkı da büyük sorunlarla yüzyüze geldi. Bunu da görüyoruz. Irak’taki krizin devam etmesi komşularını da etkileyecektir. Eğer ABD daha akıllı davransaydı, Saddam sorununu Birleşmiş Milletler ve komşuları daha az sorunla çözebilirdi. Maalesef bunu yapmadı. Fransa ve Almanya gibi Irak’ın işgaline karşı çıkan ülkelerin tutumu doğruydu.
       
       NTV: Irak’ın çoğunluğunun Şiilerden oluşması dolayısıyla İran’ın bu ülkeye bir etkisinden söz edilebilir mi?

       Hatemi: Tabii bizim de büyük çoğunluğumuz Şii. Duygu ve düşüncelerimiz bir. Ama bizim ilişkilerimiz Kürtler ve Sünnilerle de iyi. Irak’ı kurtaracak şey, kabilelere dayanmayan ve tüm bölgelerin temsil edildiği bir demokrasi yönetimidir. Biz tamamen bu politikayı izliyoruz ve dostlarımız Kürtler, Şiiler ve Sünnilere de bunu tavsiye ediyoruz. Birleşsinler ve mezhep anlaşmazlıklarına son versinler.
       
       NTV: Nükleer silaha sahip olmasına rağmen uluslararası kamuoyu İsrail’i suçlamıyor. Ancak İran, nükleer silahlara sahip olmakla suçlanıyor. Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?

       Hatemi: Bu, dünya poltikasının uyguladığı çifte standarttır. Maalesef sadece bu konuda değil, başka konularda da böyle. İsrail, en çok nükleer silaha sahip olan ülkelerden biri. En az 200 nükleer başlığı ve söylentilere göre 400 başlık da rezervi var. Bu silahlarla sadece Ortadoğu’ya değil, tüm dünyaya zarar verebilir. Filistin ve bölgedeki ülkelere karşı ezici bir devlet. Ayrıca, nükleer silahların yayılmasının önlenmesi anlaşması gibi hiç bir uluslararası anlaşmaya imza atmamıştır. Bu devlet ABD tarfından destekleniyor. Biz ise nükleer silah peşinde olmadığımızı ve bölgenin kitle imha silahlarından arındırılmasını istediğimizi defalarca açıkladık. Ahlak ve mahtığımıza aykırı olduğundan dolayı nükleer silaha sahip olamayız. Biz barışçıl bir nükleer teknoloji istiyoruz.
       
       NTV: Türkiye’nin İran’a daima kuşkulu bir bakışı var. Özellikle İran İslam devriminden beri. Türkiye bir çok defa İran’ı Türkiye’deki bazı terör eylemlerini, Hizbullah ve PKK gibi bazı grupları desteklemekle suçladı. Türkiye-İran ilişkileri için Fransa-Almanya beraberliği model alınabilir mi? Bu iki ülkenin ilişkileri iyi komşuluk ilişkilerinin ötesine geçebilir mi?

       Hatemi: En azından görevde olduğum sürece bizim politikamız ve Türk dostlarımızın da siyaseti buna dayanır. Buna göre de ilişkilerimizi ilerlettik. Hiç bir zaman yanlış anlaşılmaların iki ülke arasında ciddi soruna dönüşmesine izin vermedik. İlişkilerimizin temeli karşılıklı saygıya dayanmaktadır. Türkiye ile sorunu olan bir çok gruba karşı koyduk. Bunu Türk dostlarımız da biliyor ve bu davranışımızdan memnunlar. Kimsenin bizim topraklarımızdan Türkiye’ye saldırı düzenlemesine müsaade etmeyeceğiz. En iyi ekonomik ilişkilerimizden birini Türkiye ile yaşıyoruz. Özellikle Necdet Sezer, Başbakan ve hükümetin diğer üyeleriyle iyi bir dostluğumuz var. Geleceğe bugünden daha iyi bakıyorum. Biz, parlak bir tarihe ve ortak çıkarlara sahip iki kardeş ülkeyiz. Ortak çıkarlarımız var ve umarım her zaman birbirimizin yayında oluruz.
       
 
       
    TOP5 İsrail hücum botu Gazze kıyısını vurdu  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları