Home page

Haber Menüsü


Yazara mail atmak için resmin üzerine tıklayın.
 
F1’in 2003 Sezon Karnesi
 
Uzun yıllardan beri ilk kez zevkli geçen bir F1 sezonu izledik. Hem zirvede, hem de orta sıralarda çekişme büyüktü…
 
NTV-MSNBC
 
4 Kasım 2003—  2002 sezonu bittiğinde Ferrari’nin muhteşem üstünlüğü vardı ama gerçek F1 severlerde ciddi endişeler oluşmuştu. F1’e hareket getirmek isteyen FIA bu amaçla ciddi kural değişikliklerine gitti. Gerek değişikliklerin etkisi ve gerekse ekiplerin yaptığı aşamalar ile 2003 sezonu tamamen farklı bir sezon olarak karşımıza çıktı. Sezon sonuna kadar süren çekişme ise F1 severlere unuttuğu heyecanı geri getirdi.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

 
2003 SEZONUNUN ÖZETİ
Live Vote is temporarily unavailable.

       2003 Sezonu başında Ferrari’ nin bu kadar zorlanacağını pek kimse düşünmüyordu. Öyle ya Ferrari 2002 sezonunda o kadar üstün bir performans göstermişti ki rakipleri 2003 sezonunda da aynı performansın devam edeceğinden korkuyordu. Ancak 2003 sezonunun başlamasıyla birlikte değişen puan sistemi ve sıralama turu formatı, mevcut endişeleri giderip rakiplerin yüzünü güldürmeye başlamıştı.
       İlk üç yarış koşulduğunda, Ferrari hayal kırıklığı yaşarken 2002’nin en çok eleştirilen ekibi McLaren ise 2003 sezonu başında yükseliş grafiğindeydi. Coulthard ile Avustralya, Raikkonen ile Malezya’ da alınan birincilikler ve Brezilya’ da ise Jordan’ dan 1. gelen Fisichella’ nın hemen ardından Raikkonen ile kıl payı ikincilikte kalınması McLaren için oldukça umut verici bir başlangıçtı. Sezona iddialı girmesi beklenen Williams ise aynı dönemde henüz bekleneni veremiyordu.
       Ekipler ilk 3 yarış sonrası Avrupa’ ya döndüler ve San Marino GP’ si ile birlikte Schumi ve Ferrari ekürisi formunu bularak toparlanmaya başladı. Ferrari ile Schumi’ nin çıkışı Monaco’ ya kadar koşulan İspanya ve Avusturya yarışları sonucunda da aynı şekilde devam etti. Bu dönemde ise McLaren’ da bir duraklama süreci başladı ve sezona iyi başlayan McLaren’ ın rekabette giderek zayıfladığını izledik. Monaco’ ya gelindiğinde ise beklentilerin aksine sezona durgun başlayan Williams’ ların Montoya ile silkinişine ve canlanmasına tanık olacaktık.
       Bir sonraki etap Kanada’ da Ferrari yine Schumi ile yeniden zirvedeydi. Ancak sonraki peşi sıra koşulan iki yarışta Ferrari görülmezken Williams ekibi Ralf ile hem Avrupa hem de Fransa GP’ lerini peşpeşe alarak yükselişine güçlü bir biçimde devam etti. İngiltere GP’ sinde Ferrari suskunluğunu bu kez Barrichello ile bozarak kendini hatırlatırken bir sonraki yarış Almanya GP’ sinde ise Montoya ile Williams kazandı. Macaristan’ a gelindiğinde bu kez daha farklı ve genç bir isim Fernando Alonso, Renault’ su ile zirveyi kaptı ve böylece F1 severlerin de dikkatini çeken bir Renault yükselişi gözlendi.
       Artık sezonun bitimine 3 yarış kaldığında oluşan tablo hiç kuşkusuz F1 severler için oldukça heyecan vericiydi. Çünkü şampiyona çok kızışmıştı ve şampiyonluk Schumi’ nin elinden kayıp gidebilirdi. Akabindeki İtalya Monza GP’ si ise bu anlamda çok kritikti ve şampiyona için tam bir dönüm noktası oldu. Her türlü baskı ve eleştiriye karşın tekrar kendini toparlayan Schumi ve Ferrari ekürisi bu üstünlüğünü ABD’ de de devam ettirerek Japonya’ daki finale bir adım önde girdi. Suzuka’ da Ferrari, Barrichello ile son yarışı da kazanınca ve rakipleri şampiyonanın son 3 etabındaki atağa atak ile karşılık veremeyince sezonun finalinde aynı 2000, 2001, 2002 sezonlarında olduğu gibi yine Schumi ve Ferrari üstünlüğü vardı.


       Ferrari böylece 2003 sezonunda hem pilotlarda Schumi ile hem de ekiplerde (markalarda) şampiyonlukları toplarken pilotlarda; McLaren pilotu Raikkonen 2., Williams pilotu Montoya ise 3. olurken markalarda ise Williams 2., ve McLaren sezonu 3. olarak tamamladılar.
       2003 sezonunda en az zirve savaşı kadar ilgi toplayan bir başka mücadele ise hiç kuşkusuz markalar şampiyonluğundaki 5.’ lik yarışıydı. BAR, Sauber, Jaguar ve Toyota arasında gidip gelen bu mücadelenin sonucu ancak sezonun son yarışında belli oldu. Indianapolis’ de alınan sürpriz puanlarla Suzuka’ ya ön sırada gelen Sauber’ in Suzuka’ da BAR’ a kaybetmesi bu yarışın da sonucunu ve nihai genel klasmanı belirledi.
       Michael Schumacher, F1 rekorlar kitabını yeniden ve defalarca yazan pilot. F1’ e başladığı 1991 sezonundan beri F1’ in gündemine imza atmayı başaran Schumi için rekor kırmak sıradan bir hal alırken rakipleri için ise bu durum sıkıcı bir hal aldı. Aşağıda verilen tablo 3’ de görüneceği gibi 2003 sezonunda en az problem yaşayan pilot Schumi (tek yarışlık performanslı Gene ve Sato’ yu saymazsak !). Bunda hem Ferrari ekibinin iyi bir iş çıkarması hem de kendisinin usta pilotajı önemli rol oynuyor.
       Bu noktada F1 severler şunu unutmamalı ki dayanıklılık sadece otomobilin mekaniği ile ilgili değil aynı zamanda pilotun da becerisine ve otomobilini korumasına bağlı tabi hiç unutulmayacak şans faktörü de gerekli ! Şayet aşırı agresif kullanır ve böylece otomobilin limitlerini çok ve hesapsız zorlarsanız ya hata yapıp kaza yapar yada pist dışına çıkarsınız veyahut da şanzıman arızasından tutun çeşitli mekanik problemlere kadar farklı sorunlarla uğraşıp yarış bitiremez ve performans zayıflığı gösterirsiniz. F1’ de mantık gayet basit: Puan almak için önce yarış bitirmek gerekiyor !…
       
EKİP VE PİLOTLARIN 2003 PERFORMANSI
       Ferrari: Selefine göre performansı mutlaka iyi ancak rakipleri karşısında oldukça zorlanan F2003-GA ile Ferrari, 2002’ nin ardından 2003’ te hedefe çok daha zor vardı. Motor gücü olarak BMW ile benzer güçlerde olduğu düşünülen Ferrari’ nin sezon başından beri en büyük sıkıntısı şasideydi. Nitekim Ferrari ekibi de şaside ufak bir dengesizlik olduğunu kabul ediyordu. Aslında ufak dendiğine bakmayın limitlerde yarışılan F1 için bu önemli bir problem ve konuyla ilgili açıklama yapan Ferrari yarış mühendisi Ignazio Lunetta’ ya göre Ferrari pilotları pistin yavaş geçilen yada kıvrımlı bölümlerinde otomobili kontrol etmekte sezon boyunca çok zorlandı. Nitekim rakamlar yalan söylemez ! Geçen sezon 15 yarış kazanan Ferrari bu sezon ise ancak 8 yarış kazanabildi. Üstelik geçen sezon ki otomobil tüm pistlere uyum sağlayabilirken bu sezon ki F2003-GA özellikle yavaş pistlerde problemler yaşadı. Son hızının ~ 397 km (248 mil) olduğu söylenen F2003-GA’ nın probleminin ne olduğu net açıklanmıyor ancak sorunun süspansiyon geometrisi, elektronik aksam ve/veya lastik kaynaklı olduğu sanılıyor.


       Ferrari’ nin teknik patronu Ross Brawn’ a göre F1’ de başarının 1/3’ ü otomobile, 1/3’ ü lastiğe ve 1/3’ ü de pilota bağlı. Bu sezon piste çıkardıkları F2003-GA’ nın selefine göre zorlanması Ferrari ekibine soğuk terler döktürdü. Ekip, 2003 şampiyonluklarını özellikle İtalya Monza GP’ si öncesi hazırlıklarında; 5 pilot ile çok kapsamlı bir test ve araştırma yapmasına borçlu. Nitekim Monza yarışı, şampiyona için adeta bir dönüm noktası oldu ve Ferrari içine girdiği krizi çabuk aşarak liderliğini pekiştirdi.
       Ferrari ekibi dayanıklılık konusunda % 86 oranında pistte kalma ve yarış tamamlama konusunda ise % 81 oranı ile her iki klasmanda da Williams’ ın arkasında 2. sırada kalmasına rağmen bitirebildiği tüm yarışlarda puan alarak bu konuda tek ve en başarılı ekip oldu. Ferrari pilotları sezon boyunca toplam 8 yarış kazanırken aynı zamanda 8 pole pozisyonu kazanıyor ve 8 yarışın da en hızlı tur derecesine imza atıyorlardı.
       Pilotlar açısından ise durumu değerlendirirsek; Schumi yine istikrarlı bir sezon geçirdi. Sezon başında yeni sıralama turları formatı, yakıt stratejileri, yeni puantaj sistemi ve lastik rekabetinin yol açtığı bilinmezler Ferrari ekibi ve pilotlarını hayli zorlasa da daha sonra üzerlerinde oluşan inanılmaz baskıya karşı koyarak istenen hedeflere ulaştılar. Şayet eski puan sistemi uygulansaydı, Schumi ile Raikkonen arasındaki puan farkı şimdiki gibi 2 değil 10 puan olacak ve şampiyonluk düğümü son yarışa kalmadan belki daha evvel çözülecekti. Schumi’ nin 2003 sezonu sonundaki en büyük başarısı ise hiç kuşkusuz 6. kez Dünya şampiyonu olarak kırılması güç bir başarıya imza atmasıydı.
       Barrichello ise sezon bitiminde geçen sezondan daha istikrarlı ve başarılı olduğunu düşünüyordu. Özellikle Silverstone’ da kariyerinin en büyük yarışlarından birini koşarak birinci sırada gelmesi hem kendisi ve hem de Ferrari açısından önemliydi. Barrichello, keza son yarış Suzuka’ da da birinci gelerek Ferrari’ yi ve Schumi’ yi şampiyonluk yarışında rahatlatıyordu. Schumi’ ye göre daha az pistte kalma başarısı gösteren Barrichello (tablo 3’ de Schumi’ nin pistte kalma oranı % 97’ ye karşın Barrichello’ nun pistte kalma oranı % 75) Ferrari’ nin iyi pilota iyi otomobil mantığının kurbanı mı oluyordu acaba ? bilinmez ama 2. pilot olarak üzerine düşen görevi yaparak sezonu başarıyla tamamlıyordu.
       Bu sezon gerçekten zorlu geçen bir mücadele sonrası Ferrari umduğunun ötesinde güçlü rakiplerle mücadele etti. Ancak her şeye rağmen amacına ulaştı ve yine kırılamayacak rekorlara imza attı. 2002 sezonuna göre 2003 sezonunda sahip oldukları otomobil özellikle high downforce (yüksek yere basma gücü) gerektiren pistlerde çok zorlandı. Bu nedenle Ferrari’ nin 2003 otomobili “low downforce” yani düşük yere basma güçlü bir otomobil olarak nitelendirildi ve Monza’ da Schumi ile ulaşılan 362.5 km hız ise sezon içinde tüm pistlerde ulaşılan en yüksek hız olarak rekorlar kitabına geçti.
       2004 sezonunda Ferrari’ yi çok daha büyük zorluklar bekliyor. Gerek Williams, gerek McLaren ve gerekse Renault’ nun ciddi bir performans yakalaması buna mukabil Ferrari’ nin 2002’ deki şovundan sonra 2003’ te zorlanması 2004 için hiç de olumlu sinyaller değil. F1 Dünyasında zirvede kalmak çok zor bir iş. Bu nedenle Ferrari’ nin 2004’ de; şasi, lastik ve motor üçgeninde önemli aşama kaydetmesi lazım ki iddiasını korusun. Aksi takdirde bu sezon yalpalayan Ferrari gelecek sezonda ağır yenilgilerle tanışabilir.
       Williams: Sezona beklenenin aksine durgun başlayan Williams ekibi beklenen patlamayı ancak Monaco’ dan sonra yaparak atağa geçti. Kullanılan Michelin lastikleri, BMW motoru ve daha dengeli şasisiyle 2003’ ün en iyi paketine sahip otomobili çoğu otoritenin görüşüne göre Williams’ dı. Ancak gerek kritik pilotaj hataları ve gerekse olmadık anlardaki ekip hataları sonucu Williams, 2003 sezonunda en az bir şampiyonluğu elden kaçırdı ki mesela markalar şampiyonluğu alınabilirdi.


       Ralf ve Montoya arasında süre giden mücadelede ise 2003 sezonu Montoya’ nın bir adım öne geçmesi ile tamamlandı. Geçen sezona göre Williams’ ın daha dayanıklı bir otomobil üretmesi her iki pilotu açısından da büyük şanstı. Üstelik güçlü BMW motoruna ilaveten şasiye iyi uyum gösteren Michelin lastikleriyle Williams çoğu otorite için şampiyonluk adayıydı. Buna karşın Williams ekibi amaçlarına ulaşmakta zorlandı. Kritik Monza yarışındaki sıralama turlarında Ascari virajında hata yapan Montoya’ nın önce pole pozisyonunu kaybederek yarışı 2. sırada bitirmesi akabinde koşulan Indianapolis’ de ise gereksiz zorlama ile Barrichello’ ya çarpması, Montoya için pilotlar şampiyonluğunun kaybedilmesinde önemli bir dönüm noktasıydı.
       Aşağıdaki tablo 5’ den de görüleceği gibi Montoya ile Ralf mücadelesine bakarsak her ikisinin de aldıkları birinciliklerde 2-2 berabere olduğu görülüyor. Ancak Ralf’ in Monza’ da sağlık problemi nedeniyle yarışmadığını da hatırlatalım. Pole mücadelesinde Ralf 3-1 öndeyken en hızlı tur savaşında ise Montoya 3-1 öndeydi. Demek ki tek turluk pole pozisyonlarında Ralf daha becerikliyken yarış içinde de Montoya daha hızlı gibi görünüyor.
       Williams ekibinin en büyük handikapı ise pilotlarının ıslak zeminde rekabet zayıflığı, beklenmedik anlardaki kronik hataları (özellikle Montoya’ nın spinleri) ve Williams’ ın pit stop sırasındaki planlama eksiklikleri 2003’ ün ardındaki puan kaybettirici sorunları oluşturdu.
       2003 sezonunda genel olarak iyi bir kıvama geldiği görülen Williams ekibi hiç kuşkusuz 2004’ ün de en büyük şampiyonluk adayı olacak. BMW motorunun gücüne güvenen ekip 2003 sezonu boyunca şaside de önemli adımlar attı. Michelin lastiklerinin de performansına bakarak Williams’ ın 2004’ e çok daha hızlı gireceğini düşünmek hiç de yanlış olmaz. Williams ekibi test pilotu olarak 2004 sezonunda da yine İspanyol Marc Gene ile devam edecek.
       Bu arada yeri gelmişken şunu da belirtmek gerekir ki; 2004 sezonunda uygulanacak yeni kural gereği, bir yarış haftası boyunca her pilotun tek motor ile yarışacak olması motorların daha dayanıklı olmasını gerektiriyor. Bu yüzden yeni tasarımlarla yenilenen motorlar gözden geçirilerek kimi parçaları değiştirildi ancak buna mukabil motor biraz daha ağırlaştı. Değişikliklerin aynı zamanda motor gücünde de bir kayıp anlamına geleceği belirtiliyor. BMW tarafından yapılan açıklamada bu kaybın % 10’ dan daha az olacağı söyleniyor. Net rakam açıklanmasa da örnek aldığımız ~ 920 beygir gücündeki BMW motorunda olası bir % 5’ lik güç kaybı kabaca 46 beygir eder ki buna paralel olarak aynı zamanda otomobillerin pistte daha yavaş tur atacakları anlamına da gelecektir. Ekstra bir ağırlığın otomobilin süratinde yaratacağı dezavantaj da hesaplanırsa eski tur derecelerini bir süre görmemiz mümkün olmayabilir. BMW, 2004 sezonunda P84 kodlu motoruyla bir yarış haftası boyunca 800 km’ yi sorunsuz bitirmeyi hedefliyor.
       McLaren: McLaren ekibi 2003 sezonuna iyi başladı ancak bu başlangıcın devamını aynı şekilde getiremedi ve rekabette geride kaldı. Bir türlü yeni tasarım otomobilin piste indirilememesi nedeniyle tek başına rakiplerine direnmeye çalışan Raikkonen’ e karşın Coulthard’ ın da sezonun ilerleyen bölümlerindeki belirgin performans düşümü McLaren ekibini Ferrari ve Williams karşısında zayıf düşürdü. Ekip her ne kadar 2002 sezonunda yarıştıkları otomobile yeni tasarım otomobilin özelliklerini katmaya çalışsa da ortaya çıkan melez otomobil hiç bir zaman ciddi bir performans gösteremedi.
       Ancak McLaren’ ın 2003’ teki en büyük kazancı hiç kuşkusuz Kimi Raikkonen oldu. Raikkonen’ in usta pilot Coulhard karşısındaki üstün performansı ve şampiyonadaki son yarışa kadar süren azimli mücadelesi McLaren ekibini gelecek sezon (larda) şampiyonluk yaşamak konusunda hayli ümitlendiriyor.
       McLaren için sezonu değerlendirecek olursak yeni otomobil konusu bir türlü piste indirilememesi sebebiyle hayli bıktırıcı olsa da 2003’ ün 2002’ ye göre McLaren için gerçek anlamda daha tatmin edici bir sezon olduğu söylenebilir. Zira 2002 sezonunu hatırlarsak McLaren ciddi problemler içerisindeydi. Bu dönemde Ferrari ve Williams’ a karşı rekabette oldukça zayıf kalan McLaren ekibi 2003 sezonunda ise bir toparlanma süreci yaşadı. Şayet biraz şanslı olabilselerdi Raikkonen ile Dünya şampiyonu olmaları işten bile değildi.
       Suzuka yarışının ertesi sabahı otel lobisinde karşılaştığı Schumi’ ye “sen benim idolümdün ama tavırlarından hoşlanmıyorum” dediği söylenen Raikkonen - Schumi ikilisi meydana gelen tartışmanın tansiyonu artınca gözden uzak bir köşeye geçerek diyaloglarına devam ettiler. Daha sonra Raikkonen’ i sakinleştiren Schumi, genç pilotun üstündeki stresi almış olmalıydı. Soğukkanlılığıyla bilinen Raikkonen’ in bu mizacını gerek pistte ve gerekse pist dışında koruması kendisi ve ekibi için daha sağlıklı olacak. Aksi takdirde bu şekilde medyaya lüzumsuz malzeme olmak genç pilota fayda sağlamayacak.


       2004 sezonunda McLaren’ ın 2003’ den daha iyi bir performans göstereceğine hiç şüphe yok. Bir türlü piste indirilemeyen hayalet otomobil MP4-18 modeli, 2004’ de yerini daha gelişmiş bir model olan MP4-19’ a bırakacak. Aslında MP4-18 modeli bir anlamda MP4-19’ un atası olacak. McLaren tasarımcılarının 2004 otomobili üzerinde daha çok çalışacaklarını gözönüne alırsak ekip tarihinin en hızlı otomobilini piste indirmeye hazırlanıyor. Motor tedarikçileri Mercedes’ in bu yeni otomobil için şimdiki rakamlarla 920 ila 930 beygir (sezon içinde bu rakam daha da artacaktır) gücünde bir motor hazırladığı da söyleniyor. Eğer yine FIA’ nın çarpışma testlerine takılmaz ve sezon boyunca dayanıklılık problemleri yaşamazlarsa McLaren’ ın zirve savaşında ciddi bir tehlike olacağını mutlaka söylemek gerek. Ekibi tek düşündüren ise pilotları arasındaki performans farkı ? 2004 sezonunda Coulthard’ ın mutlaka kendini toparlaması gerek. Şayet Coulthard, Raikkonen’ in hızına ayak uydurmazsa McLaren ekip olarak hedeflerini yakalamakta zorlanacaktır.
       Bugünlerde McLaren cephesinde 2004 sezonu için sürpriz bir isim gündeme geldi. Jacques Villeneuve ! McLaren’ ın Villeneuve’ e 2004 sezonu için test pilotluğu önerdiği açıklandı. Şayet Villeneuve bu teklifi kabul eder ve başarılı olursa 2005 sezonunda beklenenin aksine Montoya değil Villeneuve, Raikkonen’ in ekip arkadaşı olabilir ! Hatta Villeneuve 2004 için rezerv pilot bile olabilir. Nasıl mı ? Şayet Coulthard bir kaç yarış Raikkonen’ den çok geride kalırsa sözleşmesi feshedilip Villeneuve’ e yol açılabilir…
       
       Renault:
Bu sezonun sürpriz ekibi hiç kuşkusuz Renault’ ydu. Özellikle Budapeşte’ de elde edilen zafer çok sansasyon yarattı. 2003 sezonunun en iyi şasisine sahip olduğu dile getirilen Renault ekibinin en büyük handikapı motor konusuydu. Zirvedekilerden sezon başında yaklaşık 100 beygir ve sezon sonuna doğru 50 beygir zayıf olduğu düşünülen Renault motoru zayıflığıyla ekibin daha çok podyum görme başarısını engelledi. Ancak yere yakın ağırlık merkezi konumuyla da otomobilin diğer rakiplerine göre daha dengeli olmasına katkı sağladı.
       2003 sezonunda genç Alonso ile Renault hem beklentilerini hem de hedeflerini büyüttü. Alonso’ nun pilotajı sezon içinde oldukça olgunlaştı. Doğal pilotaj yeteneği ile şimdiden geleceğin şampiyonu diye anılan Alonso’ nun da işi bir hayli zorlaştı. Çünkü genç pilotun üstündeki beklentiler ve umutlar arttı. Şayet yeteneğini iyi değerlendirebilirse Alonso, şampiyonada zirve savaşına mutlaka renk katacaktır. Bu yüzden F1 severler 2004’ de Alonso’ yu özellikle takip etmeliler. Sürpriz bir şampiyon görebiliriz !


       Bu sezon gösterdiği büyük başarıya rağmen ekip kararlarından da hayli etkilenen ve şikayet eden Alonso’ ya nazaran ekip arkadaşı İtalyan Trulli daha sakin ve gösterişsiz bir sezon geçirdi. Alonso’ nun % 88’ lik pistte kalma oranına karşın Trulli, % 79 oranı ile pistte daha az kaldı. Buna karşın Trulli zaman zaman başarılı sonuçlar alabileceğini de gösterdi. Özellikle sezonun son iki yarışında kendisini ön plana çıkaran Trulli, Alonso’ nun gölgesinde kalmamak için 2004’ de daha çok çalışacak. Bu rekabet ise Renault için artı bir kazanç demek. Ekip içinde iyi anlaştıkları söylenen Trulli ve Alonso ikilisi, Renault’ nun güvenini boşa çıkarmamak için mücadele edecek.
       Renault, sessiz ve derinden geliyor ama sağlam adımlarla geliyor. 2004 sezonunda Renault ekibi umulmadık başarılar yakalayabilir. Bunun sinyallerini 2003’ teki yarışlarda gördük. Ekibin en zayıf yönü olan motor gücü konusu yeni tasarım ile hallolursa Renault sadece yavaş pistlerde değil hızlı ve tüm pistlerde iddialı hale gelecektir. Bu sezon gelinen noktaya bakılırsa 2004 sezonunda Renault zirveyi harmanlayabilir. Aslında F1 severler için işin güzel yanı rekabete katılan ekiplerin sayısının artması oldu. Böylece gelecek sezon her yarışta farklı bir tablo görmemiz mümkün olacak.
       
       BAR:
Bu sezonun en çok konuşulan ekibi hiç kuşkusuz BAR’ dı. Ancak BAR’ ın bu kadar konuşulması başarısından çok pilotlarından kaynaklanıyordu. Önce sezon başında yaşanan Button ile Villeneueve’ in laf sataşmaları daha sonra dinerken bu kez gündem yerini Villeneuve’ ün kontratının geleceğine bıraktı. Bu sezon ekipte ilk kez yarışmasına rağmen başarılı olan 24 yaşındaki Button bir anlamda Villeneuve’ ün de kuyusunu kazıyordu. Geçirdiği başarılı sezon sonrası Villeneuve’ ün ayrılmasına da olumsuz etki eden Button’ a önümüzdeki sezon BAR’ ın lideri olma görevi verildi. Bir başka deyişle BAR, Button’ dan patlama bekliyor.
       Villeneueve için ise ” en kötü sezonlarından birini geçirdi ” desek yanlış olmaz. Button’ ın % 83 oranında pistte kalmasına karşın ancak % 69 ile pistte kalabilmesi Button’ ın şampiyonada topladığı 17 puana karşılık sadece 6 puanda kalması bir anlamda usta pilotun da hazin sonunu hazırladı. Tabi kazandığı yüksek ücreti de tüm bu olumsuzluklara ilave etmek gerek !
       Sezonun son yarışında ekibe ” merhaba ” diyen Japon Sato ise gözü kara bir pilot olarak tanınırken eski ekibi Jordan’ da ise hasara uğrattığı otomobillerin ağır faturasıyla hatırlanıyor. Jordan’ ın patronu Eddie Jordan, Sato’ ya Honda hatırına mı katlandı ? bilinmez ama oluşan hasar masrafını motor faturasından düşmüş de olabilir ! 2003 sezonunda BAR’ da test pilotluğu yaparak tecrübe kazanan ve otomobile daha iyi alışan genç Sato ise 2004 sezonunda akıllı yarışmayı öğrenirse en az Button kadar başarılı olabilecek bir pilot.
       Tablo 1’ de görüleceği üzere BAR ekibi yarış bitirme konusunda % 58 ile Jordan’ dan sonraki en sorunlu ekip oldu. Honda ile Jordan’ ın 2002 sezonu sonunda yollarının ayrılmasından sonra Honda için 2003 sezonunda tek motor tedarik ettiği ekibin BAR olmasının anlamı her iki taraf için de mevcut işbirliğinin geleceği açısından önemliydi. Çünkü Honda başarılı olmak konusunda büyük gayret gösteriyor ancak dayanıklılık sorunlarını aşamadığı için istediği başarıyı yakalayamıyordu. Sezonun son yarışı Suzuka’ da, markalar şampiyonluğunda kazanılan Dünya 5.’ liği ünvanı BAR - Honda ikilisine büyük moral verdi. BAR - Honda ekürisi 2004’ te daha büyük başarılara imza atmak istiyor. Bu hedef ne kadar gerçekçi onu zaman gösterecek ama en azından 2004’ te bu sezon Renault’ nun yaptıklarına benzer başarılar ortaya koyabilirler.
       


       Sauber: Sezonun hayal kırıklığı yaratan ekiplerinden biri ise kuşkusuz İsviçre ekibi Sauber oldu. Özellikle pilotları deneyimli Frentzen’ in yaşadığı problemler nedeniyle (% 63 oranında pistte kalmasıyla) yarışan pilotlar içinde en fazla dayanıklılık problemi yaşayan pilot olması Sauber’ in daha üst sıralara çıkmasını engelledi. Alman Heidfield ise bu sezon çok durgundu ve neredeyse vatandaşı Frentzen’ in gölgesinde kaldı. Üstelik Frentzen’ in daha çok sorun yaşamasına rağmen puan cetvelinde 13’ e 6 ile Heidfield’ in üstünde yer alması da Heidfield’ in ne denli başarısız kaldığını bir anlamda doğruluyordu.
       Aslında ekip sondan bir önceki ve 15. yarış olan Indianapolis’ e kadar görünürde hiç yoktu. Ancak Frentzen’ in Indy podyumunda sürpriz biçimde 3. olarak yer alması ve Heidfield’ in getirdiği artı puanlar ile Sauber bir anda markalar şampiyonluğunda 5. sıraya çıktı ve yarışta iddialı duruma geçti. Düğüm yarışı Suzuka’ da ise Sauber eline geçen altın fırsatı kaçırdı ve BAR’ ın atağına karşılık veremeyince klasman 6.’ lığına razı oldu.
       Suzuka yarışı sonrası gerek Frentzen ve gerekse Heidfield, Sauber’ e böylece veda ettiler. Her iki pilotun da kariyerine nasıl devam edeceği henüz belli değil. Heidfield’ in büyük olasılıkla Jordan’ a gitmesi söz konusu. Aynı seçenek Frentzen için de söyleniyor. Bunun dışında Frentzen’ in Alman binek otomobiller şampiyonasında veya ABD’ deki IRL (Indy Racing League)’ de yarışacağı da söyleniyor. Tabi kabul ederlerse her iki pilot için teklif gelecek bir F1 ekibinde test pilotluğu da alternatif olabilir.
       Sauber’ in 2004 sezonunda Ferrari’ den daha fazla destek alarak yarışması söz konusu. Henüz bu desteğin içeriği bilinmiyor ama oldukça kapsamlı bir işbirliğinden söz ediliyor. Yeni pilotları Fisichella ve Massa ile Sauber görünürde iyi pilotlara sahip. Fisichella’ nın adı F1’ in en yetenekli pilotları arasında sıkça geçiyor. Dile getirilen bir senaryoya göre Fisichella, Sauber’ de Ferrari teknolojisi ve altyapısı ile tanışıp 2005’ de ise Ferrari’ ye yarışmak için geçecek. Massa’ da, Ferrari’ de geçirdiği 2003 sezonunda yaptığı test pilotluğuyla çok şey öğrendi ve kendisini teknik detaylar konusunda geliştirerek tekrar eski yuvasına döndü. Massa’ nın Ferrari himayesinde ve kontrolünde olduğu söyleniyor. 2004 sezonunda başarılı olursa 2005 için Ferrari yarış pilotluğuna aday olacağı dedikoduları mevcut. Dolayısıyla bu ikiliyle değişime giden Sauber’ in 2004’ de silkelenmesini bekliyoruz. Sauber’ in canlanması en azından orta sıralara hareket ve canlılık getirecektir.
       
       Jaguar: Mark Webber ve Pizzonia ikilisi ile sezona başlayan Jaguar’ da Webber gösterdiği performans ile göz kamaştırdı. Ekibin tüm handikaplarına rağmen Webber eldeki malzemeyle en iyisini yaptı denilebilir. Deyim yerindeyse ekibini sırtlayan Webber, Jaguar’ ın kazandığı 18 puanın 17’ sini tek başına topladı. Avustralya’ lı pilot Webber Jaguar’ ın 2004 sezonu için de en büyük kozu olacak.
       Sezon başında özellikle Williams’ da üstlendiği test pilotluğu rolünden tanıdığımız Brezilya’ lı Pizzonia, aslında daha iyi bir pilot olmasına rağmen Webber gibi çok iyi bir pilotla yarışmasının dezavantajını yaşadı ve bir türlü beklenen başarıyı gösteremedi. Yerine gelen Wilson’ ın da gerek yaşadığı arızalar ve gerekse pilotaj olarak Pizzonia’ dan çok da farklı olmaması Jaguar’ ın neredeyse tüm sezon sadece Mark Webber’ e endeksli yarışmasını sağladı. Wilson’ ın ise Pizzonia’ dan farkı ve tek pozitif yanı ekibe kazandırdığı 1 puan oldu.


       Jaguar’ ın dayanıklılık sorunlarında listenin zirvesine oynadığı aşağıdaki tablo 1 ve tablo 2’ den net olarak görülmekte. Böyle bir tabloyla, 5.’ lik mücadelesi verebilmesi bile mucize olan ekibin durumu aynı BAR’ a benziyor. Jaguar’ ın arkasındaki asıl destek Ford’ dan gelmesine rağmen ekibin 2003 sezonunda da çok başarılı olamaması asıl sorunun Jaguar ile ipleri kesilen motor sporları direktörü Niki Lauda kaynaklı olmadığını gösteriyor. Sadece teknik anlamda değil gelişimi ve rekabeti sağlayacak finansal konularda da alınması gereken çok yol var Jaguar için.
       Jaguar’ da da Webber’ in 2004 sezonundaki ekip arkadaşı konusu henüz belirsizliğini koruyor. Wilson’ ın durumu ise belli değil ancak ekipte kalmasına pek şans tanınmıyor. Jaguar’ a gelmek için çok adı geçen pilot var ama paralı pilot yani bir başka deyişle sponsor getirecek pilotun Jaguar’ da koltuk bulması daha olası bir seçenek gibi duruyor.
       Tüm ekipler hedef büyütürken Ford desteğindeki Jaguar’ ın hala paralı pilot düşünmesi ilginç ve düşündürücü bir durum. Halbuki Ford’ un ralli sporuna yaptığı katkı gözönüne alınırsa F1; popülaritesi, prestiji ve getirisi çok daha fazla olan bir spor ancak ne hikmetse Ford’ un bakış açısı bunu doğrulamıyor. 2004 sezonunda diğer ekipler ciddi hazırlık planlarken Ford destekli Jaguar’ ın bu konudaki sessizliği şüphe uyandırıyor. Ford himayesindeki ekibin çok daha güçlü bir atılım ile 2004’ e girmesi gerek ki başarı yakalansın. Aksi takdirde Jaguar, 2004 sezonunda gerek Toyota ve gerekse Jordan’ ın bile gerisine düşebilir.
       Bu arada son haberlere göre Avusturyalı pilot Alexander Wurz’ un adı Jaguar ile daha kuvvetli anılmaya başladı. Wurz, 2002 ve 2003 sezonlarını McLaren’ da test pilotu olarak geçirdi. Wurz’ u enerji içeceği firması Red Bull destekliyor. Red Bull’ un Wurz’ un Jaguar’ da yarışması ve genç Christian Klien’ ın da test ve de rezerv yarış pilotu olması karşılığında Jaguar’ a 15 milyon $ ödeyebileceği konuşuluyor.
       
       Toyota: 2003 sezonunda henüz 2. yılını koşan Toyota’ lar geleceğe dönük umut ışığı saçtı. Bu sezon ki pilotları Da Matta ve Panis ikilisi, 2002 sezonunda yarışan Salo ve McNish’ e göre biraz daha iyi durumdaydı. Ancak Toyota’ daki asıl gelişim hiç kuşkusuz motor konusunda oldu. Şu an Ferrari, BMW ve Mercedes motorlarından sonra en güçlü F1 motoru Toyota’ ya ait gibi duruyor. Toyota bu konuda BAR’ ın motor tedarikçisi Honda’ yı bile yakalamış durumda. Üstelik dayanıklılık konusunda da bir adım öndeler.
       Pilotlarda ise % 88’ e karşın % 68 oranında pistte kalan Da Matta’ nın Panis’ in hayli önünde yer alması ilginç bir istatistikti. Üstelik toplanan puanlarda da Da Matta, Panis’ e göre klasmanda 10’ a 6 öndeydi. Ancak Toyota ekibi 37 yaşındaki Panis ve 30 yaşındaki Da Matta ile F1’ in yaş ortalaması en yüksek ve en yaşlı ekibini oluşturuyor. Toyota’ nın 2004 sezonunu bu kadroyla geçirdikten sonra 2005’ te mutlaka gençleşme operasyonuna gitmesi gerekiyor. 38 yaşına girecek olan Fransız Panis için 2004 sezonu muhtemelen F1 kariyerindeki son sezonu olacaktır. Daha evvel Toyota için halen Williams’ da yarışan ve kontratının yenilenmesi gündemde olan Ralf Schumacher’ in adı da geçmişti. Ralf’ in menajeri Willi Webber, (ekibiyle mukavelesi 2004 sezonu sonunda dolan) Ralf’ in 2004’ de bir kaç yarış kazanması halinde tekliflerin daha da artacağını düşünüyor. Toyota’ da doğal olarak bu seçeneklerden biri olabilir. Ekibin merkezinin Almanya Cologne’ da çalışmalarına devam etmesi Alman bir pilotla yarışmayı Toyota için avantajlı kılabilir. Tabi F1’ de her an her şey çabucak değişebilir. Bu yüzden 2005 sezonuna kadar karar vermek için daha çok zaman var.
       F1’ in bu genç ekibi (yaşlı pilotlarıyla) 2003’ ü de tecrübe kazanmakla geçirdi ancak sezon sonunda Renault’ dan transfer ettikleri Renault ekibinin teknik patronu Mike Gascoyne ile 2004 sezonunda çok farklı bir Toyota izlemeye hazır olalım. Üstelik Toyota’ nın F1’ in en yüksek bütçeli ekibi olmaya hazırlandığı da söyleniyor. Yaklaşık 300 milyon Euro ile ! Bu da ekibin sıkı ve sağlam şekilde F1’ e hazırlandığını doğruluyor. Gerçi parayla her şey sağlanmıyor ama iyi kullanabilirseniz para çok önemli bir silah ve F1’ in ne kadar masraflı bir spor olduğunu da unutmamak gerek. Toyota ekibinin 2004 hedefi en azından podyuma çıkabilmek olacak. Bu sezon ucundan yaklaştıkları 5.’ lik yarışında önümüzdeki sezon daha güçlü mücadele verecekler.


       Toyota için geçtiğimiz hafta şok bir gelişme yaşandı. Ekip teknoloji casusluğu ile suçlanarak Almanya’ daki merkezine baskın yapıldı. Toyota’ nın Ferrari’ de daha evvel çalışan bir İtalya mühendisten aldığı bilgilerle Ferrari’ nin 2002 modeli otomobilini kopya ettiği ve bu yüzden de Ferrari’ nin suçlamasına maruz kaldığı söyleniyor. Bu gelişme ile F1’ de lastik skandalından daha ciddi bir sorun yaşanabilir. Avrupa basınında ” Toyota motorlu Ferrari ” olarak anılan bu sezonki Toyota’ lar şaibe altında kaldı ?
       
       Jordan: Sezonun en kötü grafik çizen ve hayal kırıklığı yaratan ekiplerinden biri de Jordan’ dı. Jordan için sezon içindeki en ciddi ve en önemli başarı hiç kuşkusuz Brezilya’ da Fisichella ile gelen sürpriz birincilikti. Ancak bunun dışında kayda değer bir başarı gösteremeyen ekip bu sezon ilk kez yarıştığı Ford Cosworth motorlarının da sık sık sorun yaşamasının sıkıntısını çekti. Honda ile yaşadığı benzer sorunlardan sonra Ford ile kurtuluş arayan Jordan deyim yerindeyse yağmurdan kaçıp doluya tutuldu ?
       Bir yandan da ciddi finansal sorunlar yaşayan Jordan, otomobil üzerinde fazla bir geliştirme yapamadan 2003’ te daha çok günü geçirmek havasında yarışınca usta Fisichella ve çaylak pilot Firman’ da bu duruma ayak uydurmak zorunda kaldı. Tur tamamlama konusunda her iki pilotun da tablo 3’ ün alt sıralarında yer alması ( Fisichella % 74 ve Firman % 71 ile) ekibin dramatik durumunu daha iyi açıklıyor.
       Jordan ekibinin bu sezon gösterdiği performans düşümü ve yaşadığı finansal sıkıntıların yanı sıra Vodafone ile yaşanan sponsorluk krizi de ekibi pist dışında bir hayli yıprattı. Sezonun sonunda imzalanan yeni ortaklık anlaşması ve İrlanda’ dan gelecek taze para girişi ile Jordan biraz olsun rahatlayacak. Ancak F1’ de zaman daima kısa ve yeni sezona hazırlık yapmak için çok da uzun süre yok. Sezon hazırlıklarına gecikmeden ve bir an önce başlamak gerekiyor. Zira bir çok ekip 2004 tasarımlarını piste indirmeye hazır hale getirdi bile ve test yasağının kalkmasını bekliyor.
       Jordan’ ın ise gerek yeni tasarım ve gerekse motor tedarikçisi konusundaki belirsizliklerine ilaveten pilot konusundaki durumunun da netleşmemesi Jordan ekibini, F1’ in en çok bilinmeyenli denklemine çevirdi. Pilot konusunda Jordan’ ın da aynı Jaguar gibi paralı pilot yarıştırma niyeti var. Çünkü ekibin parasal sorunları tam çözülemedi. Motor konusunda ise yıllık 10 milyon $’ lık bir motor anlaşması yapmak isteyen Jordan daha evvel buna yanaşacağı sinyalleri veren Mercedes’ in konuya sıcaklığını kaybetmesinden dolayı kaygılı ve 3 senelik anlaşması bulunan Ford ile halen pazarlıklarını devam ettiriyor. Ford ise Eddie Jordan’ ın talep ettiği fiyat indirimine sıcak yaklaşmazken karşı öneri getirerek isminin kullanılması karşılığında makul bir fiyat teklif edebileceğini belirtti. Ancak 2004 için 45 milyon $ bütçe ayırabilen Eddie Jordan’ da bu teklife sıcak bakmazken Jordan ekibinde işler karışık gibi görünüyor ! Diğer taraftan 2003 sezonunda yaşanan motor arızalarının çokluğu da Jordan’ ı düşündürüyor. Çünkü F1’ de aynı diğer motor sporlarında olduğu gibi “şayet yarış biteremezsen puan alamazsın !” mantığı geçerli.
       2004 için Jordan’ ın ne yapacağını ve başaracağını söylemek çok zor. Ekibin sahibi Eddie Jordan’ ın iddiasına bakılırsa Jordan, 2004 sezonunda Sauber’ in önünde yer alacak ancak bunu doğrulayacak kuvvetli bir adım ise atılmış değil. Zaten bu konuşmanın nedeni de ekipten ayrılan Fisichella’ nın Sauber’ e gidişinin hazmedilememesi. Eddie Jordan, Sauber’ i küçümserken Fisichella’ nın aslında çok daha iyi bir ekipte yarışabilecek bir pilot olduğunu söylüyor ama malesef havada kalan laflar ile başarı gelmiyor ?
       Sauber konusunda ise Jordan’ ın hesaba katmadığı bir şey var. O da Ferrari’ nin Sauber’ e yüklü desteği. Artık F1’ de şartlar o kadar zorlaşmaya başladı ki şayet arkanıza bir fabrika desteği almazsanız başarı kazanmak hayli zor.


       
       Minardi: Minardi alışıldığı şekilde yarışmaktan ziyade sadece pistte görünerek F1 adına vitrin oluşturdu. Şaka bir yana her ne kadar Minardi en iddiasız ekip bile olsa F1’ e yeni adım atan pilotlar için bir nevi okul vazifesi görüyor. Örneğin bu sezon ki Minardi’ nin son mezunu da Justin Wilson oldu. F1 yarış kariyerine Minardi’ de başlayan çaylak pilot Wilson sezonun kalan son 5 yarışı öncesi Jaguar’ a transfer olarak Minardi adına gurur kaynağı olurken Budapeşte yarışı sonrası F1’ in en genç yarış kazanan pilotu ünvanını alan Renault pilotu Fernando Alonso ise yine bir dönem Minardi’ de yarışmıştı.
       Sezona deneyimli Verstappen ve çaylak Wilson ile başlayan Minardi’ de daha sonra Wilson’ ın Jaguar’ a transferini ve Danimarka’ lı genç pilot Kiesa’ nın gelişini izledi. Ancak dediğimiz gibi imkanları kısıtlı ve belli olan bir ekipte başarılı olmak hayli zor. Hollanda’ lı pilot Verstappen için F1’ in tarihe karışan ekibi Arrows’ dan sonra Minardi’ de yarışmak hafif gelirken F1 kariyerine Minardi’ de adım atan Danimarka’ lı Kiesa ise katıldığı 5 yarışta da damalı bayrağı görerek moral buldu.
       Minardi’ de 2003’ te finansal sıkıntı yaşayan ekiplerin başında geliyordu. Pilotlarından daha çok adını duyuran ekibin sahibi Paul Stoddart’ ı zaman zaman ilginç çıkışlarıyla ve renkli demeçleriyle izledik. F1’ in patronu Bernie Ecclestone bile bunlara kayıtsız kalamayarak Minardi’ ye ortak oldu ve bir anlamda Stoddart’ ın eleştirilerini kısmak istedi !
       Minardi’ nin de 2004 sezonundaki pilotları henüz netleşmedi. Kiesa’ nın kalması büyük olasılıkla gerçekleşecek bir seçenek gibi dururken ekiple arasında sezon sonuna doğru sorunlar oluşan ve daha iyi bir ekibe gitmek istediği bilinen Verstappen’ in durumu ise halen netleşmedi. Verstappen için sadece Jaguar veya Jordan’ ın koltukları boş duruyor. Yanında sponsor getirebilmesi sebebiyle Verstappen, her iki ekip için de cazip bir seçenek olabilir. Bu arada İtalyan Gianmaria Bruni’ nin 2004’ de Minardi’ lerden birini kullanabileceği konuşuluyor. Bu konuda bazı İtalyan firmalarının yaklaşık 5 milyon $ ile Bruni’ ye sponsor olacağı belirtiliyor.
       Minardi ile ilgili bir başka ilginç istatistik ise ekibin kimliğiyle ilgili. Bilindiği gibi Minardi, İtalyan asıllı bir ekip. Şu anki sahibi ise Avustralya’ lı. Motor tedarikçileri Ford, Amerikan (ve/veya İngiliz) kaynaklı. Lastikler, Japon Bridgestone’ dan. Pilotlar ise biri Hollanda’ lı diğeri Danimarka’ lı yani kısaca Minardi adeta birleşmiş milletlerin küçük bir F1 kombinasyonunu oluşturuyor !
       
2003 SEZONU İSTATİSTİKLERİNE GÖZ ATARSAK
       Aşağıdaki tablolarda 2003 sezonuna ait farklı parametreleri içeren değerlendirmeler ile ekip ve pilotların performansını göreceksiniz. Böylece başarı ve başarısızlıkları daha objektif analiz etme ve fikir sahibi olma imkanınız bulunacak.


       Tablo 1’ i incelersek; Her ekibin 2 pilotu ile katıldığı F1 liginde, 2003 sezonunun dayanıklılık klasmanında 32 yarışın 27’ sinde damalı bayrağı gören Williams ekibi en dayanıklı ve yarış bitiren otomobili üreten ekip olarak öne çıkıyor. Onu sırasıyla Ferrari ve McLaren izliyor.
       Puanla biten yarış sayısında ise bu kez Ferrari zirvede ve bitirebildiği 26 yarışta da puan alarak bu konuda % 100’ lük bir performans sergilemiş. Ferrari’ nin tüm yarışlara göre puan alabilme başarısı ise % 81 ve yine zirvedeler. Bu sıralamada ise McLaren ve Williams ekipleri ikinciliği birlikte paylaşıyor. Her iki ekibinde % 72’ lik bir başarısı söz konusu. Ancak McLaren ekibi bitirebildiği 24 yarışın 23’ ünde puan alırken Williams ise bitirebildiği 27 yarışın sadece 23’ ünde puan almış. Keza F1’ in bir diğer başarılı ismi Renault ekibi de bitirebildiği 22 yarışın 21’ in de podyum görerek aynı McLaren gibi % 96’ lık bir performans sergilemiş.
       2003 sezonunda en çok problem yaşayan ve yarış bitiremeyen ekip listesinde ise % 53 yarış bitirme oranı ile Jordan ilk sırada yer alıyor. Minardi ise 2003 sezonunu hiç puan alamadan bitirerek bir başka rekora imza atmış durumda. Böylece % 0 başarı ile bitirdiği tüm yarışların en başarısız ekibi. Bu konuda Minardi’ yi % 18 ile Jordan izliyor.


       * 2003 Dünya şampiyonası toplamda 1,018 tur olarak koşulmuştur. Şayet her ekibin iki otomobille yarıştığını gözönüne alırsak ekiplerin koştuğu toplam tur sayısı 2,036 eder.
       
       Tablo 2’ yi incelediğimizde; Dayanıklılık konusunda bir başka önemli parametreyi yani atılan tur sayısı durumunu görüyoruz. Bu konuda da tablo 1’ deki gibi yarış bitiren ekipler sıralamasında 1. olan Williams’ ı yine zirvede görüyoruz. Williams dayanıklılık mücadelesinde % 88 pistte kalma oranı ile ilk sıradayken onu % 86 ile Ferrari ve % 84 ile McLaren izliyor. Bu tablonun en zayıf ekipleri ise Ford’ un motor sağladığı Jordan ve Jaguar, % 73’ er pistte kalma oranı ile son sıraları paylaşıyorlar.


       * 2003 sezonunda BAR pilotu Jenson Button geçirdiği kaza sonucu Monaco GP’ sinde yarışmazken sağlık problemleri nedeniyle Jordan pilotu Firman 2 yarış, Williams BMW pilotu Ralf’ de 1 yarışta yarışamadı.
       * * 2003 Dünya şampiyonası toplamda 1,018 tur olarak koşulmuştur.
       Tablo 3’ ü incelediğimizde; Gene ve Sato’ nun birer GP’ lik serüvenini saymazsak 2003’ ün en istikrarlı pilotu hiç kuşkusuz Schumi. Katıldığı tüm yarışların toplam turunun % 97’ sini tamamlayarak bir başka başarıya imza atmış durumda. Onu sürpriz bir isim Minardi pilotu Kiesa izliyor. Şampiyonanın iddialı ismi ve 2003’ te Dünya 3. olan Montoya’ nın % 89 oranında pistte kalması ile geçen sezona göre daha istikrarlı olduğu gerçeği ortada. Dünya 2. olan Raikkonen’ in başarısızlığının nedeni ise belli ve % 84 oranında pistte kalması ile Raikkonen tur tamamlamakta Schumi ve Montoya’ ya göre arka sıralarda yer alıyor. Bu bir anlamda “yarış bitiremezsen puan alamazsın” mantığıyla olası şampiyonluk kaybının da nedenini açıklıyor.
       
       Frentzen, 2003’ ün tablodaki en şanssız ismi olarak görünüyor. % 63 oranında pistte kalması ile son sırada yer alan usta pilotun sezon boyunca mekanik arızalardan yana başı bir hayli dertteydi. Keza 5 yarışlık Jaguar serüvenindeki 3 yarışını mekanik arızalardan tamamlayamayan İngiliz Wilson, % 66 oranında pistte kalabilme başarısıyla Minardi’ deki şanssızlığını Jaguar’ da da devam ettirerek kötü talihini yine yenememişe benziyordu.


       Ferrari tüm kategorilerde ilk sırada yer alarak şeref listesine adını altın harflerle yazdırırken Ferrari’ yi sıralamada Williams ve McLaren izliyor. Jordan ise Minardi’ nin en zayıf ekip olarak yer almadığı listede tek GP zaferi kazanan 5. ve sürpriz ismi olarak göze çarpıyor.
       Şayet eski puan sistemi uygulansaydı; Ferrari sezonu 125 puanla ilk sırada bitirirken Williams 105 puanla 2., McLaren 100 puanla 3., Renault 51 puanla 4. ve sürpriz bir isim Jordan 10 puanla 5. olacaktı. Böylece Jordan ekibi tek yarış kazanmakla Dünya 5. olarak anılacaktı.


       Bu tablonun şeref listesinde Schumi yine ilk sırada yer alıyor. Sezonun en çok puan toplayan, en çok yarış kazanan, en çok pole elde eden ve en çok hızlı tur derecesine imza atan pilotu Schumi. 16 yarışlık sezonda sadece tek yarış kazanan ancak tam 7 kez 2. olan Raikkonen ise elde ettiği toplam puanı ile listenin 2. sırasında yer alıyor. İşin ilginç yanı ise 2003 sezonu şampiyonu Schumi, koşulan 16 yarış sonunda hiç 2. olmadı.
       Listede sürpriz bir isim ise özellikle dikkat çekiyor. O da Brezilya GP’ sinin sürpriz galibi Jordan pilotu Giancarlo Fisichella. Böylece aldığı bu galibiyet ile Fisichella’ nın topladığı 13 puanın 10 puanı Brezilya Interlagos’ dan geldi.
       Ayrıca ilk sezonlarında puan toplayan çaylak pilotlardan bahsetmeden de geçmeyelim. Da Matta 10 puanla 13. sıradayken Firman ve Wilson ise 1’ er puan topladılar. Sezonu puansız tamamlayan çaylak pilotlar ise Minardi ile 5 yarışa çıkan Kiesa, Jordan’ da 2 kez yarışan Baumgartner ve Jaguar’ da sezon bitimine 5 yarış kala gönderilen Pizzonia.
       Şayet eski puan sistemi uygulansaydı; Schumi sezonu 77 puanla ilk sırada bitirirken Raikkonen 67 puanla 2., Montoya 62. puanla 3., Barrichello 48 puanla 4. ve Ralf ise 41 puanla 5. olacaktı.


       * Ferrari, hem kendi ekibine hem de Sauber’ e motor sağlıyor.
       ** Ford ise Jaguar, Jordan ve Minardi’ ye motor sağlıyor.
       
       Şunu belirtmek gerekir ki son kolondaki dayanıklılık tablosu sadece motor arızalarından değil diğer mekanik hatalar ve pilotaj hatalarından da oluşan tur sayısını içerir. Dolayısıyla böyle bir tabloyla salt motor dayanıklılığını sorgulamak üretici firmaların emeğine saygısızlık olacağından böyle bir eleştiri yeterince doğru olmayacaktır.


       Şayet eski puan sistemi uygulansaydı; Ferrari sezonu 134 puanla ilk sırada bitirirken BMW 105 puanla 2., Mercedes 100 puanla 3., Renault 51 puanla 4. ve Ford 13 puanla 5. olacaktı.


       * 2003 sezonunda 16 yarış 1., 2, ve 3. ‘ lük olmak üzere toplam 48 podyum zaferi içermektedir.
       ** 2003 sezonu 16 yarış üzerinden toplam 624 puanlık bir klasman puanı içermektedir.
       
       2003 sezonu F1 lastik savaşı gerçekten piste damgasını vurdu.
       Michelin’ in özellikle kuru zemin ve sıcak havalardaki üstün performansı zirve savaşını renklendirdi. Diğer taraftan Bridgestone’ un da ıslak zeminlerdeki yağmur lastiği performansı rakipsizdi. Lastik savaşlarının 2004’ de daha şiddetleneceğinin sinyalleri ise her iki üretici tarafından şimdiden verilmeye başlandı bile !
       Şayet eski puan sistemi uygulansaydı; Toplam 416 puan üzerinden Michelin sezonu 263 puanla (% 63) bitirirken Bridgestone ise 153 puan (% 37) toplayacaktı.
       
2003 SEZONU LASTİK REKABETİNDEKİ DURUMA BAKARSAK
       Bridgestone: Bridgestone’ un 2003 karnesi görünüşte fena değil. 2003 sezonunda 9 zafer (% 56 başarı), 8 pole pozisyonu (% 50 başarı), 48 podyum (1., 2. ve 3.’ lük) zaferinden 18 adedini elde etme (% 37.5 başarı) ve toplam 624 şampiyonluk puanının 216’ sını (% 34.5 başarı) kazanırken sadece son iki klasmanda zayıf kaldığı görünen Bridgestone zorlu bir sezon geçirdi.
       Ekibin 2004’ teki yeni hedefi kuru zemin lastiklerinin daha iyi yolda tutunmasını ve performans göstermesini sağlamak olacak. Dayanıklılık konusunda pek sıkıntı yaşamayan Bridgestone kısaca performansa ağırlık verecek. Islak zemin ve yağmur lastiklerinde ise bu sezon devam eden üstünlük artık bir Bridgestone klasiği oldu. Gelecek sezonda da bu hakimiyetin pek kolay değişmesi beklenmiyor. Ama yine de Bridgestone’ un temkinli olması lazım. Rakibin ne yapacağı belli olmaz !
       Michelin’ in 2003 karnesi de hayli cesaret verici. 2003 sezonunda 7 zafer (% 41 başarı), 8 pole pozisyonu (% 50 başarı), 48 podyum (1., 2. ve 3.’ lük) zaferinden 30 adedini elde etme (% 62.5 başarı) ve toplam 624 şampiyonluk puanının 408’ ini (% 65.5 başarı) kazanan ekip bazı yönlerden rakibine göre çok daha başarılı. Bu sezon kimi otoritelerce en iyi lastiği ürettiği öne sürülen Michelin’ in özellikle kuru zemin şartlarındaki performans avantajı çok konuşuldu.
       Ekibin 2004 hedefi ise Bridgestone’ dan farklı olarak ıslak zeminde yağmur lastiklerinin performansını arttırmak üzerine yoğunlaşacak. BAR’ ın da sezon sonunda Michelin kullanıcısı olmak için başvurması Michelin ekibine güven ve gurur verirken lastik kullanıcıları sayısında ise ibre böylece Michelin kullanıcılarının lehine dönecek.
       
FIA LASTİK REKABETİNDE DİKKATLİ OLMALI
       Lastik savaşlarında rekabetin yanı sıra Michelin kullanıcılarının standart dışı boyutlardaki ön lastiklerle yarışması konusu da şampiyonayı bir hayli hareketlendirdi. Ferrari’ nin Monza öncesi FIA’ ya başvurusu ile başlayan süreç heyecan yaratsa da durum daha sonra sakinleşti ve Michelin’ in kendi kullanıcılarına istenilen nitelikte lastik teminiyle sorun çözümlendi. Ancak şayet Ferrari şampiyonlukları toplamasaydı ne olurdu sorusu ise geride hep şaibe bırakacak ?
       Diğer taraftan Williams F1 direktörü Patrick Head ise Monza’ da Ferrari’ nin farklı hamurda lastik kullandığı iddiasını sürdürüyor. Head’ e göre Ferrari, şikayet üzerine FIA’ ye incelenmek üzere birer numune sol ön ve sağ arka lastik verdi. Numune alınan lastikler pistin gereği sert hamurdan oluşurken tesadüfen örnek alınmayan ve denetlenmeyen sol arka ve de sağ ön lastiklerin yumuşak hamurdan oluştuğunu bunun da Monza pistinde ciddi bir avantaj teşkil ettiğini söyleyen Head, FIA’ nın yeterli denetim yapmadığı için durumu kabul etmekten başka çareleri olmadığını söyleyerek Ferrari’ yi alenen suçladı.
       Lastik savaşında FIA’ nın denetim boşluğuna bir çözüm getirmesi şart. Kurallar açık ve net değil. Bu yüzden 2004 sezonunda da benzer sorunlarla karşılaşılabilir. Kimi zaman her puanın altın değerinde olduğu bir mücadelede ekiplerin adilane yarışmasını sağlamak için kurallar eşit ve doğru uygulanmalı.
       
2003 SEZONUNDA TV İZLENME ORANLARINDA ARTIŞ YOK
       F1’ in izlenme oranlarını arttırmak için Bernie Ecclestone türlü aksiyonlar düşüne dursun 2003 sezonunun bereketli geçmesi bile Avupa’ daki izleyici oranlarında önemli bir artış sağlamadı. Tabi bu tablo F1 kurmaylarını ciddi şekilde düşündürüyor. F1’ in 2004 sezonunda Çin ve Bahreyn gibi yeni pistlerde koşulması ne oranda hareket getirecek henüz bilinmiyor. Ancak en azından 2003 sezonunda izleyici oranlarındaki azalma şimdilik durmuş durumda. Diğer taraftan yeni pistlerin katılımı ev sahibi ülkelerdeki ilgi ve izlenme oranlarını arttırabileceği için toplam izlenme oranlarında bir kıpırdanma olabilir.


       * Bilgiler Eurodata Worldwide TV’ nin açıkladığı izlenme raporlarından alınmıştır.
       
       Tabloyu incelediğimizde; F1 izlenme oranlarında pistlerde yaşanan heyecan ekran istatistiklerine aynı oranda yansımıyor. Fransa (%1.0~), İtalya (%0.1~) ve İngiltere’ de (%0.1~) önceki sezonlarda yaşanan düşüş dururken Finlandiya’ da (%2.7~) bir miktar kıpırdanma gözleniyor. Bunun bir başka nedeni ise vatandaşları Raikkonen’ in bu sezon gösterdiği performans olabilir. Almanya’ da Schumi’ nin 6. Dünya şampiyonluğu bile Almanları pek heyecanlandırmışa benzemiyor. İzlenme oranları %0.5 düşmüş durumda.
       Haftalık F1 magazin dergilerinde de tiraj düşüklüğü yaşanıyor. Avrupa’ da F1 Racing dergisinin okunma oranı % 21.3 düşerken Motor Sport ise % 6.5 oranında tiraj kaybetti.
       
F1 DÜNYASI BOŞ DURMUYOR
       Evet rakamlarla ve istatistiklerle 2003 F1 sezonu bu şekilde kapandı. Ancak daha evvel de ilettiğimiz gibi F1 Dünyası boş durmuyor. Yeni tasarım otomobiller piste indirilmeye hazırlanıyor ve test yasağının kalkmasını takiben Kasım ayında otomobil testleri başlayacak. Boş koltuklar ise sahiplerini bulacak ve F1’ de aksiyon yine devam edecek. Biz de bu aradan istifade değişik konularda yazılarımıza devam edeceğiz. Daha evvel de dediğimiz gibi; ” NTVMSNBC portaline uğramayı sakın unutmayın!... ”


       
2003 SEZONU F1 PANORAMASI
* En başarılı pilot: Schumi (93 puan ile 1.)
* En çok kazanan pilot: Schumi (6 kez)
* En çok pole kazanan pilot: Schumi (5 kez)
* En çok hızlı tur atan pilot: Schumi (5 kez)
* En istikrarlı pilot: Schumi ( % 97 oranında pistte)
* En çok 2. gelen pilot: Raikkonen (7 kez)
* En çok yarış dışı kalan pilot: Frentzen (% 63 oranında pistte)
* En çok aşama kaydeden pilot: Raikkonen (91 puan ile 2.)
* En çok hayal kırıklığı yaratan pilot: Coulthard (51 puan ile 7.)
* En genç yarış kazanan pilot: Alonso, Budapeşte GP’ sini kazandı. (22 yaşında)
* En yaşlı yarış kazanan pilot: Schumi, en son Indy GP’ sini kazandı. (34 yaşında)
* En genç yarışan pilot: Alonso - 22 yaşında
* En yaşlı yarışan pilot: Panis - 37 yaşında
* En iyi çaylak pilot: Da Matta (10 puan ile 13.)
* En az yarışan pilot: Gene, Williams - BMW ve Sato, BAR adına 1’ er yarış
* En hırslı pilot: Montoya
* En tehlikeli pilot: Sato
* En soğukkanlı pilot: Raikkonen
* En iddiasız pilot: Kiesa
* En başarılı ekip: Ferrari (158 puan ile 1.)
* En çok kazanan ekip: Ferrari (8 kez)
* En çok pole kazanan ekip: Ferrari (8 kez)
* En çok hızlı tur atan ekip: Ferrari (8 kez)
* En istikrarlı ekip: Williams BMW (% 88 oranında pistte)
* En çok 2. gelen ekip: McLaren (8 kez)
* En puansız ekip: Minardi (0 puan)
* En çok yarış dışı kalan ekip: Jordan (% 73 oranında pistte)
* En çok aşama kaydeden ekip: Renault (88 puan ile 4.)
* En çok hayal kırıklığı yaratan ekip: Jordan (13 puan ile 9.)
* En genç yarışan ekip: Renault - Alonso ve Trulli ile 25.5 yaş ortalamasıyla.
* En yaşlı yarışan ekip: Toyota - Da Matta ve Panis ile 33.5 yaş ortalamasıyla.
* En başarılı motor üreticisi: Ferrari (177 puan ile 1.)
* En çok kazanan motor üreticisi: Ferrari (8 kez)
* En çok pole kazanan motor üreticisi: Ferrari (8 kez)
* En çok hızlı tur atan motor üreticisi: Ferrari (8 kez)
* En istikrarlı motor üreticisi: BMW ( % 88 oranında pistte)
* En güçlü motor: BMW (19,200 devirde ~ 920 beygir)
* En iyi elektronik yardımcı sistemlere sahip ekip: Renault
* En çok kazanan lastik üreticisi: Bridgestone (9 kez)
* En çok pole kazanan lastik üreticisi: Bridgestone ve Michelin berabere (8’ er kez)
* En çok hızlı tur atan lastik üreticisi: Bridgestone ve Michelin berabere (8’ er kez)
* En çok puan toplayan lastik üreticisi: Michelin (408 puan)
* En hızlı yarış: Monza (1 saat 14 dakika 19 saniye 838 salise ile)
* En yüksek ulaşılan hız: 362.5 km ile Monza’ da Schumi.
* En yavaş yarış: Monaco ( 1 saat 42 dakika 19 saniye 10 salise ile)
* En heyecanlı yarış: Silverstone GP’ si Barrichello kazandı.
* En monoton yarış: İtalya Monza GP’ sini Schumi kazanırken sıralamadaki ilk 5 sıra yarışın sonunda da aynıydı.
* En yağmurlu yarış: Brezilya GP’ si hakem kararı ile bitti ve Fisichella kazandı.
* En sıcak koşulan yarış: Malezya GP’ sini Raikkonen kazandı (45 º C)
* En kritik yarış: İtalya Monza GP’ si şampiyonada sonucu ile dönüm noktası oldu.
* En kırıcı yarış: Kanada Montreal GP’ sini ancak 9 pilot tamamlayabildi.
* En tarihi yarış: Budapeşte’ de Alonso’ nun en genç kazanan GP pilotu olması, Monza’ da tarihin en hızlı GP’ sinin koşulması ve Suzuka sonrası Schumi’ nin 6. Dünya şampiyonluğunu kazanması.
* En kritik kazalı yarış: Indy yarışında Montoya’ nın Barrichello’ ya çarpması olası şampiyonluğa maloldu.
* En bol kazalı yarış: Hockenheim’ da start sonrası 6 otomobilin yarış dışı kalması.
* En çok tur bindirilen yarış: Almanya, İspanya ve Malezya GP’ lerinde 5. sıradakiler bile 1.’ den tur yedi.
* En yakın biten toplu yarış: İngiltere GP’ sinde 1 tur içinde tam 12 pilot sıralanıyordu.
* En yakın biten ilk 2 zirve mücadelesi: Monaco’ da Montoya kazanırken 2. gelen Raikkonen ile arasında sadece 0.6 saniye fark vardı.
* En yakın biten ilk 3 zirve mücadelesi: Kanada GP’ sinde 1.3 saniyelik dilim içerisinde Schumi 1., Ralf 2. ve Montoya ise 3 .oldu.
* En güzel geçiş hamlesi: Silverstone’ da Barrichello’ nun Ralf’ i geçişi.
       
       
 
 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları
Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın
Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları