Home page
Haber Menüsü


‘Irak’a düşecek bombalar kalplerimize de düşecek’
Meksika’da EZLN hareketine önderlik eden Subcomandante (İkincikomutan) Marcos, İtalya’da savaşı protesto eden kitlelere gönderdiği mesajda, ABD’nin Irak’a yönelik olası harekatını “paranın ve korkunun savaşı” olarak tanımladı.
    18 Şubat—  Dünya sorunları üzerine, alışık olunmadık bir üslupla analizler yapan Marcos, bu mesajında da siyasetçi kişiliği ile edebi becerisini etkili biçimde birleştirmiş.  

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Zapatista Ulusal Kurtuluş Ordusu’nun erkek, kadın, çocuk ve yaşlılarından selamlar. Bizim sözlerimiz, okyanusu aşabilmek için bulut oldu ki, sizlerin kalplerindeki dünyalara ulaşabilsin.
       Bugün tüm dünyada, Bush’un Iraklı insanlara karşı açacağı savaşa ‘Hayır’ demek için protesto gösterileri düzenlendiğini biliyoruz.
       Ve zaten tam da öyle denmesi gerekiyor; çünkü bu savaş, ne Kuzey Amerika halklarının savaşı, ne de Saddam Hüseyin’e karşı bir savaş.
       Bu savaş, Bay Bush’un temsil ettiği paranın savaşı (ki bu, onun zeka yoksunu olduğunun kanıtıdır). Bu savaş, insanlığa karşı bir savaş; insanlığın kaderi şu anda Irak topraklarında tehlike altında.
       Bu, korkunun savaşı.
       Savaşın amacı, Saddam Hüseyin’i Irak’ta yenmek değil. Savaşın amacı, El Kaide’yi ortadan kaldırmak da değil, Iraklıları özgürlüğe kavuşturmak da... Bu savaş adalet için yapılmıyor; demokrasi için de yapılmıyor... Bu terörün amacı özgürlük de değil. Amaç, korku.
       Kendisine neyi, nasıl ve ne zaman yapması gerektiğini söyleyen bir polise, dünyanın boyun eğmeyeceği korkusu. İşte bu korkunun savaşı...
       Dünyanın, yağmacılığı reddetmesinden duyulan bir korku.
       İnsanlığın özünde olan bir isyanın korkusu.
       Bütün dünyada bugün harekete geçen milyonlarca insanın barış çağrılarının daha da yükseleceği korkusu.
       Irak topraklarına düşecek olan bombaların kurbanları sadece Iraklı siviller, çocuklar, kadınlar, erkekler ve yaşlılar olmayacak. Bu insanların ölümleri, Tanrı’yı ölüm ve yıkımda mazaret olarak göstermek isteyen Bush’un düşüncesizce ve rasgele ilerlediği bu yolda, birer ‘kaza’ olarak adlandırılacak.
       Bu aptallığı yöneten kişi olan Bay Bush, (ki aynı aptallık İtalya’da Berlusconi, İngiltere’de Blair ve İspanya’da Aznar tarafından destekleniyor) Irak halkının üstüne boşaltmaya çalıştığı gücü parayla satın aldı.
       New York’taki ikiz kulelerin gölgelerinin ve 11 Eylül terör kurbanlarının bahane edildiği büyük bir hileyle, Bay Bush kendini dünya polisinin başı ilan etti. Bunu unutmamak lazım.
       Ne Saddam Hüseyin, ne de Iraklılar ABD hükümetinin umurunda değil. ABD’nin umursadığı tek şey, cezalanmayacağından kesinlikle emin olup, dünyanın her yerinde, her an suç işleyebileceğini gösterebilmek.
       Irak’a düşecek olan bombalar, dünyadaki tüm ülkelere de düşmek için uğraş verecek. Ayrıca kalplerimize de düşerek, içlerinde taşıdıkları o korkuyu evrenselleştirmiş olacaklar.
       Bu savaş, tüm insanlığa karşı, bütün dürüst erkek ve kadınlara karşı olan bir savaş.
       Bu savaş, korkunun ne olduğunu bilmemizi istiyor, parası ve ordusu olanın, hakkı da olduğuna inanmamızı istiyor.
       İstiyorlar ki, bu savaşı umursamayalım, umutsuzluğu yeni bir din yapalım, susalım, boyun eğelim, vazgeçelim, pes edelim.... ve unutalım.
       Cenova asilerinden Carlo Giuliani’yi unutalım.
       Zapatistalar, rüyalarında ölülerini gören insanlardır. Bugün, ölülerimiz ‘HAYIR’ diyen bir asiyi rüyalarında görüyorlar.
       Bizim için tek bir şerefli kelime var ve bu savaşla yüzyüzeyken tek bir vicdanlı davranış var: ‘HAYIR’ kelimesi ve isyan hareketi.
       Bundan dolayı savaşa ‘HAYIR’ demeliyiz.
       Bahanesiz ve koşulsuz bir ‘HAYIR’.
       Ölçüsü olmayan bir ‘HAYIR’.
       Lekelenmemiş bir ‘HAYIR’.
       Dünyanın tüm renkleriyle boyanmış bir ‘HAYIR’.
       Net, kesin, bütün dünyada yankılanan, ve nihai bir ‘HAYIR’.
       Bu savaşta tehlikede olan şey, güçlü ve zayıf arasındaki ilişki. Güçlü, gücünü bizim zayıflığımızdan alıyor. Bizim emeklerimiz, bizim kanımızla yaşıyor. Bu nedenle biz zayıf düşerken, o semiriyor.
       Güçlüler bu savaşta Tanrı’ya müracaat ettiler; onların gücünü, bizim de zayıflığımızı, kutsal bir planın parçaları olarak kabul etmemizi istedikleri için bunu yaptılar.
       Bu savaşın arkasında para tanrısı dışında bir tanrı yok; ölüm ve yıkım arzusu dışında bir hak da yok.
       Güçsüzlerin tek gücü onurlarıdır. Savaşarak güçlülere karşı koymak ve isyan etmek için onlara ilham veren de zaten budur.
       Bugünkü ‘HAYIR’, güçlüleri zayıflatacak ve zayıflara güç katacak.
       Bazıları, dünya çapında bir çok insanı bir araya getiren bu kelimenin savaşı engelleyip engelleyemeyeceğini, veya savaş başladığında, savaşı durdurup durduramayacağını soruyor olabilir.
       Ama sorulması gereken soru, ‘güçlülerin ölümcül yürüyüşünü durdurabilir miyiz’ olmamalı. Hayır. Sormamız gereken soru şu: Bu savaşı engellemek ve son vermek için elimizden gelen herşeyi yapmazsak, utancımızla yaşayabilir miyiz?
       Böyle bir anda, hiç bir dürüst erkek veya kadın sessiz ve ilgisiz kalmamalı.
       Hepimiz, kendi sesimizle, kendi yolumuzla, kendi dilimizle, kendi eylemimizle ‘HAYIR’ demeliyiz.
       Güçlüler eğer ölüm ve yıkımla korkuyu evrenselleştirmek istiyorlarsa, biz de ‘HAYIR’ı evrenselleştirmeliyiz.
       Çünkü bu savaşa ‘HAYIR’ demek, aynı zamanda, korkuya ‘HAYIR’, pes etmeye ‘HAYIR’, teslim olmaya ‘HAYIR’, unutmaya ‘HAYIR’ ve insanlığımızı reddetmeye ‘HAYIR’ demek olacak.
       Bu insanlık için ve neo-liberalizme karşı bir ‘HAYIR’.
       Umuyoruz ki, bu ‘HAYIR’ sınırları aşar, gümrük kapılarından süzülür, dil ve kültür farklılıklarının üstesinden gelir ve insanlığın dürüst ve asil kesimlerini birleştirir -unutmamak gerekir ki bu kesim aynı zamanda çoğunluğu oluşturuyor.
       Çünkü bu, birleştirici ve onurlandırıcı bir reddediştir.
       Çünkü öyle reddedişler vardır ki, insan olmanın onurunu tasdik eder.
       Bugün gökyüzü, savaş uçaklarıyla ve kontrolü altında oldukları kişilerin aptallığını saklamak için kendilerine ‘akıllı’ diyen füzelerle (Berlusconi, Blair ve Aznar gibileri bu füzeleri savunuyor), hayatın nerede olduğunu ve ölümün nerede olacağını gösteren uydularla, bulanıklaşmış vaziyette.
       Yeryüzü ise, dünyayı kana ve utanca boyayacak olan savaş makineleriyle lekelendi.
       Fırtına yaklaşıyor.
       Ama şafak, sınırları aşabilmek için bulut olan kelimelerin sımsıkı bir ‘HAYIR’a dönüşmesiyle sökecektir; ve dağılan karanlığın içinden bir ‘yarın’ sıyrılıp gelebilir.
       Asi ve onurlu İtalya’nın kardeşleri:
       Lütfen biz Zapatistaların size gönderdiği bu ‘HAYIR’ı kabul edin.
       Bizim ‘HAYIR’ımızın, sizinkiyle ve bugün tüm dünyada çoğalan ‘HAYIR’larla birleşmesine izin verin.
       Yaşasın ‘HAYIR’ diyen isyan!
       Ölüme ölüm!
       Güneydoğu Meksika dağlarından...
       İsyancı İkincikomutan Marcos.
       
       

Çeviren: İrem Soydan
 
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları