|
Döşeme taşlarının üzerine sıçrayan yağmurla beraber, Ürdün ve Irakın çöllerinden esen keskin doğu rüzgarı, açık olan kapıdan içeriye süzüldü. Odadaki her erkek, Başkan Bushun Irak petrolünü istediğine inanıyordu. Gerçekten de son 6 ay içinde tanıştığım her Arap, Bushun Irakı istila etme hevesinin arkasında sadece petrol olduğuna inanıyor. İsraillilerin çoğu da aynı şeye inanıyor. Ben de aynı şeye inanıyorum. Amerikan rejimi Bağdatta kurulur kurulmaz bizim petrol şirketlerimiz, 112 milyar petrol variline erişmiş olacak. Rezervlerin tamamı tespit edilemediğinden, belki de dünyanın toplam rezervlerinin neredeyse dörtte birini kontrol altına alabiliriz. Yaklaşan savaş petrolle ilgili değil mi yani? REZERVLER VE İHTİYAÇLAR ABD Enerji Bakanlığı bu ay başında bir açılama yaparak, 2025 yılında petrol ithalatının, ABDnin toplam iç talebinin muhtemelen yüzde 70ini oluşturacağını belirtti (Bu rakam 2 yıl önce yüzde 55ti). Worldwatch Instituteden Michael Rennerın bu hafta umutsuzca aktardığı gibi, ABD petrol stokları tükeniyor ve OPEC üyesi olmayan ülkelerin petrol rezervleri de erimeye başladı. İleride ihtiyaç duyulan petrolün büyük bir kısmı mecburen Körfezden gelecek. Bushun enerji politikasının, artan petrol tüketimine endeksli olmasına şaşmamak lazım. Dünyada var olan petrol rezervlerinin yüzde 70i Ortadoğuda. Yaklaşan savaş petrolle ilgili değil mi yani? Hydrogen Economy uzmanlarından Jeremy Rifkinin derlemesindeki, varolan petrol rezervinin üretimle mukayese edildiği istatistiklere bakalım... Mevcut üretim hızıyla petrol rezervleri kaç sene de tükenir? Çıkarılabilir petrolün yüzde 60ından daha fazlasının zaten üretilmiş olduğu ABDde, bu süre sadece 10 yıl; Norveçte olduğu gibi... Benzer şekilde, varolan kanıtlanmış üretilebilir rezervlerini, bugünkü cari üretimlerini sürdürmeleri halinde kimin kaç yıllık petrolü kaldığına bakalım: Kanada 8, İran 53, Suudi Arabistan 55, Birleşik Arap Emirlikleri 75, Kuveyt 116 yıl petrol üretebilir.. Iraka gelince, bu süre 526 yıl. Yaklaşan savaş petrolle ilgili değil mi yani? SADDAM: RUMSFELDİN ESKİ DOSTU 1983te, yüce baba imajlı Saddam Hüseyin muhaliflerine karşı zehirli gaz kullanmaya başladıktan hemen sonra, Donald Rumsfeldle samimi bir şekilde tokalaşmıştı; bu, Pentagonun şimdiki efendisinin insan hakları ve insanlık suçlarına verdiği değeri göstermişti. Bu yetmezmiş gibi, Joost Hilterman, 1980lerin sonlarında Pentagonda gerçekten olan bitenlerin analiziyle ortaya çıktı. ABD ve Irakla ilgili bir kitap hazırlayan Hilterman, bir yığın gizliliği kaldırılmış ABD hükümet belgesini inceledikten sonra bir şeyi keşfetti: Saddam, Halepçede 6800 Iraklı Kürtü gazladıktan sonra, (bu rakam 11 Eylülde Dünya Ticaret Merkezinde ölenlerin iki katının üstünde) Pentagon yapılan bu zulümden İranı kısmen sorumlu tutarak Saddamı korumaya kalkıştı. Gizliliği yeni kaldırılmış bir Dışişleri Bakanlığı belgesi, bu fikrin arkasında Saddamı onca zamandır destekleyen Pentagonun olduğunu kanıtlıyor. Belgede ABDli diplomatların, İranın suçluluğunu çok fazla detaya girmeden tekrarlamaları için talimat aldıkları belirtiliyor. Tabii ki detaya girilmeyecekti, çünkü bu hikaye tamamen yalandı. Hatırlayın ki bu hadise, 1983de Bağdata milyarlarca dolarlık borç garantisinin resmen onaylandığı ve diğer kredi vaadlerinin yer aldığı ABD Ulusal Güvenlik Kararının 114. yönergesinden, yani Rumsfeldin samimi Bağdat gezisinden 5 yıl sonra gerçekleşti. Yaklaşan savaş insan haklarıyla mı ilgili yani? BEŞ YILLIK PLAN 1997de, Clinton yönetiminin görevde olduğu yıllar, petrol işleriyle yakından ilgilenen Rumsfeld, Dick Cheney ve sağ kanattan diğer bir grup, Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi adıyla Irakta rejim değişikliği isteyen bir lobi faaliyetine giriştiler. Başkan Clintona 1998de yazdıkları bir mektupta, Saddamın görevden alınması için çağrıda bulundular. O tarihte Temsilciler Meclisi sözcüsü Newt Gingriche yazdıkları bir mektupta ise, bölgede güçlü bir ABD ordusunun varlığı süreklileştirilmeli; Körfezdeki önemli çıkarlarımızı korumak için, bu gücü kullanmaya hazır olmalıyız. Eğer gerekirse, Saddamın görevden alınması için de yardımcı olmalıyız diye yazdılar. Mektupların birine veya her ikisine birden imza atanlar arasında Rumsfeld, şu anda ABD Savunma Bakan yardımcısı olan Paul Wolfowitz, şimdilerde silah kontrolünden sorumlu Dışişleri Bakan yardımcısı olan John Bolton ve geçen sene ABDnin Lübnanlı Hizbullahla olan kan borcunu alma çağrısında bulunan ve halen Colin Powellın yardımcılarından olan Richard Armitage vardı. Mektuplardaki imzalar arasında eski Savunma Bakanı yardımcısı şimdiki Savunma Bilim Kurulu Başkanı Richard Perle ve Unocal Şirketi petrol endüstrisi eski danışmanıyken Afganistanın ABD özel temsilcisi olan Zalmay Halilzad da vardı. Unocal, Afganistanın bir ucundan diğer ucuna uzanacak olan doğalgaz boru hattı için Talibanla anlaşma sağlamaya çalışmıştı; Halilzad şimdiyse, (sanki bu bir mucize) Bushun Irak özel temsilcisi olarak atandı. İmza sahiplerinden biri de, İran Kontra skandalında oynadığı rolden dolayı suçlu bulunan, aşırı derecede İsrail ve Sharon yandaşı olan ABDli yetkili, eski arkadaşımız Elliott Abrams. Abrams, 1982de Sabra ve Şatilada 1700 Filistinli sivili katletmekten dolayı İsrailli bir komisyon tarafından şahsen sorumlu tutulan İsrailli Başbakan Ariel Sharonu -hazır olun- Winston Churchillle kıyaslamıştı. Yani yaklaşan bu savaş, Körfezdeki önemli çıkarlarımız (petrol) kaygısıyla, 5 yıl önce, manikürlü tırnaklarına kadar petrole batmış olan Cheney ve Halilzad gibi isimler tarafından hazırlandı. CHURCHILL Mİ, CHAMBERLAIN MI? Bu arada, yeni bir cinayet tarlasını haklı çıkarmak için, İkinci Dünya Savaşının tekrar gündeme getirilmesi beni hasta ediyor.. Kısa bir süre önce Bush, Irakta savaşa hayır diyenlere karşı çıkarken, İkinci Dünya Savaşı öncesinde yatıştırma politikası yanlılarına (Avrupa için giderek büyüyen bir tehdit oluşturan Nazi Almanyası ile uzlaşılabileceğini savunanlar - ç.n.) itiraz eden Churchille benzer bir görüntü vermekten mutluydu. Oysa Bushun, tiksindirici ve Stalinci bir üslubu olan Kore rejimi konusundaki stratejisi -ABDli diplomatların ısrarla, kitle imha silahlarına kesinlikle sahip olan Koreyle mükemmel geçen konuşmalar yaptıklarını tekrarlamaları- Chamberlain tarzı yatıştırma politikasının en pis örneği. Saddam ve Bush birbirlerini haketseler de, Saddam Hitler değil. Ve Bush kesinlikle Churchill değil. Ancak şimdi, BM denetçilerinin, savaşa girmek için önemli kanıt sayılabilecek bir şeyler bulduğu haberini alıyoruz: 20 yıllık olma ihtimali olan 11 boş kimyasal silah başlığı. 88 yıl önce Saraybosnada bir arşidük suikaste kurban gitti diye dünyada savaş çıktı. 63 yıl önce bir Nazi diktatör Polonyayı istila ettiği için dünyada savaş çıktı. Ama 11 boş silah başlığı için? Ben petrolü tercih ederim. Kuzu eti ve pilav ziyafeti çeken yaşlı erkekler bile bana katılır. Z.Netten çeviren: İrem Soydan | ||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||