Home page

Haber Menüsü


Yazara mail atmak için resmin üzerine tıklayınız
 
Pivota estetik ve stil getiren yıldız
 
Hakeem Olajuwon’ı kısaca tarif etmek zorunda kalsam, böyle söylerdim. Hiç şova kaçmadan, yalnızca takımını düşünerek geçirdiği kariyerinden bahsederdim.
 
NTV-MSNBC
 
22 Kasım—  Kariyeri boyunca geliştirdiği pota altı ve çevresi hareketlerini anlatmakla bitiremezdim. Özellikle potanın hemen dibinde yaptığı, rakiplerini her seferinde çaresiz bırakan ve eşi benzeri bulunmayan “The Dream Shake” hareketlerini anlatırdım. İlk şampiyonluk senesi olan 94’te zayıf kadrosuna rağmen Houston’ı şampiyon yapmasını anlatırdım. 95’te tarihi bir şekilde altıncılıktan gelip şampiyon yapmasını anlatırdım. Bir çok yıldız oyuncu gibi kişisel çekişmelerle ilgilenmese de bire birde ligin tüm iyi pivotlarını nasıl alt ettiğini anlatırdım. Koçu Tomjanovich “Bir şampiyonun kalbini asla aşağı görmeyin” derken Rockets kadar Olajuwon’dan da bahsediyordu.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Nijerya’da futbol ve hentbolle başlayan spor hayatı boyunun uzaması sebebiyle basketbolcu Akeem’i ortaya çıkardı. University Of Houston’a geldiğinde bu kadar iyi çıkmasını bekleyen hiç yoktu. Takım arkadaşı Clyde Drexler ile Phi Slamma Jamma lakaplı takımlarını 3 defa üstüste NCAA Final Four’a taşırlarken Jordan’lı North Carolina ve Ewing’li Georgetown’a kaybederek hiç kolej şampiyonluğu tadamadı.
       
DRAFT’TE İLK SIRADA SEÇİLDİ
       
Houston, Jordan’ın 3. sıradan seçildiği 1984 draft’inde Olajuwon’ı ilk sıradan seçti. Chamberlain, Russell, Abdul-Jabbar, Walton, Moses Malone gibi örnekler göz önüne getirildiğinde, Houston NBA’de şampiyon olmanın yolunun iyi bir pivot seçmekten geçtiğine inanıyordu. Houston Rockets bir gün bile Jordan yerine Olajuwon’ı seçtiğine pişman olmadı. Aynı şeyi Jordan’dan önce Sam Bowie’yi seçen Portand için söyleyemeyiz.

       Daha ilk yılında ortalama 20 sayı-10 rebound platosunu geçen Olajuwon bu başarıyı kariyerinin ilk 12 senesinde tekrarlayarak istatistik açısından da tarihe altın harflerle yazıldı. Ralph Sampson ile birlikte “İkiz Kuleler”i oluşturdu ve pota altında hegamonya kurdular. İlk senesinden itibaren all-star takımına seçilmeye başladı. Daha ikinci senesinde NBA finallerine yükseldiler ve Boston’a kaybettiler. Takımın lideri ve geleceği olarak kabul edilmeye başlanmıştı bile.
       Hakeem 3. senesinde NBA’in en iyi pivotu olarak algılanmaya başlandı. Yaşlanan Abdul-Jabbar ve Moses Malone ve genç Ewing artık bir yıldız olan Olajuwon’la başa çıkamıyorlardı. Olajuwon tam 13 kategoride Houston’ın lideri olsa da kadronun zayıflığı Akeem’in NBA finallerine 1994 senesine kadar gitmesini engelledi. Aradaki yıllarda Olajuwon’ın adını hep NBA ilk ya da ikinci 5’inde, all-star maçlarında ve bir çok kategoride ilk sıralarda gördük. Rebound ve en büyük defansif silahı olan blok krallıkları elde etti.
       Uzun boyuna rağmen yetenekli elleri ve hareketliliği sayesinde lig tarihinin en çok top çalan pivotu oldu. 1990’da hem rebound hem blok krallığında zirvede Akeem vardı. 1991’de aynı başarıyı elde etmesine yanlızca yeterli sayıda maçta oynayamaması engel oldu (NBA’de bir kategoride sıralamaya girmek için belli bir toplama erişmek ya da 82 maçın en az 70’inde oynamak gerekiyor). Hakeem 1992’de ise 26 sayı, 13 rebound, 4.2 blok, 2 top çalma ortalaması gibi muhteşem bir performans sergiledi.
       1994’e kadar geçen sürede Akeem’in adının müslümanlığa olan bağlılığı sayesinde Hakeem olarak değişmesini (Hak kelimesinin ilk harfini adına ekledi) ve oyununun çok yönlü gelişmesini izledik. Kendi gibi hareketli olan David Robinson’ın da lige gelmesiyle Olajuwon oyununu çok geliştirdi, pota altında hareketliliğini artırdı, dönerek, ayak ve vücut oyunlarıyla rakiplerini bire birde rahatlıkla ekarte etmeye başladı, orta mesafeli jump-shot ve geriye doğru düşerek yaptığı fall-away jumper’ını geliştirdi.
       1992-93 sezonunda takımın başına gelen (ve halen bu görevi yürüten) Rudy Tomjanovich takımın oyun düzenini değiştirmiş ve takımın Hakeem’in yeteneklerini daha fazla kullanabileceği bir sistem geliştirmişti. İyi şut atabilen, özellikle üç sayı yeteneği yüksek olan oyuncular Hakeem’e topu veriyor, Hakeem bir kişiyle savunuluyorsa kendi yeteneği sayesinde rahatça sayı atıyor, birden fazla oyuncu ile ikili veya üçlü sıkıştırma yapıldığında topu boş oyunculara çıkarıyordu. Defansta ise rakibin dış şutlarını daha fazla engelleyip Hakeem ve Thorpe’un olduğu boyalı alana penetre etmeye zorluyor, bu iki oyuncunun defansif gücünü kullanıyorlardı. Ayrıca bu ikilinin reboundlardaki hakimiyetleri sayesinde fast break imkanları artıyordu. Özellikle Drexler’in transferiyle 2. şampiyonlukta fast break sayıları artmıştı. Bir önceki sezon play-off’lara kalamayan Houston 93’te Ortabatı Grubunu kazanıyor, Olajuwon MVP sıralamasında Phoenix’i NBA finaline taşıyan Barkley’nin ardından ikinci oluyordu.


       
ŞAMPİYONLUK YILLARI
       
1994 yılında Hakeem yıllar süren emeklerinin karşılığını aldı. Ligi 58 galibiyet ile en iyi dereceyle bitiren Houston’da Olajuwon kariyerinde ilk defa MVP seçildi. Aynı yıl Ligin En İyi Defansif Oyuncusu ve NBA Finalinin MVP’si seçilen ilk oyuncu oldu. Finallerde muhteşem bir seri sonunda Rockets New York’u 4-3 ile geçti ve Warren Moon, Nolan Ryan gibi efsanelerin olduğu Houston şehrine ilk profesyonel şampiyonluğunu kazandırdı. Olajuwon’ın doğunun en iyi pivotu olan Ewing’le çekişmesi bir anlamda üniversitenin son senesinde kaybettiği final maçının rövanşı oldu. Russell-Chamberlain’den beri ilk pivotlara dayalı takımların final kapışmasıydı. Hakeem neredeyse her maç, özellikle de kazandıkları maçlarda Ewing’e belirgin bir üstünlük sağladı. Phoenix’e sahalarında ilk 2 maçı kaybettiklerinde adları Choke City’ye çıkmıştı (argoda, batıran, başarısız şehir). Tüm zor maçlarını kazanıp şampiyon olunca “Clutch City” oldular (Zor anların şehri). Olajuwon için final serisinin en önemli anı, 3-2 geride oldukları serinin 6. maçında 86-84 öndeyken Starks’ın 3 sayılık atışına çıkıp blok yapmasıydı.
       Şampiyonluklarını koruyacak ve ikinciyi kazanmaya çalışacakları 94-95 sezonu Houston ve Hakeem için iyi başlamadı. Sezona çok iyi başlamalarına rağmen Hakeem’in sakatlığı ve bu esnada diğer oyuncuların oyuna el koymaması takımda bir değişiklik yapma ihtiyacı doğurdu. Takımı yönlendirebilecek ikinci bir yıldız gerekiyordu. University of Houston’dan Hakeem’in takım arkadaşı olan Drexler kariyeri boyunca Portland’da kazanamadığı şampiyonluğu kazanmak için bu fırsatı değerlendirdi ve Thorpe ile takas edildi. Sonucunda Houston toparlandı fakat play-off’a ancak 6. sıradan girebildi. Şampiyonluğa giden yolda önünde 62 galibiyetli San Antonio, 60 galibiyetli Utah ve 59 galibiyetli Phoenix vardı. Bu takımların tamamıyla da saha avantajı olmadan oynayacaklardı.
       İlk turda geriden gelerek Utah’ı 3-2, ikinci turda 1-3’ten gelerek Phoenix’i 4-3 yenerek ligin en iyi takımı San Antonio’nun karşısına çıktılar. Olajuwon’ın Robinson’ı domine ettiği 2 deplasman maçı sonrasında 2-0 öne geçtiler. Robinson’ın etkili olmasına izin vermeyen Hakeem’e rağmen durum 2-2 oldu. Son 2 maçta hayatımda seyrettiğim en muhteşem bireysel play-off performanslarından birinde Olajuwon, David Robinson’a kimin gerçek MVP olduğunu göstermişti.
       
TARİHE GEÇECEK DÜELLO
       
Houston’ın ikinci şampiyonluğunun kasedi olan Twice As Nice’ı dün akşam bir kez daha seyrettim ve o seride Hakeem’in yaptığı hareketleri, sergilediği repertuarı bir daha belki de ömrüm boyunca göremeyeceğimi düşündüm. Tomjanovich’in tabiriyle efsanevi, hayat boyu konuşulacak, NBA’in daha evvel görmediği bir seri yaşadı Hakeem. Bence, MVP ödülünün Robinson’a gitmesine verilebilecek en büyük cevabı verdi.

       Finalde karşısında yeni dev pivot Shaq ve Orlando vardı. Hakeem’in yeteneğine, dans etmesine, hareketlerindeki estetiğe karşı Shaq’in giderek gelişen gücü ve içerideki durdurulmazlığı. İlk maçta Anderson’ın 4 faul kaçırması ve Kenny Smith’in 7 üçlüğü ile Houston deplasmanda kazandı ve sonra bir daha arkasına bakmadı. Her maç Hakeem’e değişik bir oyuncu yardım etti ve Houston 4-0’la Orlando’yu süpürerek ikinci şampiyonluğunu kazandı. Bir çok rekoru da kırdılar. 6. sıradan gelen, ligin ilk 4 takımını yenen ve 50 galibiyetten fazlası olan 4 takımı yenen ilk şampiyon oldular. Olajuwon da bir kere daha finallerin MVP’si seçilirken 22 maçlık play-off ortalaması 33 sayı, 10 rebound, 3 bloktu. Shaq günümüzde halen “Beni bir pivot ile karşılaştıracaksanız Hakeem dışında herhangi biri olabilir” diyerek saygısını dile getirir.
       
ŞAMPİYONLUKLAR SONRASI DÜŞÜŞ
       
2 şampiyonluktan sonra Houston’ın düşüşe geçmesiyle Hakeem bir daha NBA finallerine ya da şampiyonluğa ulaşamadı. Sonraki 2 sene Hakeem’in başarılı performansı devam etti ancak önce Seattle sonra Utah’ın çıkışları Houston’ın önünü kesti. 1996’da daha önce şampiyonluk kazanmamış Barkley’in gelişiyle takım kuvvetlendi ancak Hakeem’in bireysel rakamları düştü. Utah’a kaybedilen Batı Konferansı finali Houston’ın bundan sonra ulaşacağı en yüksek başarı oldu Hakeem’in kalan yıllarında. Drexler basketbolu bıraktıktan sonra, dağılan Chicago’dan Scottie Pippen Houston’a geldi. Ancak, 3 yıldızlı kadroda ego çatışması başarısızlığa yol açtı. Olajuwon 97-98 sezonu ile birlikte sakatlıklar ve düzensiz kalp ritmi hastalığı sebebiyle sezonların yarısına yakınında oynamadı. Yaşının ve sakatlıklarının da etkisiyle performansındaki düşüş rakamlarına da yansımaya başladı ve Houston’daki son 2 senesinde kariyeri boyunca ortaya çıkan rakamların yarısında kaldı. Toronto’da geçirdiği sakatlık dolu 1 yılın sonunda vücudu artık daha fazla izin vermedi Olajuwon’a ve bu sezon başında basketbolu bıraktı.
       Kariyeri boyunca elde ettiği başarılar, kırdığı rekorlar, aştığı kişisel barajlar Olajuwon’ı tarif etmeye yetmez. Günümüzdeki bir çok yıldızın aksine, Hakeem her zaman takımına yaptığı katkılar ve çevresindekileri daha iyi olmaya zorlayan bir lider olarak hatırlanacaktır.
       Benim gözümde ise yeri sabittir. Chamberlain’ın veya 11 şampiyonluğu olan Russell’ın bir daha ulaşılamayacak rakamsal performansları, Abdul-Jabbar’ın 20 yıllık rekorlar dolu kariyeri ve 5 şampiyonluğu, Shaq’in yanına yaklaşılmayacak kadar domine fiziği. NBA tarihindeki tüm pivotlar içinde, Hakeem Olajuwon gelmiş geçmiş en iyi pivottur. Hiç bir zaman unutmayacağım, posteri duvarımda asılı kalacak, kasetlerini ve formasını saklayacağım.
       
KARİYERİNDEN NOTLAR
       
NBA’in 50 en iyi oyuncusundan biri
* 20 sayı, 12 rebound ortalamasına sahip 8 oyuncudan biri
* NBA tarihinin en çok blok yapan oyuncusu : 3,830
* En çok sayı atan 7. (26,946), rebound alan 9. (13,748), şut sokan 6. (10,749), top çalan 6. (2,162), maç başına blokta 4. (3.09 / maç), en çok dakika oynayan 9. (44,222) oyuncu
* 1 defa MVP (93-94)
* 2 defa Yılın En İyi Defansif Oyuncusu (92-93, 93-94)
* 6 defa NBA ilk 5’i, 3 defa ikinci 5’i, 3 defa üçüncü 5’i
* 2 defa NBA şampiyonluğu (93-94, 94-95), toplam 3 defa NBA finali (85-86)
* 2 defa NBA finalleri MVP ödülü (93-94, 94-95)
* 12 NBA All-Star maçı
* 2 defa rebound (88-89, 89-90), 2 defa blok krallığı (89-90, 92-93)
* NBA tarihinin 2000 blok - 2000 top çalma platformuna ulaşan tek oyuncusu
* Play-off’ta 1 maçta en çok blok rekoru (10)
* Finalde 1 maçta en çok blok rekoru (8)
* NBA tarihinin 4 quadruple - double’ından birini kaydetti (4 dalda çift basamaklı sayı) : 89-90 sezonunda bir maçta 18 sayı, 16 rebound, 11 blok, 10 assist
* Kariyerinin en yüksek sayıları : 52 sayı, 25 rebound, 12 assist, 12 blok, 8 top çalma
       
 
 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları
Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın
Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları