Home page
Haber Menüsü


Dan Cameron ile ‘Şiirsel Adalet’ üzerine
 
Önümüzdeki yıl gerçekleştirilecek “8.İstanbul Bienali”nin teması, Amerikalı küratör Dan Cameron tarafından “Şiirsel Adalet” olarak belirlendi.  

 
Ezgi Başaran
NTV-MSNBC
27 Eylül 2002 —  ‘Şiirsel Adalet’in, insana sorumluluklarını hatırlatan optimist bir kavram olması gerektiğini düşünen Cameron, şiiri, adaleti ve bienali anlattı.

   
 
       
    MSNBC News '8. Uluslararası İstanbul Bienali'
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Önümüzdeki günlerde İstanbul’u daha iyi anlama çabalarını sürdürmeyi planlayan Amerikalı küratör, şehre diğer bienallerde görülmemiş yoğunlukta ressam davet etmeyi düşünüyor. Taze görüşlere ihtiyaç olduğunu düşünen Dan Cameron Rusya, Çin ve Güney Amerika’dan sanatçılar da çağıracak.
       Şiir ve adalet hangi anlamda birbiriyle çatışıyor, hangi anlamda birbirini tamamlıyor?

       “Şiirsel Adalet” deyimini ironik ve beklenmedik durumlar için kullanırız. Adalet ve şiir kavramları birbirinden ayrı gibi görünse de, aralarında güçlü bir bağ var. Şair bizi içsel bir yolculuğa çıkarıp, vicdanımızı sorgulamamıza deden olur. İşte genel bienalin temelini oluştururken burdan yola çıktım. Bu iki kelimeyi birbirlerinden ayırıp, farklı bir biçimde tekrar karıştırmayı düşünüyorum.
       İnsanlar için ya siyahsınız, ya beyazsınız. Eğer bir şairseniz sadece metafizikle, felsefeyle, güzellikle ilgilisiniz, avukatsanız da sadece politika ve dünya işleriyle ilgilisiniz gibi bir yargı var. Bence bu çok yanlış. Gerçek şu ki biz tüm bunları içeren kompleks bir dünyada yaşıyoruz. Bu dünyada hem ekonomiyle, hem de metafizikle ilgilenmek zorundasınız. Bu bienalde buna dikkat çekmek istiyorum.
       Adalet; tanımı dünyanın neresinde olduğunuza göre değişim gösteren bir kavram. Hatta yasalar ve yetki sınırları şehirden şehire bile değişiyor. Böyle bir kavramı sanatın herhangi disipliniyle bağdaştırma fikri nasıl oluştu?
       Siz ve benim çok farklı adalet anlayışlarımız olabilir. Bu çok muhtemel çünkü farklı ülke ve kültürde yetiştik. Birbirimizin adalet anlayışlarımızı anlamayabiliriz ama şiire bakışımızda bir ortaklık bulabiliriz. Yasalarını doğru bulmadığınız bir ülkenin şairlerini okuyup, müziğini dinleyebilirsiniz. Yani konsepten kastım adalet içindeki şiirselliği keşfetmek değil.
       Peki idam cezaları yada insanlık dışı cezaların bir etkisi oldu mu?
       Hayır böyle bir konseptle gelmemin sebebi idam cezaları değil. Ama bu, ülkeleri en çok görüş ayrılıklarına götüren konudur. Bir ülke idam cezasını adalet sürecinde olağan bir adım olarak görürken, başka bir ülek ise bu cezanın, suçun kendisi kadar kötü ve haksız olduğunu düşünür. 11 Eylül olaylarından sonra Amerika, farklı kültürlerden insanların adalet anlayışlarını öğrenmenin gerekliliğini gördü. Adalet kavramının nerede durduğunuzla, olaya nereden baktığınızla çok ilgili olduğunu düşünüyorum. Ve bu sorunsalın böyle uluslararası bir sanat ortamındaki yansımasını görmek istiyorum.
       Peki “Şiirsel Adalet” dünyaya kaderci bir şekilde mi yaklaşıyor?
       Tam tersine. Bence kaderci değil, umut dolu bir yaklaşım. Toplumda hep çok düşünen, filozof diye bilinen bir adamdır şair. Günümüzde şairlerimize fazla güvenmiyoruz. En azından onların ciddi konularda doğru kararlar verebileceklerini düşünmüyoruz. Bize göre onlar eften püften işlerle ilgilenir. Bu da tamamen paraya ve güce olan tutkumuzdan. Dünya güçlerine o kadar odaklanıyoruz ki birşeyler dışarda kalıyor, eksik kalıyor. Mesela şiir. Şiir de bizim kullandığımız kelimeleri kullanıyor ama onu daha kalıcı ve unutulmaz bir halde sunuyor. “Şiirsel adalet” kavramı bize sorumluluklarımızı hatırlatan optimist bir kavram.
       Sizce sanatın herhangi bir disiplini-yada sanatçı diyelim kendinde bir sivil toplum örgütü gibi hareket etme sorumluluğunu hisseder mi-hissetmeli midir?
       Bence sanatçı iki şeyle ilgileniyor: Birincisi yeni birşey üretmek. İkinicisi ise bu ürettiği objelerle, bizim kültürel anlamda ve bilgi bakımından nerede olduğumuzu bize göstermek.
       Sanatçılar elbette sivil toplum örgütlerinde çalışabilir. Bunu yaparlar çünkü gerçekten oradaki o mesela onları endişelendiriyordur, ama daha önemlisi diğer insanların duygularını provoke ederek o sözkonusu soruna dikkat çekmek isterler. Dediğiniz doğru bir sivil toplum örgütü gibi hareket eder bazen sanat.
       Bu konsept altında, sanatçılardan nasıl işler bekliyorsunuz?
       Sanatçıların işlerini önceden tahmin etmek çok zor. İdealimiz onlara mümkün olduğunca çok zaman tanımak. Zaten eğer onlara uzun bir çalışma ve düşünme zamanı tanıyorsanız, “şaşırt beni, tamamen yeni ve beklenmedik birşey yap” demiş oluyorsunuz. Bunun dışında diğer bienallerde göremeyeceğiniz yoğunlukta ressam davet etmek istiyorum. Tabiki onların oturmuş bir tarzları ve bizi çok şaşırtmayacaklar. Ama resimde ikonografiye dönüş örneğin, şiire dönüşü ve dünya olaylarına, adalet kavramına ilgiyi sembolize edebilir.
       Bienale hazırlık aşamalarından bahsedebilir misiniz? Neler yapacaksınız önümüzdeki aylarda?
       Bienale hazırlık çok farklı seviyelerde oluyor. Fakat en önemlisi İstanbul’u anlayıp, onun derinine inebilmek ilk etapta. Hem kültürel, hem mimari düzeyde anlamak gerek şehri. Bunun dışında uluslarası bağlantılar iyi kurulmalı. Bence iyi bir bienal tün dünyadan görüş ve bakış açılarını biraraya getiriyor olmalı. Ben de taze görüşler için Çin’den, Güney Amerika’dan, Rusya’dan sanatçılar çağıracağım.
       
       
       
       
 
       
    TOP5 38. Rotterdam Film Festivali başladı  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları