Home page
Haber Menüsü


Güncelleme: 15:02 TS 7 Ağu., 2000
Usta işi bir kitap: Sandık Lekesi
Türk hikayecilerinden Sema Kaygusuz’un ikinci kitabı, Türk edebiyatının usta bir yazar kazandığını müjdeliyor.
M. Salih Polat
NTV-MSNBC
    29 Haziran—  Türk hikâyeciliğinin yeni isimlerinden Sema Kaygusuz, ikinci kitabı olan “Sandık Lekesi” ile edebiyat gündeminin ilk sıralarına oturdu. Bunda, yazdıklarındaki sahicilik kadar, bakışlarını, nicedir varlığından bile haberdar olunmayan dünyalara çevirmesinin de büyük payı var. Kimin kaç kırat bir yazar olacağı ithafından bellidir denilmiş midir vaktiyle bilemeyiz ama Kaygusuz’un ithafı hemen müjdeliyor Türk edebiyatının usta bir yazar kazandığını...  

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

 
ÇEYİZLER GÖRÜCÜYE ÇIKARKEN
       “Kendimi insanlara yazar olarak tarif etmiyorum. Başka biri beni ‘yazar’ olarak takdim ettiğinde bir
Sandık Lekesi / Sema Kaygusuz /Öyküler/ Can Yayınları / 93 sayfa

       itirazım olmuyor ama, kimsenin gözünün içine bakarak ‘Ben yazarım!’ demedim. Sanki, ‘Ben bir kahramanım,’ ‘Ben iyiyim,’ ‘Ben yüce gönüllüyüm,’ ‘Filozofum’ diye böbürlenmekmiş gibi geliyor. Yazar olunca bunları olacağınız anlamına gelmiyorsa da, sözcüğün kendisinde hikmetli bir anlam var. Hayatında bir tek kitap okumamış kimseler bile, subaya, doktora, avukata nasıl bir saygınlık halesi takıyorsa, yazara da aynısını yapıyorlar. Bazen de tam tersine, geleneksel aile ilişkilerinde, beş para etmeyen bu ‘davranış’ hayalperestlikten öteye yorumlanmıyor. Bir şey söylemem gerektiğinde en fazla öykü yazdığımı, öyküyle uğraştığımı söylüyorum. Çocuklar için mi yazıyorsun, nasıl oluyor da bunca şeyi hayâl edebiliyorsun, nasıl yazıyorsun, gibi korkunç soruları göze alarak tabii. Bütün bunlar yazıyor olma halinin, beni daha çok kederlendiren dış etkenleri.”
       Yeni hikâyeciler arasında adı hızla öne çıkan Sema Kaygusuz, Figen Şakacı’nın Cumhuriyet Kitap Dergisi’nde kendisiyle yaptığı söyleşide, bu önemli sözleri söyledikten sonra şöyle devam ediyor:
       “Bir de kendimi yazar olarak hissettiğim anlar var ki, o anlar hep başka eserlerle baş başa kaldığım zamanlar oluyor. Beş yıl öncesine kadar her şeyi beğeniyordum. Okuduğum eserde bir tatsızlık bulsam bile, her yanlış, eksik bir doğrudur, diye satır aralarından yazın sanatını bulmaya çalışıyordum. Ne olursa olsun bu bir emeğin, uzun bir uğraşın ürünüdür diyerek, eserin kendisini aşan tumturaklı çıkarsamalar yapıyordum. Şimdi ise okuduğum her kitap güvenilir bir öneri listesinden çıkıyor ya da özel olarak seçiyorum. O eserin karşısında sorgulayıcı olarak durmayı öğrendiğimden beri, kendimi daha sık yazar gibi hissediyorum.”
       
YAPTIĞI İŞİ CİDDİYE ALMAK
       Hiç şüphesiz bütün bu sözlerin anlamını derinlemesine kavrayabilmek için, son yılların en iyi hikâye kitaplarından biri olan “Sandık Lekesi”ni okumanız gerekiyor. Giderek kısırlaşan, birörnek metinler üreten, yolcu ile hancıyı birbirine daha sık karıştıran bir edebiyat ortamında, bir vaha serinliğini taşıyor yüreklere Sema Kaygusuz. Bunda yaptığı işi son derece ciddiye alması kadar, yaptığı işin ciddiye alınmasına yönelik kaygılarının da büyük payı var.
       Ancak Sema Kaygusuz’u usta bir hikâyeci olarak öne çıkartan, sadece yaptığı işi ciddiye alması değil kuşkusuz. Anlattığı insanların tasavvur ve tahayyül iklimlerinde gezinebilmek, dahası okuyuyanı da o iklimle hemen kaynaştırmak gibi yabana atılamayacak bir meziyete sahip Kaygusuz: İster yazarın hayâl gücünün kıvrımlarında nakışlansın, isterse hayatın zıvanası yitik kaldırımlarından devşirilsin; birdenbire, durup dururken, hatta hiç gereği yokken bize ait bir dünyanın kapılarını açıyor, kimi zaman da açmakla kalmayıp nicedir olur olmaz gerekçelerle ihmal ettiğimizi de yüzümüze çarpıyor. Zaten herbiri büyük bir itina ile şekillendirilmiş tesbih tanesi gibi duran hikâyelerin derinliği de burada yatıyor. 80’lerde başlayıp 90’larda şahikâsına tırmanan ve ne yazık ki geride pek de öyle dişe dokunur bir tortu bırakmayan “şikâyet kültürü” çerçevesinde oluşturulan eksik hayatların gediklilerine prim vermiyor Sema Kaygusuz ve bu nedenle de “sahici” şeyler anlatıyor. (Kitabın insanı en az sarıp sarmalayan, biten güzel bir kitabın lezzetini yaşayacakken “şimdi bu da nereden çıktı?” dedirten hikâyesinin oyun ve oyuncak yanı ağır basan “Kışlangıç” olması bile; biz de benzer bir oyun yapmaya soyunursak, Kaygusuz’un nerede kaygılanması gerektiği konusunda sağlam ipuçları veriyor.)
       
“DİLİ BOZMAK İÇİN DİLİ BİLMEK GEREKİR”
       Sema Kaygusuz’un hikâye anlayışı kadar, edebiyat dünyasına bakışını da ortaya koyan söz konusu söyleşide, Figen Şakacı’nın, “Edebiyat dünyasına eserleriyle katkıda bulunmuş ve kalıcı bir yer edinmiş yazarlarımız nedense genç yazarların azlığından ve verdikleri ürünlerin de pek parlak olmadığından yakınırlar, sence de o kadar kurak mı bu tarla?” sorusuna verdiği hayli cevap da hayli çarpıcı:
       “1997’den bu yana sürüyor bu tartışma. Sanılanın aksine genç yaştan yazarların kitapları bol bol yayınlanıyor. Ürünlerin pek parlak olmadığı fikri ise, birkaç genellemeden ibaret: Genç yazarlar boğucu, bulanık, savruk, Türkçeyi bilmiyor, gizcilikten öteye gidemiyorlar... Bir kere neden genç yazarlar? Neden yeni yazarlar, ilk kitaplar değil de gençler? Gençliğin içinde bir yeni yetmelik, çömezlik algılatılıyor sanki (...) Bu kuşağın en belirgin özelliği birbirlerinin arasında kan bağı olmamasıdır. Her birimiz değişik yerlere bakar, değişik kurmacalar deneriz. Biçim arayış yöntemlerimiz bile farklıdır. Yine de bugünkü tartışmalar önümüzdeki yıllarda yapılacak çıkarsamalara ışık tutacak diye umuyorum. Bu tartışmalarda katıldığım tek nokta Türkçe sorunu. Dili iğdiş edebilirim, dil anarşisi yaratabilirim, kuralları bozabilirim demek için kuralları iyi bilmek gerekir. Bir de küçük bir anımsatma, usta olanlar, kimlerin ustası olduklarını, arkalarından hangi çırakların geldiğini belirtsinler, bilelim.”
       Söz şimdi ustalarda. Konuşsunlar da görelim...
       
 
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları