Denzel’den oyunculuk dersi


Denzel’den oyunculuk dersi
Oscar’lı aktör Denzel Washington ile Ekim 2001 tarihinde yapılmış bir söyleşiyi tekrar sizlere sunuyoruz...

NTV-MSNBC

15 Ekim— Denzel Washington, henüz ülkemizde gösterime girmeyen ancak iki haftadır ABD sinemalarında bir numara olan “Training Day” adlı filmde Los Angeles polis departmanında görevli rüşvetçi ve ahlaksız bir polisi canlandırıyor. Ve ‘iyi adam’ı oynarken elde ettiği başarıyı, bu kez ‘kötü adam’ rolüyle tekrarlıyor...


	Training Day filminde		Hollywood’da en çok rağbet gören ‘iyi adam’lardan biri olan Denzel Washington sonunda şeytani yüzünü gösterdi. Washington, müthiş oyun gücüyle canlandırdığı gerçek yaşam kahramanları sayesinde bir Akademi ödülü almış, iki kez de Oscar’a aday olmuştu. Ancak bu defa imaj değiştirerek ‘kötü polis’i oynuyor. Henüz ülkemizde gösterime girmeyen “Training Day” adlı filmde Los Angeles polis departmanında görevli rüşvetçi ve ahlaksız bir polisi canlandırıyor. Washington güçlü ve karizmatik etiketini çıkarıyor ve kötü adam imajına bürünerek deneyimli olduğu kadar da ahlaksız bir narkotik dedektifi olan Alonzo Harris’i oynuyor. “Training Day” Antoine Fuqua tarafından yönetildi. Film aslında 24 saatlik bir süreyi anlatıyor. Deneyimli ve işbilir polisimiz Harris, Ethan Hawke’ın canlandırdığı hevesli ve ateşli çaylağını yanına alarak çetelerin hakimiyeti altındaki caddelerde göreve çıkar. L.A’in göbeğinde nasıl hayatta kalınacağına ve kuralların nasıl çiğneneceğine dair dersler verir. - Eğer, ‘iyi adam’ olarak benimsenip sevilmeseydiniz belki ‘kötü adam’ olarak da dikkat çekmeyecektiniz. Bence bu filmle şimdiye dek yarattığım intibadan oldukça uzaklaştım. Bu izleyiciyi uzun bir süre kandırmanıza olanak veriyor, çünkü izleyicinin kafasında sizin bir biçiminiz var. Sizi çiziyor ve tasvir ediyor. Şöyle düşünüyor, en iyisini yapmak için geri dönecek, oyununu tazeliyecek, temizlenecek ve belki de rehabilite olup iyileşip geri dönecek. Ama böyle bir şey olmayacak tabii ki. -Şimdiye dek birçok polisle tanıştınız. Sizce iyi bir polis nasıl kötü bir polis olur? Bizler kafalarının ardında kurşunların ıslık çaldığı insanlardan değiliz. Çok güç, zor bir noktada duruyorlar ve hayatlarının ne zaman tehlikeye gireceğine dair bir fikirleri yok. Ama bu illegal işler yapmalarının ya da görevlerini kötüye kullanmalarının bir nedeni olabilir mi? Tabii ki hayır. Yanıtlaması zor olan milyon dolarlarla, ufak bir sabah kahvaltısı arasındaki fark. Bir sabah kahvaltısının önemi yok gibi görünebilir. Ufak bir şeydir zaten ancak büyüyebilir. Alonzo, yani filmdeki karakter, eline geçen her olası koşulu değerlendiriyor. Avantajlarını değerlendiriyor. Ben elimdeki senaryoya şöyle bir not yazmıştım: “Günahın ücreti ölümdür.” Bu benim için bir film. Her zaman o sözlere bakıp, istediğim kadar çok hain olabileceğimi hissediyordum çünkü neye malolabileceğini bana ne getireceğini biliyordum. Yani bilirsiniz, ben Alonzo’yu neyin beklediğini biliyordum.
			- Filmde ‘zenci’ kelimesini çok kullanıyorsunuz. Nitekim çaylak partnerinize de öyle hitap ediyorsunuz. Bunun politik açıdan doğru olup olmadığı konusunda endişe etmediniz mi? Aslında bu benim fikrimdi. Yani senaryoda böyle birşey geçmiyordu. Sadece bir sahnenin ortasında birden ağzımdan zenci kelimesi çıktı ve o anda herkes şok oldu. Ama ben Alonzo’nun bunu söylemesini uygun gördüm, çünkü bu onun tarzına giden bir şeydi. Bu onun yoluydu. Ayrıca Antoine, yani filmin yönetmeni doğaçlama yapmama izin verdi. Örneğin bir sahnede küçük oğlum çarpışmanın ortasına doğru yürüdü ve ben onu farkederek kendimi korumak için kullandım. Bu da senaryoda yoktu ama tansiyonu yükseltmek adına, küçük bir çocuğu alıp çatışmanın ortasına sokmak iyi bir fikirdi. -Gelecek sefere sizi tekrar kahraman olarak görecek miyiz? Evet. Yakında iyi adam ‘John Q’ olarak geri dönüyorum. Aslında bu film “Training Day”den daha önce çekilmişti. Bunun daha önce gösterilmesini umuyorum çünkü iyi ve kötü imajın aynı zamanda kullanılması ilginç olabilir. “John Q” izleyici için daha etkili olabilir, çünkü o filmde kalp nakli yapılması gereken hasta bir çocuğun, sınırlı sağlık olanaklarına sahip babasını oynuyorum. Çok acıklı, izlerken mendile ihtiyaç duyabilirsiniz. -Şimdiye dek bir çok karakter canlandırdınız. Sizi en çok etkileyen hangisi oldu? Kesinlikle hiçbiri. Sanrım, kimin ayakkabısını giyerseniz giyin, her zaman kendinize ait bir şeyler sizinle kalır. Siz başka bir hayatı kendi tarzınızla yaşarsınız. Ben oynadığım her karakterden sıyrıldım ve asla eve onlarla birlikte dönmedim.
			-Yönetmeyi düşündüğünüz film hakkında bilgi verebilir misiniz? Heyecanlıyım ve korkuyorum. Bunu itiraf etmezsem tamamen yalan söylemiş olurum. Film gerçek bir öyküden yola çıkıyor. Antoine Fisher adında sıradışı aynı zamanda mükemmel bir gençle, psikiyatristi arasında geçen bir öykü. Stüdyo ben filmde olmadıkça para vermiyor ve ben de psikiyatrist’i canlandırıyorum. Ama sanırım kendi bölümlerimin çoğunu keseceğim çünkü asıl hikaye genç adamın hikayesi. Tabii bunu bilmiyorlar (!), süpriz olacak. -Oscar kazandığınız gece hakkında neler hatırlıyorsunuz? (1990 yılında Glory ile kazandığı Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü kastediliyor) O gece arkada oturan annemin yüzüne bakmıştım ve “Benim küçük bebeğim orada, büyük çocuklarla beraber duruyor” der gibi endişiyle bakıyordu. Çünkü ön sırada, tüm yıldızlarla birarada oturuyordum, ama kimse benimle konuşmuyordu. Ama kazandığım açıklanınca birdenbire etrafım sarıldı ve herkes bana sarılmaya, beni kutlamaya başladı. Tekrar anneme baktığımda “Hollywood’un olayını anladım galiba, işte şimdi herkes arkadaşın oldu” diye düşündüğünü anladım ve ona “Anladın anne! ‘oyunun’ ne olduğunu anladın” dedim.

	NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u

	Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz? hayır 1 - 2 - 3 - 4 - 5 - 6 - 7 kesinlikle

NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
• Microsoft Internet Explorer
• Windows Media Player kullanın